Bölüm 14

6.7K 475 17
                                        

Sabah olmuştu. Bir haftadır beni uyandıracak kapı tıklatılması ya da telefon sesi yoktu. Bu yüzden artık kendim kalkıyordum. Yataktan doğruldum. Telefonuma uzanıp saate baktım. Saat dokuz olmuştu. Emirler gelebilirdi. Hemen yataktan kalktım. Yatağımı düzelttim ve perdeyi çektim. Bugün de hava soğuk gibi gözüküyordu. Bu soğuk havalarda nasıl bir pinkiğe gidiyorlardı aklım almıyordu. Hemen banyoya girdim. Musluğu açtım ve soğuk suyu yüzüme çarptım. Yüzümden süzülen küçük soğuk damlalar geçtiği sıcak yerlere şok etkisi yaratıyordu. Kenarda asılı olan havluyu alıp yüzümü sildim. Mutfağa geçtim ve bir şeyler atıştırmak için buzdolabını açtım. Umutsuzca buzdolabına bakıyordum. Şu an hemencecik yapılacak bir şey yoktu. Buzdolabının kapağını kapattım. Olsun öğle yemeğine kadar dayanırdım ya da Emir'le beraber kantine iner oradan bir şeyler atıştırırdım. Yatak odasına geçtim ve dolabımı açtım. Siyah kotumu ve üstüne de beyaz bir örgü kazak çıkardım. Üstümdeki eşofmanlardan kurtuldum ve çıkardığım kıyafetleri giydim. Çekmeceden tarağı çıkarıp saçımı taradım. Maşayıda prize takıp ısınmasını bekledim. Isınınca saçlarımı hafif dalgalı bir biçime soktuktan sonra prizden maşayı çıkardım. Çekmeceden makyaj malzemelerini çıkardım. Çoğunu kullanmıyordum ama yine de bulundurmaktan zarar gelmezdi. Hafif bir göz makyajı yaptım. Artık hazırdım. Sandalyeden kalkıp pencereye yöneldim. Geçen sefer onu uğurlamak için bahçeye inmiştim. Aramızda tatsız olaylar olmuştu. Bugün böyle tatsız olaylar olmasına izin vermeyecektim. Onların gelmesini burada bekleyecektim. En fazla on dakika bekledikten sonra dış kapı aralandı. Öğrenciler içeri giriyordu. Her zaman ki gibi mutlu gözüküyordular. Yine beni görecek yine bana ters ters bakacaklardı. Ama artık bakışların bir önemi yoktu. Gözlerim Emir'i aradı. Bahçeye en son girenlerden oldu. Gülümsedim. Bu okulda samimiyetine güvendiğim tek insan gelmişti. Yere bakarak yürüyordu. Yüzünden düşen bin parçaydı. Piknikte bir şey mi olmuştu? Yanına gitmek istedim ama bu bana yasaktı. Bütün öğrenciler ortadaki bahçede toplandı. Neden içeriye girmiyorlardı? Müdür yardımcısını da görünce anladım. Yoklama alacaklardı. Elinde birkaç kağıt vardı.
"Çoçuklar susun artık yoklama alıyorum!"diye bağırdı gür sesiyle. Öğrenciler teker teker susmaya başladılar. Sonunda sessizlik oluşunca müdür yardımcısı isimleri okumaya başladı. Birkaç dakika sonra yoklama işi bitmişti. Bütün öğrenciler buradaydı.
"Şimdi odalarınıza gidebilirsiniz."dedi müdür yardımcısı. Öğrenciler gruplar halinde okula girmeye başladılar. Tuhaftı, öğrencilerin bana ters ters bakacaklarını sanıyordum ama bakan tekrar bakmıyordu. Yanındaki arkadaşıyla olan keyifli sohbetine devam ediyordu. Emir de okuldan içeri gitince pencerden çekildim. Belki benim odama gelirdi. Ne de olsa onun odasını bilmiyordum. Yatağın üzerine oturup beklemeye başladım. Zaman geçirmek için yarıda kalan kitabı alıp okumaya başladım.
