Güneş ışınları defterime düşüyordu ,sanki bana derste anlatılanları not almam için bir işaretti. Gerçekten de not almam gerekiyordu çünkü bir dönem boyunca defterime dersle ilgili hiçbir şey yazmamıştım.
Ders Coğrafya'ydı zaten not tutmama engel olan büyük bir faktör dersin Coğrafya olmasıydı. Ben içimden yine bir dönem boyunca söylediğim cümleyi kurdum "Meva'dan ders notlarını alır evde geçiririm". Her ne kadar bunu desem de hep aynı şeyi yapar defteri almayı unuturdum. Bu sefer unutmamak için Meva'nın defterinin kenarına "Defterini alabilir miyim? Yarın getiririm."
O da benim defterimin kenarına "Tamam alabilirsin ama yarın kesin getir ben ders çalışacağım."
Ben de onun defterine tamam yazıp konuşmayı bitirdim. İçimden" Nasıl olsa defteri evde geçirirken konuları tekrar eder çalışırım. Bu dersi dinlemesem de olur "dedim
Daha sonra derin düşüncelere daldım. Düşünürken farkına varmıştım bu işkence gibi sınıfta 2.5 sene geçmişti. Bütün saçmalıklarıyla geçmişti yine de. Bu 2.5 senede en yakın arkadaşım Meva olmuştu. Tabi bir arkadaslığımız olduğu söylenemezdi. Hiç konusmazdık en fazla 4-5 cümle konuşurdum onunla. Zaten o da zorunluluktan yanımda otururdu. Ben şu arka sıralarda oturan, kimseye karışmayan , sürekli kulaklıkla müzik dinleyen asosyal kızım. Belki de arkadaşımın olmaması bu yüzdendir, kimseyle konuşmayıp kimseyi arkadaş edinmeye çalışmadığım içindir. Ama böyle olmayı ben istemedim, beni böyle yaptılar..
Düşüncelerimi teneffüs zili yarıda kesti. Hoca da zaten kitaplarını alıp dışarı çıkmıştı. Meva bana defterini uzattı.
"Teşekkür ederim."dedim. Gözlerini devirdi ve ayağa kalktı.
"Bir şey değil."dedi ve sıradan çıktı.
Gerçekten sinir bozucu arkadaşlarım vardı.
Benim için teneffüs ya da ders farketmiyordu hep aynı yerde oturuyordum. Sıranın altını elimle yokladım ve telefonumu buldum. Gerçekten ben telefonsuz yaşayamıcaktım. Sınıfın sinir bozucu sesini duymamak için kulaklığı taktım ve menüden müzik uygulamasına girdim Linkin Park-Numb şarkısını açarak dinlemeye başladım. Adam şarkıda bağırdıkça ben de bağırmak istiyordum. İçinde bulunduğum durumdan bu beni kurtaramazdı biliyorum ama kendimi daha iyi hissetmemi sağlardı ama tabiki de ulu orta bağıramazdım içimden Linkin Park'a eşlik ettim.
Kafamı sıraya koydum ve müziği dinlemeye devam ettim. Gözlerimi kapayarak saçma hayaller kurmaya başladım. Bunlardan birisi burdan uzaklaşmak dünyanın bir ucundaki kasabaya yerleşmek ve hayatımın geri kalanını mutlu mesut yalnız bir şekilde yaşayıp gitmekti. Birisinin kulağımdan kulaklığı çekmesiyle irkildim, bu Meva'ydı.
"Mary hadi kalksana hoca geldi."
10 dakikalık teneffüs nasıl bu kadar çabuk geçmişti ya. Kulaklığı çabucak kulağımdan çıkarıp hızlıca tuş kilidini açtım. Müziği durdurarak ekranı kilitledim ve sıranın altına koydum. Ders Matematik'ti. Bu dersi dinlemek zorundaydım. Eğer iyi bir gelecek istiyorsam bu YGS den geçerdi tabi YGS de Matematik 'ten. Hızla Matematik Ders Anlatımlı Fasikülleri' mi çıkararak masaya koydum kalemliğimden bir kalem alarak dersi pür dikkat dinlemeye koyuldum.
Öğle arasına kadar dersler çabucak geçti. Zil çalınca bizim sınıfın erkekleri kaba bir şekilde kapıyı açıp koşmaya başladılar. İçeride öğretmenin olduğunu unuttular galiba. Bu davranışları yüzünden bir disiplin cezası almaya yakındılar. Öğle aramız 45 dakika olduği için 10 dakika bekleyip sonra sınıftan çıktım zaten bolca vaktimiz vardı bu yüzden yavaş yavaş merdivenleri inmeye başladım. Basamakları teker teker inerken merdivenin sonunda resim öğretmenini gördüm. Elinde maviye bulanmış bir boya fırçası vardı. Üstunde beyaz bir önlük vardı ama üstü boya lekeleriyle doluydu bazıları kurumuş , bazıları daha tazeydi. Bu da o önlüğü daha önce de kullandığını gösteriyordu. Ayağının biraz ilerisinde 7-8 tane boya kutusu duruyordu, hepsi de kullanılmış bir durumdaydı. Yerde ise boya damlaları vardı. Yer rengarenk olmuştu ,boyanın renkleri parlak ve canlıydı, çok güzel görünüyorlardı.
Duvara baktım çok güzel bir gün batımı vardı resim öğretmeni denizi boyuyordu. Bu adam gerçekten yetenekliydi. Kolumdaki saate baktım 5 dakika geçmişti bile daha fazla oyalanmayarak kantine indim. Neyseki bir kaç kişi vardı sırada. Ben de onların arkasına geçerek bekledim. Sıra bana geldiğinde bir kaşarlı tost ve bir de ayran alarak boş bir sıraya geçtim. Yemeğimi yiyip sınıfa çıktım. Sınıfa girip direk kendi yerime oturdum. Telefona bir şey olmaz diyerek sıramın altında bırakmıştım. Elimle sıranın altını yokladım ama elime bir şeyin çarpmaması kalbimin hızlı hızlı atmasına neden oldu. Kafamı eğip sıranın altına baktım ama telefonum yoktu. Kalbim daha da hızlı atmaya başladı, çok korkuyordum. Duvar kenarında en son sırada oturan elinde telefonuyla oynayan Bora'yı gördüm. Ona telefonumu görüp görmediğini sormak istedim ama şimdiye kadar onunla çok az konuşurdum.
Acaba sorsam mı diye düşünürken söz konusu telefonum olduğunu hatırlayarak düşünmeyi yarıda kestim.
"Bora acaba telefonumu gördün mü ?"
Benim onunla konuşmamı şaskınlıkla karşıladı bir kaç saniye bir sey diyemedi. Zar zor da olsa konuşmaya başladı.
"Merveler alıp gitti."
Gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Çünkü o kızla bir alakam yoktu. Neden telefonumu almak istesinki.
"Nereye gittiler biliyor musun ?"diye sordum
"Hayır bilmiyorum." dedi
"Sağol" dedim. O da gülümseyerek başını salladı.
Hızla sınıftan dışarı çıktım ve merdivenlerden koşarak aşağıya indim. Acaba nereye gitmiş olabilirler diye düşündüm. Belki bahçede bir bankta oturuyorlardır diye düşündüm ve hızla bahçeye indim. Etrafta delicesine koşuyordum telefonum benim için çok değerliydi. Ama onları bulamadım sonra aklıma spor salonu geldi. Hemen oraya koştum ve kapıdan biraz sert davranarak girdim , bir kaç kişi bana baktı bu yaptığımdan utanmıştım ama şu an bunu umursayacak halde değildim. Soyunma odasına girdim kızlar oturmuş bir şey konuşuyorlardı. İçerisi karanlıktı , kızların kim olduğuna bakmak için ışığı açtım. Merve sandelyeye oturmuş ağlıyordu etrafındaki kızlarda teselli etmeye çalışıyordu. Ben ışığı açtığımda bütün gözler bana çevrildi. Merve 'ye baktım, gözlerinin etrafı kırmızılaşmıştı ve yanağından bir kaç damla süzülüyordu. Elin de benim telefonum vardı. Daha fazla dayanamayarak Merve' ye doğru yürüdüm.
"Telefonumu neden aldın?"dedim. Aslında sesim biraz yüksek çıkmıştı. O da ayağa kalkarak bana doğru yürüdü , aradaki mesafeyi kapattıktan sonra konuşmaya başladı.
"Vay vay sen bize bağırır mıydın?" Gözlerimi devirdim. Şuan konu benim bağırıp bağırmamam değildi ,telefonumu neden aldığıydı.
"Sana telefonumu neden aldın dedim."
"Bana bağırmayı kes seni çok fena yaparım." Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu ve devam etti." Telefonunu vermiyorum naparsın ?"
Evet bu doğruydu bir şey yapamazdım. Fiziksel olarak zaten güçsüzdüm ve bir kızla daha önce kavga filan etmedim. Bana saldıran kişiye nasıl vuracağımı dahi bilemezdim. Ona cevap veremedim. Konuşmaya o devam etti.
"Bak sen de kabul ediyosun bir sey yapamazsın bana karşı. Sen sadece bir ezikten başka bir şey değilsin"dedi. O bunları söylerken kanım dondu. Bana neden hakaret ediyordu , ben ona ne yapmıştım.
"Ben sana bir şey yapmadım. Neden aldın telefonumu?"dedim sonunda.
Kolumu sertçe tuttu ve beni duvara yasladı.
"Senden nefret ediyorum."dedi. Etrafında ki kızlarda bu yaşananları izliyor ve gülüyorlardı. Gerçekten sınıfımdan nefret ediyordum.
"Neden !"bunu bağırarak söylemiştim. Buna o da şaşırmıştı ama kaşlarını çatarak daha da sinirlendi ve beni yere itti. Yere dizlerimin üstüne düşmüştüm. Neden bu kadar güçsüzdüm ki neden hep eziliyodum. Böyle olduğum için kendimden nefret ettim. Merve konuşmaya devam etti.
"Neden olduğunu çok mu merak ediyorsun ?" Yanıma eğildi ve kısık bir sesle konuşmaya devam etti.
"Tamam söyleyim o zaman." Sustu suratımı inceledi ve tekrar devam etti.
"Benim Bora'yı sevdiğimi biliyordun değil mi ?"
"Evet"
"Ama noldu biliyor musun ? O da seni seviyormuş" bunu sesini incelterek söylemişti. Ama duyduklarımın karşısında şok olmuştum. Bora çok yakışıklıydı okulun en yakışıklı erkeklerindendi. Bütün kızlar ona hayrandı.
Bora 1.80 boylarında, beyaz tenli, koyu kahverengi gözleri, herzaman dağınık olan siyah saçları, küçük ve düzgün bir burnu vardı. Yüzü prüzsüzdü ne bir geçmişten kalma bir iz ne de bir sivilce. O kusursuzdu bana göre biri asla değildi. Benim gibi birisine bakmazdı. Zaten beni aşan bir tipti. Her kız gibi sadece onu seyretmekle yetiniyordum.
Ama ne kadar kusursuz olursa olsun ağzı bozuk birisiydi +18 küfürler ediyordu. O küfür ettikçe ben utanıyordum. Ama yine de yakışıklı olması onun bütün kusurlarının üstüne beyaz bir örtü örtüyordu.
"Sana diyorum!" Bunu söyleyen Merve'ydi. Benden ona bir sey dememi bekliyordu.
" Yalan söylüyorsun. O bana bakmaz."dedim. Gözlerini devirdi ve bana daha çok sinirli bir şekilde baktı. Büyük bir iç geçirdi. Sinirlenmişti.
"Bakmış işte." Ne diyeceğimi bilmiyordum sadece burdan gitmek istiyordum çünkü kızdan korkmaya başlamıştım.
"Sana diyorum. Salak gibi yüzüme bakmayı kes artık." Bende bakışlarımı yere indirdim. Bu davranışım beni daha da küçük düşürüyordu onların karşısında. Merve ayağa kalktı ve konuşmaya devam etti.
"Söyle bakalım onu kendine çekmek için naptın." Ben bir şey yapmamıştım daha onunla konuşamıyordum bile.Yavaş yavaş yerden kalktım. Benim cevap vermemi bekliyordu.
"Bir şey yapmadım."dedim sessizce. Bir kahkaha patlattı ve benim taklidimi yaptı.
"Ben bir şey yapmadım. Ben iyi kızım." Bunları sesini incelterek sinir bozucu bir şekilde söyledi. Sinirleniyordum ama dışarı vuramıyordum. Eve gidince her zaman yaptığım gibi yaparak odama kendimi kilitler,yatağın içine girer ve saatlerce orda sessizce ağlardım.
"Bunlardan haberin yokmuş gibi davranacaksın ve Bora'yla bir daha hiç konuşmayacaksın."
"Konuşmuyorum zaten." diye hızlıca cevap verdim.
Yüzünde sinsi bir gülümseme yer aldı ama bu sadece birkaç saniye sürmüştü daha sonra yüzünü ifadesizleştirdi, iki kolunu birbirine sardı ve alaycı bir sesle konuşmaya başladı.
"Ben uyarımı yapıyım da. Eğer beni dikkate almazsan çok kötü olur Marry. Bu okuldan bile attırabilirim seni ona göre."dedi. Ve baştan aşağıya beni süzdü " Bora sende ne buluyor anlamıyorum." Ve yine cevap veremedim. Neden böyleydim kendimi savunamayacak kadar acizdim ben. Merve bana doğru yaklaştı telefonumu uzattı tam alacakken geri çekti ve sessiz bir şekilde "Bu dediklerimi sakın unutma, Bora'dan uzak dur." Sonra telefonu tekrar uzattı bu sefer tekrar çekmedi bende uzanarak aldım. Merve ve arkadaşları bana küçümseyici bakışlarını atıp dışarı çıktılar.
Kolumdaki saate baktım zilin çalmasına bir kaç dakika vardı. Ben de odadan çıkarak yavaş adımlarla yürümeye başladım. Acaba telefonumla naptılar diye baktım tuş kilidini açtım. Telefonum şifresizdi çünkü gerek duymamıştım. Son uygulamalara girdim. Telefonumdan Rehber,Mesajlar,Galeri,Whatsapp'a girmişlerdi. Telefonu kapatıp yürümeye devam ettim. Sınıfa gelmiştim, zil daha çalmamıştı. Kapıyı açtım içerde birkaç kız ve Bora da dahil olmak üzere bir erkek grubu sıralara oturmuş konuşuyorlardı. Sırama geçtim bu sefer farklı bir şey yaptım kitaplarımı çıkararak kitabı incelemeye başladım. Bir sonraki dersimiz Tarih'ti...
Neyseki diğer 4 derste bitmişti.
Çantamı tek koluma asarak sınıftan çıktım.
Okulun kenarındaki durakta bekledim. Otobüs gelmişti paramı şoföre verip ikili bir koltuğa geçtim. İkili koltukta oturmayı sevmiyordum yanıma tanımadıgım kişiler oturuyordu ama şuan tekli koltukların hepsi doluydu. Tam bunları düşünürken benim yaşlarımda bir erkek rahat bir tavırla yanıma oturdu. Daha da önemlisi baska yerler boşken benim yanıma oturmuştu. Sarışın renkli gözlü biriydi yakışıklıydı. Ama yanıma oturmasını gerçekten istemiyordum. Daha sonra bacaklarını iki yana açtı,koltukta daha da yayıldı. Bacağı bacağıma değince rahatsız olmuştum. Kıpırdanarak rahatsız olduğumu belli etmeye çalıştım. Anladı ki bacağını çekti yaklaşık 20 dakika sonra otobüsten indim.
Eve gitmem gerekiyordu. Resmen bir işkence bitiyor diğeri başlıyordu. Çünkü eve gittiğimde üvey annem bana yine ev işlerini yapmamı söyleyecek ya da azarlayacaktı. Ben tabiki sesimi çıkaramadığım için o ne derse yapıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/49482958-288-k383189.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY
VampiroHayattan umudunu kesmiş bir genç kız. Kendini olmayacak hayallerle oyalarken annesinin müdahelesiyle kendini olağanüstü canlıların arasında buluyor. Yine korkaklık yapıp saklanacak mı yoksa her şeye inat hayatta kalmayı başarabilecek mi? Henüz hiçbi...