Bölüm 50

4.3K 354 10
                                        

Saçları boynumu işgal ediyordu ve gıdıklandırıyordu. Bu normal değildi. Bunu ona sormak istiyordum ama bir yandan da korkuyordum.
"İçinden düşünsende de benim için fark etmiyor."dedi. Olamaz düşünce okuduğunu unuttum. Sus Mary. Bir şey düşünmeyi kes. Ama içimdeki merak duygusuna yenik düşüyorum. Sonunda sordum
"Bizim bir şey yapmamız gerekmiyor muydu?"dedim. Aferin Mary onu da değişik şekilde sordun. Kısa bir gülüş sesi duydum ve bana daha da çok yaklaştı.Bana iyice sarıldı.Bunu da şükür değil mi yoksa ıyyy düşünmek bile istemiyorum. Sessizce sorumu cevapladı
"Dediğin şeyi yapıyoruz, beraber yatıyoruz işte."dedi. Anlamayarak baktım. Bunun biz insanlarda farklı bir anlam içerdiğinden haberi yok galiba. Ne de olsa yemek yeme çeşitleri farklı bu da olabilir. Ben bunun için mi bu kadar atraksiyon yaşadım. Kendimi kesmeler filan. Gerçi yarın üzerime asit dökülmesinin yanlış anlaşılacak bir yanı yok. Bana eriyeceğimi söyledi o pislik en azından acısız ölüm için uğraşmış oldum.
"Susacak mısın artık?"dedi. Bir an afalladım. Konuşmasam da bana sus demesi saçmaydı ama düşüncelerimi onun okumaması gerekirdi. Bu onun suçu. Acaba istemeyerek mi dinliyor? Belki elinde değildir? Tuhaf bir şey olmalı. Sadece insanlarınkini mi duyuyor yoksa hayvanlarda da geçerli mi?
"Hep böyle meraklıydın. Bunların olması senin suçun."dedi. Ne!!! Geçmiş zamanda konuştu. Ama onunla geçmişe ait bir anım yokki. Hemen yataktan doğrulmaya çalıştım ama beni kuvvetlice sıktı. Kendine iyice bastırdı. Onu itmeye çalıştım ama bir tesiri yoktu. Çok fazla sıkıyordu nefes almakta zorlanıyordum.
"Bır-ak ...be-ni!"dedim. Daha doğrusu demeye çalıştım. Beni bıraktı ve yatakta doğruldu. Bana öfkelice konuştu
"Hala akıllanmamışsın."dedi. Ben seni tanımıyorum bunu nasıl söyleyebiliyorsun? Nefeslerimi hızlı hızlı alarak yatakta doğruldum. Ona soru dolu gözlerle ateş altında bırakıyordum. Yataktan kalktı ve bana döndü. Üstü çıplaktı ve sadece iç çamaşırı vardı. Pek iyi bir durumda yattığımızda söylenemez. Saçları karman çorman olmuştu. Bana bıkkınca bakıyordu.
"Senin hayatını sürekli kurtarmaktan bıktım."dedi. Kim olduğunu bilmiyorum ben senin ya. Anlaşılmayan bir sesle konuştum.