Artık sıkılmaya başlamıştım. Kitabı bile doğru düzgün okumuyordum. Kafam sürekli başka şeylere takılıyor okuduğum şeyden bir şey anlamayınca o paragrafı defalarca okuyordum. Nerdeyse yarım saattir burada bekliyordum. Bana küsmüş müydü? Neden küssün ki onu kıracak ağır bir şey söylememiştim. Yoksa söylemiş miydim? Kendimden bile emin değildim artık. Yataktan kalktım ve odanın çıkışına yöneldim. O bana gelmiyorsa ben ona gidecektim. Masanın üstünden telefonumu ve anahatarımı aldım. Siyah kalın topuklu botlarımı ayağıma geçirerek kapıyı açtım. Dışarı çıkıp kapıyı kilitledim. Koridorda öğrenciler vardı. Bazıları odalarına giriyor bazıları dışarı çıkıyorlardı. Normalde bana nefret dolu bakışlarla bakmaları gerekirdi. Ama şimdi beni görmezden geliyorlardı. Bu durumdan kesinlikle şikayetçi değildim. Koridorda yürümeye başladım. Şimdi aklımda yeni bir soru yeşerdi. Emir odası neredeydi? Tek tek deneyerek bulamazdım, saçma olurdu. Ama öylece odam da onu bekleyemezdim de. Koridoru geçince merdivenden inen Batın'ı gördüm. Belki o biliyordur. Bunu ihtimaller arasına sokmayı düşünmüyordum. 200 tane öğrenci vardı onların odalarının yerini bilmesi imkansızdı. Yine de şansımı denemeliydim.
"Batın!"dedim. Durdu ve kafasını çevirdi. Beni görünce gözlerini devirdi ve kafasını çevirip merdivenleri inmeye başladı. Bu da neydi şimdi? Onun peşinden gittim. Alt üstü küçük bir soru soracaktım. Kolunu tuttum.
"Beklesene ya."dedim. Baygın bakışlarını fırlattı
"Beni bu kadar çabuk mu özledin? Daha dün beraberdik. Sıkmaya başladın seni sürekli yanımda görmek istemiyorum kızların önünü açsan iyi olur yani."dedi. Şuna bak ya ben onu özlemişmişim filan. Bu kadar egoist birisi yok galiba. En masum şeyleri başka yöne çekmekte üstüne yoktu
"Seni özlediğim filan yok. Sadece bir şey soracaktım. Emir'in odasını biliyor musun?"dedim. Anlamamış gibi baktı.
"Emir'in odası mı?"dedi. Evet anlamında kafamı salladım.
"Ne yapacaksın?"dedi. Fazla ayrıntıya giriyordu. Hem ona hesap vermek zorunda değildim.
"Boşver ne yapacağımı sen biliyor musun onu söyle."dedim. Derin bir iç çekti.
"Evet biliyorum ama söylemiyeceğim."dedi. Odanın yeri de bu okulun sırrıysa intihar edecektim artık.
"Neden?"dedim. Yüzünde çarpık bir gülümseme oluştu.
"Bedavaya söylemem yani bir şeyler yapman lazım."dedi. İyiliği bu tür şeyler için kullanıyorsa. Gözlerim irileşti. Böyle bir şey beklemiyordum.
"Ne yapacak mışım?"dedim. Yukarıya baktı. Düşündü ve gülümsemesini derinleştirdi.
"Mesela beni özlediğini söyle."dedi. Yok artık. Onun bir sevgilisi vardı. Kesinlikle terk edilmeye layıktı. Kaşlarımı çattım.
"Sana yalan söylemem gerçekten seni mutlu edecek mi?"dedim. Evet anlamında kafasını salladı. Daha da sinirlendim. Çok yüzsüz biriydi.
"Sırf sen mutlu olacaksın diye söylemicem. Ben başkasına da sorabilirim. Yani sana ihtiyacım yok."dedim. Yanından geçerken kolumu tuttu. Sinirle kolumu çektim.
"Tamam ya şaka yaptım. Gel seni Emir'in odasına götürüyüm."dedi. Şaka mı gayet ciddi gözüküyordu. Yine de onu dinlemedim merdivenleri hızla aşağı indim. Peşimden geldi tekrar kolumu tuttu.
"İnat etme işte. Şaka yaptım diyorum."dedi. Ona sinirle döndüm.
"Hiç de şaka gibi durmuyordu."dedim. Güldü. Daha da sinirlendim devam ettim
"Sevgilin var senin biraz ona saygın olsun. Eğer ona yoksa benim sevgilim var ona saygı duy."dedim. Gözlerini devirdi.
"Bu da ne sevgiliymiş ya."dedi. Kıskanıyor muydu yoksa? Çok bilmiş bir tavırla ona baktım.
"Evet ne kadar şanslıyım. Çok yakışıklı beni gerçekten seven bir sevgilim var. Senin bu tür şeylerden yoksun olman ne kadar kötü."dedim. Tek kaşını kaldırdı.
"Yoksun olduğumu nerden biliyorsun? Tamam seni sevgilimle tanıştırcam ve sana bu söylediğin lafları hatırlatıcam."dedim. Tabi tabi öyledir gibisinden kafamı aşağı yukarı salladım. O da aynısını bana yaptı. Dışarıdan gören bize çok gülerdi. O kafasını salladıkça ben sallıyordum o da benim inadıma sallıyordu. Bu saçmalığı Batın bozdu.
"Bu kadar yeter. Seni Emir'in odasına götürüyüm de kurtuluyum senden."dedi. Güldüm asıl ben ondan kurtulmak istiyordum. Merdivenden indi her zaman ki gibi onu takip ettim. Yine merdivenler koridorlar filan derken sonunda odaya geldik. Kapıyı tıklattım. Açılmadı. Birkaç kere daha tıklattım. Açıldı. Ama açan başka erkek biri açtı. Muhtemelen oda arkadaşıydı.
"Ben Emir'e bakmıştım."dedim. Beyaz tenli yesil gözlü biriydi. Bu okulun yakışıklı erkek icin bir takıntısı mı vardı. Üzüntülü bir bakış attı
"Emir su an uyuyor."dedi. Demek o yüzden gelmemişti yanıma kafamı tamam anlamında salladım.
"Tamam."dedim. Üzüldüğümü anlamıştı galiba
"İstersen çağırıyım."dedi. Bunu yapmazdım. Onun dinlenmeye ihtiyacı vardı.
"Gerek yok uyusun o."dedim. Karşımdaki çoçuk güldü.
"Ona o kadar kibar davranma. Sonra da uyur o. Hem senin geldiğini ve onu uyandırmadığımı söylesem beni öldürür."dedi. Emir benden mi bahsetmişti? Bu güzel bir şeydi. Ama beni neyi olarak tanıtmıştı? Arkadaşı böyle diyorsa hiç hayrı alamet değildi. Kafamı salladım. Yeşil gözlü çoçuk içeri girdi. Batın güldü. Kafamı ona çevirdim.
"Noldu?"dedim. Duvara yaslandı ve kafasını bana çevirdi
"Hayranları var gibi gözüküyor."dedi. Tabi ki yoktu. Emir ve ben arkadaştık.
"Emir arkadaşım. Yine saçmalamaya başladın."dedim. Dudağını büzdü. "Çok safsın. O bir yana da Mary ve Emir ikilisi çok komik duruyor. Emir'i bu kadar zevksiz bilmezdim."dedi. Yine kaşınıyordu. Söz gümüşse sükut altındır lafına uyarak cevap vermedim. İçeriden Emir geldi. Gözleri şiş, saçları dağınıktı. Onu uyandırmak istemiyordum. Zaten suçu oda arkadaşına atacaktım. Batın duvara yaslandığı için onu göremiyordu
"Özür dilerim uyandırmak istemedim arkadaşın uyandırdı."dedim. Esnedi
"Önemli değil. Bir şey mi oldu neden geldin?"dedi. Sadece onunla konuşmak istiyordum. Bir haftanın acısını çıkarmak istiyordum.
"Seni merak ettim. Giderken seni üzmüş olabileceğimi düşündüm."dedim. Yere baktı
"Bunu sonra konuşalım mı? Bekle ben bir hazırlanıyım"dedi ve güldü. Bana baktı devam etti "Bu halde dışarı çıkamam."dedi. Gülümsedim.
"Tamam."dedim. Odaya bir göz attı.
"Seni davet etmek isterdim ama oda arkadaşım var ve sana saçma şeyler söylicek."dedi. İceriden arkadaşının sesi geldi.
"Ben sadece gerçekleri söylüyorum."dedi. Emir iceriye bağırdı.
"Kapa çeneni."dedi. Güldüm. Keske benimde böyle tartışabileceğim bir oda arkadaşım olsaydı. Emir tekrar bana döndü.
"Hem oda da dağınık. Zaten en fazla beş dakika beklersin."dedi. Gülümsedim.
"Sorun değil, beklerim."dedim. Kafasını tamam anlamında aşağı yukarı salladı ve kapıyı kapattı. Batın'ın sesini duydum. Sesini inceleterek beni taklit ediyordu.
"Özür dilerim Emir'ciğim. Beni affet Emir'ciğim. Seni seviyorum Emir'ciğim."dedi. Kıskanması komikti.
"Ben öyle şeyler söylemedim. Sen uyduruyorsun. Hem senden buna sanane ki."dedim. Bana döndü
"Okulun çıkışını bulmana yardım ettim, odana götürdüm. Emir'in odasını bulmana yardım ettim. Sen hala sanane Batın, seni ne ilgilendirir Batın diyip dur. Ve bu iyililerin hepsini bedavaya yaptım. Bir dahakinde kesinlikle bir şeyler isticem. En azından gördüğüm bu muameleye değsin."dedi. İçinde neler biriktirmiş ya. Eninde sonunda kendini haklı çıkarmayı başarmıştı.
"Sen bir şeyler istersen benim senden yardım mı istiyeceğimi sanıyorsun."dedim. Bana yaklaştı.
"Büyük konuşma zorunda kalıp benden yardım isteyebilirsin. Ve şunu söyleyim ne kadar çaresiz durumdaysan isteyeceğim şey o kadar büyür. Kim bilir senden bir öpücük bile alabilirim."dedi. Yine başlamıştı. Daha yeni beni yerin dibine gömüyorken şimdi asılıyordu.
"Emin ol seni öpmeyeceğim ve artık şu tavırları bırak. Senin bir sevgilin var bunu her seferinde hatırlatacak mıyım?"dedim. Güldü.
"Galiba evet."dedi. Ben de ona yapmacık bir gülüş attım.
"Senin gibi sevgilim olmasını istemezdim. O kız bunları haketmiyor."dedim. Derin bir iç çekti.
"Bilmem belki hakediyordur."dedi. Hiç bir kız buna layık değildi.
"Sevgililerin arasına girmek istemem ama iliskinizde onun bir hatası olmadığına eminim. Yani senin gibi egoist biri varsa kesinlike kız suçsuz."dedim. Kaşlarını havaya kaldırdı.
"Bu kadar emin olma derim sana."dedi. Gözlerimi devirdim.
"Tamam artık şu konuyu kapatalım ve bundan sonra bana böyle yaklaşma. Seni Emir'e söylerim."dedim. Bu komikti sanki anneme şikayet ediyorum gibi olmuştu. Güldü. Ne kadar komik olsa da ciddiyetimi bozmadım.
"Şikayetçi küçük kız. Benimle başa çıkamayacağını anladın galiba. Hem Emir bir şey yapamaz bana. Benden kurtuluşun yok."dedi. Tek kaşımı kaldırdım.
"Öyle mi? Bunu neye güvenerek söylüyorsun?"dedim. Tam bir şey söyliyecekken kapı açıldı. Emir şaşkın gözlerle bize bakıyordu. Batın'ı tanıtsam iyi olurdu.
"Emir bu Batın. Bir kaç şeyde bana yardım etti de. Yani arkadaş gibi bir şeyiz. Beni buraya o getirdi. Senin odanın yerini bilmiyordum."dedim. Batın'ı övdüğümün farkıma varınca sustum. Asla böyle bir şey yapmayacaktım. Batın hemen söze girişti.
"Bu okulda herkes biribirini tanır Mary'ciğim."dedi. Bozulmuştum. Ama çaktırmamaya çalıştım.
"Okulda yeniyim bilmiyordum."dedim. Güldü. Söze bu sefer Emir dahil oldu.
"Zaten sana daha fazla yardım etmesine gerek yok. Ben varım."dedi. Batın kıkırdadı.
"Sanki kıskanma kokuları alıyorum."dedi. Ona sinirle baktım. Böyle bir şey yoktu. Ama hala o bildiğini okuyordu.
"Batın sus artık."dedim. Eliyle ağzının fermuarını çekti. Emir'e döndüm. Sinirliydi.
"Git buradan."dedi Emir. Emir ne kadar sinirlenirse Batın o kadar mutlu oluyordu. Çok sinir bozucuydu.
"Tamam sakin ol. Mary'ciğini elinden almadım."dedi. Ona artık susmasını işaret ettim. Ama hala o konuşmaya devam etti.
"Emir buraya gelmiş olabilir ama Mary kapılarım her zaman sana açık."dedi. Emir iyice sinirlendi.
"Senin o kapılarını..."dedi ve tişörtünün yakalarını tuttu. Batın hala gülüyordu. Gerçekten çok tuhaf biriydi. Artık devreye girsem iyi olurdu.
"Emir saçmalam onu dövmeyeceksin değil mi?"dedim. Bana dönmeden cevap verdi.
"Daha yeniden beridir sana asılıyor. Dövmeyeceğim de napıcam."dedi. Bir of çektim. Tamam bana asılıyor olabilirdi ama ben ona yüz vermiyordum. Eninde sonunda peşimi bırakacaktı.
"Gerçekten bu tür şeylere gerek yok. Hem o bana asılmıyor zaten onunda bir sevgilisi var."dedim. Batın karşılık verdi.
"Yo apaçık sana asılıyorum. Hem ne sevgilisi ben öyle bir şey demedim."dedi. Gözlerimi şaşkınlıkla açıldı. Ben onu kurtarmaya çalışıyordum ama o resmen Emir'e döv beni diyordu. Hem sevgilisi olduğunu söylemişti. Yoksa yalan mı söylemişti? Sinirle ona baktım.
"Sus artık Batın."dedim. Güldü. Bu çoçuğun psikolojisi bozuk olmalıydı. Normal biri böyle bir durumda asla böyle davranmazdı. Emir onun gülmesine dayanamayıp yüzüne bir yumruk indirdi. Batın yumruğun etkisiyle yere düştü. Ama hala gülüyordu. Emir buna daha fazla sinirlendi. Karnına sert bir tekme attı. Emir'in kokunu tuttum.
"Lütfen yapma, yalvarıyorum."dedim. Kolunu çekti.
"Onu mu savunuyorsun yoksa."dedi. Tabiki hayır. Belki bir yumuruğu haketmiş olabilirdi ama Emir onu fena benzetecekti. Biraz da ona acıdığım için böyle demiştim çünkü Emir çok sert vuruyordu. Kaslarının hakkını veriyordu.
"Hayır. Ben kavga etmenizi istemiyorum."dedim. Odadan yeşil gözlü arkadaşı çıktı.
"Noluyor burada?"dedi hayretle. Hemen söze giriştim.
"Yardım et. Emir ve Batın kavga ediyorlar."dedim. Kavga genelde karşılıklı olabilecek bir şeydi ama burada sadece bir kişi dövüyor birisi dövülüyordu. Mavi gözlü arkadaşı hızla hareket etti. Yerden Batın'ı kaldırıp oradan uzaklaştırdı. Sessizlik oluştu. Her şey Batın'ın yüzündendi. Bu kadar ileri gideceğini bilmiyordum. Emir duvara yaslandı ve yavaş yavaş aşağıya kaydı. Oturur bir pozisyon alınca bende onun yanına gidip oturdum. Bugün güya tatsız olaylar olmayacaktı ama şimdi olanlara bak. Sessizliği ben bozdum.
"Batın için özür dilerim."dedim. Karşı taraftaki duvara bakıyordu. Suratı ifadesizdi. Cevap vermesini bekledim ama o susmayı seçti. Ama ben susmayacaktım.
"Sevgili konusunda da yalan söyledi. Onun sevgilisi var bana öyle söyledi hatta beni onunla tanıştıracak."dedim yine cevap vermedi. Birimizin mutlaka konuşması gerekiyordu. Malesef bu ben oluyordum.
"Zaten onunla bir daha görüşmem de senin dediğin gibi sen bana yardım edersin. Değil mi?"dedim. Onun suratına soru dolu gözlerle baktım ama hala cevap vermiyordu.
"Artık okulun o sırrını da merak etmiyorum. Yani bu konuda artık seni sıkıştırmam."dedim. Hala cevap vermiyordu. Ne yapmıştım ki ona? Batın her şeyi karıştırmıştı. O cevap verene kadar devam edecektim.
"Hani sana sen gerçek bir arkadaş olsaydın bana her şeyi söylerdin demiştim ya onun içinde özür dilerim. Buradaki en iyi arkadaşım senmişsin."dedim. Hala gözlerini duvara dikmiş tepkisiz bir şekilde bakıyordu. Lüften artık bir şey söylesin. Galiba ben suçluydum. Nedenini bilmiyordum ama o böyle davrandıkça kendimi suçlu hissetmemi sağlıyordu.
"Lütfen cevap ver artık."dedim sesim titreyerek. Nolmuştu yoksa ağlıyacak mıydım? Tabiki hayır onun yanında sulu göz olamazdım. Kendimi hemen topladım. Bende onun gibi yaparak karsıdaki duvarı izlemeye başladım. Oda arkadaşını gördüm, buraya doğru geliyordu. Bizi bu durumda görünce sessiz bir şekilde odaya girdi. Etrafta sadece Emir'in nefes alışlarını duyuyordum. Batın'la kötü bir anılarımı vardı acaba? Belki de onunla arkadaşlık yapmama bu yüzden sinirlenmişti. Zaten artık Batın'la arkadaşlığımı kesecektim. Bu olanlardan sonra onunla arama dağlar kadar mesafe koyacaktım. Bakışlarımı tekrar Emir'e çevirdim. Yine aynı manzara vardı. Belki de onu biraz yalnız bırakmalıydım.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin