Biz en başta Almanya'da yaşıyorduk. Adımı da bu yüzden Mary'di. Annem ben küçük yaşta vefat edince babamla Türkiye'ye taşınmıştık. Babam bana bakamayacağını anlayarak başka bir kadınla evlenmişti. Babam da 2 sene önce vefat etmişti.Üvey annem benim pek sevmezdi. Ben yokmuşum gibi davranırdı. Birisi kız diğeri erkek olmak üzere 2 tane üvey kardeşim vardı.
Kız benim yaşlarımdaydı. Adı Toprak'tı. Benimle konuşuyordu. Konuştuğu konular sevgilileriydi ,annesiyle konuşamadığı için benimle konuşurdu.
Erkek olan ise 6 yaşında ve şımarık bir çocuktu.
Birinin bana seslenmesiyle düşünmeyi yarıda kestim.
"Mary!" Kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdim, annemdi. Koşarak yanıma geliyordu. Sonunda karşımda durdu ve konuşmaya çalıştı, nefes nefeseydi. Acaba ne kadardır benim peşimden koşuyordu? Daha da önemlisi neden benim için koşuyordu?
"Sana...yetiş..meye çalıştım." Bunları güçlükle söylüyordu. Gözlerim bu durum karşısında şaşkınlıkla irileşmişti. Bunu o da görerek güldü ve devam etti.
"Niye o kadar şaşırdın canım."dedi gülümseyerek. Onu çok az gülerken görürdüm. Bugün gerçekten çok tuhaftı.
"Hadi eve beraber gidelim."dedi ve koluma girdi. Ben napcağımı şaşırmıştım ama bu durumdan hiç de şikayetçi değildim. Bereber yolda yürürken yandan profilini inceledim. Açık tenliydi,sarı saçları vardı tabi boyanmıştı, dip boyasının geldiği anlaşılıyordu , saç dipleri kahverengiydi. Gözlerinin etrafında küçük kırışıklar vardı, dudağının ise belli bölgeleri morumsu-mavimsi küçük renkler vardı bu da çok sigara içtiğinin kanıtıydı.Burnu kavisli ve küçüktü, gerçekten güzel bir kadındı.
Onu incelediğimi anladı ve kafasını bana çevirdi.
" Ne o ilk defa mı beni görüyorsun?"dedi. Gülümsedim ve kafamı çevirdim. Eve gelene kadar tek kelime etmedik.
Apartmanın önüne geldik kolumdan çıktı ve çantasından kapının anahtarlarını çıkardı. Kapıyı açtı ve benim geçmemi bekledi.
"Hadi geç bakalım."dedi. Çok tuhaf davranıyordu. Bir şey demeden merdivenlere yöneldim. O da benim bir kaç adım arkamdaydı. Kapımızın önüne gelmiştim onunda gelmesini bekledim. Bir kaç saniye sonra o da geldi ve kapıyı açtı. Spor ayakkabılarımı çıkarıp içeri geçtim. Direk odama yöneldim. Kapıyı hızlıca açıp çantamı yatağımın üstüne koydum. Üstümü çıkarmadan önce dolabımın boy aynasına baktım.
Her zamanki gibi sıkıcı ve sıradan bir Mary vardı karşımda. Yaklaşık boyum 1.65 civarındaydı. 55 kiloydum. Düzgün bir fiziğim vardı ama kullanmasını bilmiyordum. Üstümde okul formalarım vardı: siyah, dizimi bir kaç santim aşan sade bir etek altında siyah bir çorap vardı,gömleğim beyazdı ve eteğimin içine sokmuştum, gölmeğimin kollarını dirseklerime kadar katlamıştım. Saçımı ise her zamanki gibi yukarıdan bol bir at kuyruğu yapmıştım. Aynaya bakmayı keserek üstümdekileri çıkarıp askıya astım. Üstüme siyah bir tişört ve siyah bir eşofman geçirerek odadan çabucak çıktım. Yemek yapmak için mutfağa yöneldim. Mutfağın kapısını açtığımda karşılaştığım durumla şok olmuştum. Yemeği annem yapıyordu. Tezgahta kesme tahtasında domatesleri doğruyordu. Beni görünce gülümsedi.
"Bugün yemekleri ben yapıyım dedim. Yorgunsundur diye düşündüm, iş yerinden izin bile aldım eve senden önce geleyimde hazırlık yapayım diye" dedi. Gerçekten napmaya çalışıyordu, bunu bana neden yapıyordu.
"Peki neden?"sorduğum soru karşısında biraz afallamıştı ama kendini hemen toplayarak sahte gülümsemesini takındı.
"Aaa canım sana da iyilik yaramıyor."dedi. Bana iyi davranıyor diye yaptıklarını unutacak değildim.
"Sen bana iyilik yapmazdın neden şimdi yapıyorsun."
"Hep art niyet olarak düşünüyorsun ,sana hiç yakıştıramadım."dedi. Gözlerimi devirdim hiç iyi rol yapamıyordu bugünün sonunda benden bir şey istiyecekti bundan emindim.
Çekmeceyi açarak bir bıçak aldım ve tezgaha koydum. Salatalık almak için buzdolabının kapısını açtım.
"Lütfen sen bir şeye karışma bugün yemekler benden."dedi. Hiç itiraz edecek bir durumda değildim.
"Tamam, ben odamdayım."dedim. O da bana baktı ve yine sahte gülümsemesini takındı
"Tamam canım."dedi. Her ne kadar dudakları gülümsese de gözleri için aynı şey söylenemezdi. Ela gözlerinde sıkkın bir tavır vardı. Bir an önce yapmak zorunda olduğu bu rolden kurtulmak istiyordu. Manzarayı daha fazla seyretmek istemiyordum. Hemen mutfaktan çıktım. Salona girip bir şeyler izlemeyi düşündüm. Salonun kapısını açtım. Televizyonun karşısımda Emre yani kardeşim çizgi film izliyordu. Bana kumandayı vermeyeceğini biliyordum. Kapıyı sessizce kapattım ve odama yöneldim kapıyı açtım. Yatağımın üzerindeki çantamı görünce coğrafya defterini geçirmem gerektiğini hatırladım. Yatağımın üzerine oturdum ve çantamın küçük bölmesinden telefonumu çıkardım. Ekranına baktım,saat 17:43 geçiyordu. Telefonu kapatıp yatağın üstüne fırlattım. Meva'nın defterini ve kendi defterimi çıkardım. Kalemliğimi de çıkararak onu da yatağın üstüne koydum. Meva'nın defterini incelemeye başladım. Gerçekten çok fazla işim vardı. Büyük ihtimalle yarına yetiştiremiyecektim ama Meva defterini bir kez daha vermezdi. Bir an önce başlamam gerekiyordu. Çantamın fermuarını çekerek defterleri ve kalemliğimi alıp yataktan kalktım. Çalışma masasının üstüne elimdekileri koyup, tekerlekli sandelyeye oturdum. Bütün düşünceleri kafamdan uzaklaştırarak çalışmaya başladım...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY
VampiroHayattan umudunu kesmiş bir genç kız. Kendini olmayacak hayallerle oyalarken annesinin müdahelesiyle kendini olağanüstü canlıların arasında buluyor. Yine korkaklık yapıp saklanacak mı yoksa her şeye inat hayatta kalmayı başarabilecek mi? Henüz hiçbi...