"Sen kimsin?"dedim. Gülümsedi. İşaret parmağını kaldırdı ve tehdit edercesine salladı
"Söylediğim zaman üstüme atlamak yok tamam mı? Beni seninle bir gece geçirmeye zorlarsın diğer türlü."dedi. Beni bu kadar heyecanlandıracak kişinin olduğunu sanmam. Çıplak derecede olan birinin üstüne atlamak bana ters bir durum zaten. Bir iki adım uzaklaştı. Bu kadar korkması beni sinirlendirdi. Sonunda konuşmaya başladı
"Senin deyiminle Azrail'inim."dedi. Gerçekten o mu? İnamıyorum şuan cidden onun üstüne atlayasım var. Elimle ağzımı kapadım ve gülmeye başladım. Gözlerimden yaşlar geliyordu. Bu olamazdı. Gerçekten bir kurtarıcı bizi kurtaracak mıydı? Bu mümkün müydü? Bu sadece filmlerde olmuyor muydu? Hayır ben şu an bir rüyadayım. Bitmesini istemediğim bir rüya. Güya azrailim olan kurtarıcı meleğim gülümsedi ve bana doğru geldi. Yatağa çıktı. Dizlerinin üstünde durdu ve yumuşak bir sesle konuştu
"Tamam izin veriyorum bana sarılabilirsin."dedi. Hemen onun boynuna atladım. Kollarımda ne kadar güç kalmışsa hepsini kullanarak onu sıktım. Kafamı omzuna koydum ve ağlamaya devam ettim. Hıçkırıklarımla beraber bir şeyler söylemeye çalışıyordum. Ortaya anlamlı şeyler çıkmıyordu
"Olmaz ki... öldün...Emir... abisi... Hayır olmaz."dedim. Saçımı okşadı
"Şşş sakin ol insancık. Bitti her şey bitti. Artık mutlu olacağız ağlamak yok."dedi. Bu doğru değildi. O vampir yine bana oyun oynuyor. Bütün güven duygumu sarsmaya çalışıyor. Ama azrailimden ayrılmak istemiyorum. O her ne kadar beni öldürmeyi kanımın son damlasına kadar içmek istese de ona hiç olmadığı kadar güveniyorum. Sakinleşinceye kadar hep aynı sertlikte ona sarıldım. Hıçkırıklarım son bulunca o benden kollarını yavaş yavaş çekmeye başladı. Ben de ondan ayrıldım. Yüzüne baktım. Evet oydu. Siyah göz ve bembeyaz ten. Herzaman ki göz alıcılığıyla yine karşımdaydı. Vampirlerin yeni bir yönünü daha öğrendim: başka insanların kılıklarına bürünmek. Ellerini yanaklarıma yerleştirdi onu ilk defa böyle sevecen görüyordum. Ten renginin getirdiği o soğukluk gitmiş ve nefesinde ki o sıcaklık kişiliğine yansımış. Bunun kısa süreli olduğuna adım gibi eminim. Tekrar eski halimize dönersek- ki dönemeyeceğiz- bana yine tehditler savuracağına, beni gece gece kesmeye çalışacağına eminim. Eski günlere dönelimde onun o tehditleri her türlü çekilir. Yumuşak bir sesle konuştu
"Emin ol eskisinden daha güzel günler bizi bekliyor. Daha doğrusu beni yani senin yaşayacağın o heyecanlı şeyler bana daha çok zevk vereceğinden senin için zor benim için eğlenceli günler çok yakında."dedi. Güldüm. Herzaman ki gibiydi. Batın'ın havalı versiyonu. Ellerini yüzümden çekti. Kendini sırtüstü yatağa bıraktı. Yorulmuş gibiydi. Onunla hiç bu kadar yakın olmamıştım. Bu kadar samimi konuşmamıştık. Bana bakmadan konuştu
"Yatmayacak mısın?"dedi. Sonunda istediği olmuştu onunla yatmıştım. Bana daha önce tehdit olarak söylemişti bunu. Ki o zaman da yine kendi dilimizde ki anlamıyla anlamıştım. Ama şuan ona rahat veremezdim. Aklıma binlerce soru doluştu. Bizi nasıl kurtaracaktı? Nereye gidecektik? O nasıl kurtulmuştu? Kesinlikle sormam gereken sorulardı. Tam ağzımı açacağım zaman sözümü kesti
"Sakın ha o ağzını açma. Yapacağın işkenceyi başlamadan bitir. Yoksa cidden gözünün yaşına bakmam herkesi bırakıp giderim. Kimse de emin ol umrumda olmaz."dedi. Pisliklikte sınır tanımıyor. Umrunda değilsek neden kurtarıyor ki? Bu zahmetlere neden katlanıyor? Sonra neden Mary hep soru soruyorsun diyorlar ama hak ediyorlar. Onun yanına yattım ve ona arkamı döndüm. Şuan trip yapmanın sırası değildi ne de olsa yüzlerce kişiyi kurtaracaktı. Ama eğer ona dönüp yatarsam gururuma yediremiyorum ne yapabilirim?
"Bana dön!"dedi. Acaba duymamış gibi yapsam inanır mı? Bunu cidden söylediğime inanamıyorum. O sanki benim gibi salak. İnsanlığın yüz karasıyım. Benim yerimde daha akıllı insanlar olmalıydı. Ne de olsa burada malesef insanları ben temsil ediyorum. Oh Mary daha yeni ağlamaktan gözlerin şişerken burada sohbeti koyulaştır. Hemen kurtulacağını öğrenince yine başladın çeneye.
"Mary dön dedim!"dedi. Sesi çok yüksekti. Hemen ona döndüm. Gözlerimi kapattım. Gözlerinin şuan çok korkunç olacağını biliyorum. Aferin onu kızdırana kadar zorladın. Bana uzanan bir kol hissettim. Sen o kadar beni öldürmek iste ama uyurken bana sarıl. Çok komik bir cümle oldu. Sus Mary. Kesin duydu beni. Yine azarlayacak seni. Bana iyice yaklaştı ve sarıldı. Tatmin olmuş bir ses tonu vardı sesinde
"Biraz zorda olsa yine denilen şeyleri yapıyorsun aferin kızıma. Bu arada çok sıcaksın. Sürekli kendine çekiyorsun beni. Sana daha çok sarılasım geliyor. Ama bak ne kadar iyi niyetliyim sana belli mesafeye kadar sarılıyorum. Seni her anlamda istediğimin farkına vardım. Bazı zamanlarda damarıma basmasan iyi olur. Sadece bir hatırlatma tamam mı? Sonradan sorumlu ben olmayayım da."dedi. Gerçekten iğrenç biri. Ama en çok yardımı dokunan biri. Onun hakkında ne hissedeceğimi bilemiyorum. Artık pes ediyorum. Emir gibi değil. Emir bana kıyamayıp bazen söylüyordu ama bu katı yürekli arkadaşın ağzından bir şey alınmıyor. Evet Emir yakında tekrar bir arada bulunacağız. Belki yine ben seni defalarca uyarmak zorunda kalacağım ama senin varlığın her şeye değer. Seninle beraber yağmura çıkıp zaman sınırlaması olmadan doyasıya beraber hayal kuracağız. Kim bilir aramızda gerçekten bir şeyler olabilir. Bora'nın ki gibi yalan bir ilişki olmaz belki. Eğer buradan kurtulursak seni mutlu etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. Belki abini veremeyebilirim ama onun acısını beraber atlatacağız. Yükünü en aza indirmeye çalışacağım. Boğuk bir ses duydum
"Aslında yapabilirsin. Birisi ölürse insan olmayan biri yani bizim gibi vampir, kurtadam türü biri öldüğünde ünlü bir cadımızın isteği ile tekrar dünyaya dönebilir. Cadının adı Siyona. Bizim alemimizdeki en güçlü cadı. Düzen bir nevi onun elinde. Ona ulaşıp gerekli neden ve ona vereceğin rüşvetle geri getirebilirsin Emir'in abisini."dedi. Bu mümkün olabilir mi? Acaba nasıl ulaşabilirim? Bu sefer sorduğum soruya kızmaması için içimden dua ettim
"Peki ona nasıl ulaşabilirim?"dedi. Derin bir nefes aldı
"Orası kolay ben biliyorum yerini ama onun istekleri çok ağırdır. Eğer özel güçlerin varsa onların hepsini ister. Eğer kayda değer önemli bir gücün yoksa hayatını ister. İstekleri iki türlü oluyor işte. Sanırım senin için seçenek belli oldu."dedi. Ben bunu yapmaya hazır mıydım? Birisi için ölmeye? Emir mutlu olsun diye ölecektim. Onu mutlu edecektim ama mutlu olduğunu göremeyecektim. Bunu yapabilecek güç ben de var mıydı? O benim için fedakarlıklar yaptı ben de onun için yapacaktım. Kendime söz vermiştim. Ama ölmek... Bunu daha önce yapmıştım. Onun için ölmeyi göze alabilmiştim. Yine yapabilirdim. Arkamda mutlu birini bırakırdım ve ailemin yanına giderdim. Tekrar bir düşününce o kadar kötü değil sanki. Emirle zaman geçirmeyi istiyordum. Biraz daha yaşamayı istiyordum. Bir yuva kurmak istiyordum ama ölmek bunun için erken değil miydi? Umarım bunu Emir için yaparım, yapabilirim, yapmak zorundayım. Her şey onun mutluluğu için.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin