Bölüm 25

5.5K 413 47
                                        

Güney kibirli bir şekilde yanıma geldi. Ayağıyla toprakta uzun bir çizgi çizdi.
"Buradan başlıyoruz ormana kadar."dedi. Kafamı salladım. Pozisyonumuzu aldık. Emir üçten geriye saymaya başladı
"Üç, iki, bir. Başla!"dedi. İkimiz koşmaya başladık. Tabi ki benden önce gidiyordu. Ne kadar hızlansam da ona yetişemiyordum. Patika yolda koşmaya devam ettik. Güney durdu ve bana baktı. Dalga geçiyordu. Ben ona yetişene kadar koşmadı. Onunla aynı hizaya gelince benimle beraber koşmaya başladı.
"Ha ha çok komik. Dalga geçme benimle. Koşsana işte."dedim. Ritimli bir şekilde yanımda ilerliyordu.
"Koşuyorum. Hızlı hızlı koşacağıma yavaş yavaş koşup dinleneyim dedim. Hem sana arkadaşlıkta yapıyorum. Konuşuyoruz işte fena değil mi?"dedi. Ben en hızlı koşuşum onun dinlene dinlene koştuğu halmiş. Daha da hızlandım.Biraz geride kaldı ama tekrar mesafeyi kapattı. Ben normal koşullarda onu yenemezdim ama belki hile yaparsam onu yenebilirdim. Zaten yarışda eşitlik yoktu. Ben hile yaparsam eşitlemiş olurdum bence. Ama şimdi yapmamam gerekiyordu. Yaptığım numarayla bir kaç saniyeliğine öne geçerdim tabi o tekrar beni yakalardı. Bu yüzden bitiş çizgisine yakın yapmam gerekiyordu.Onunla sohbet ederek aynı hizada tutsam iyi olurdu
"Bu senin yavaş koştuğun hal mi?"dedim. Artık karnıma ağrılar saplanmaya başlamıştı. Çok hızlı koşuyorduk, koşuyordum aslında. Zaten hava soğuktu. Terlerim vücudumdan aşağıya inerken sıcaklığını kaybediyor, havanın soğuğuna uyarak vücudumu soğutuyordu. Hala dünkü kıyafetlerimleydim. Odam da onları değiştirme şansım olmamıştı. Ama bugün kesinlikle değiştirmem gerekecekti. Soğuk bir rüzgar vücuduma şok etkisi yarattı. Terlerin akıp gittiği yerler oralarda kuzey kutbunu yaşatıyordu. Ormanı gördüm. Numaramı yapsam iyi olurdu yoksa onlara bir hafta kahvaltı hazırlamak zorunda kalacaktım.
"Güney Kader arkadan sana seslendi."dedim. Güney şaşırdı
"Ne!"dedi ve durup arkaya baktı. Vücumdaki son enerjiyi de harcayarak daha da hızlandım. Birkaç saniye sonra ormana gelmiştim. Ve kazanmıştım. Tamam hile yapmak güzel bir şey değildi ama bunu yapmak zorundaydım.Arkaya baktım. Güney kollarını göğsünde birleştirmiş bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Yavaş adımlarla gelmeye başladı. Hemen kendimi savunacak bir konuşma hazırlamalıydım. Aslında zaten hazırdı. İlk öncelikle yarışma da zaten haksızlık vardı. Evet konuşmaya buradan girsem kesin ben haklı çıkardım.Karşıma geçti ve konuştu
"Sana hiç yakıştıramadım. Hile ve sen. Vay be bu günleri de görecekmişiz."dedi. Öksürdüm. Nefeslerim düzene girdikten sonra bir avukat misali kendimi savunmaya başladım
"Yarışmada şike vardı ki. Sen bir kurtadamsın ben de daha önce koşmak gibi bir spor faaliyetinde bulunmayan insan.Siz burada sürekli spor yapıyorsunuz. Siz bunu demeseniz de kaslarınız diyor. Bu şartlar altında kazanamazdım zaten. Ben de bir hile yapınca durumu eşitlemiş olduk. Ve ben kazandım."dedim.En yakındaki bir ağacın altına giderek oturdu
"Hem suçlu hem güçlü.Ben senin zayıf tarafından vuruyormuyum hiç. Sen bana söyleseydin o zaman biz de seni önde başlatırdık. Öyle de şartlar eşitlenmiş olurdu. Ben sana Bora seni aldatıyor desem olur muydu? Olmazdı. Yani durumu eşitlemiş filan olmadın."dedi. Gidip onun yanına oturdum.Hayır en azından bu sefer ben haklı olsaydım. Tekrar hücuma geçtim
"Söyleseydin de bir şey olmazdı ki. Ben senin gibi bir tepki vermezdim. Hem aldatıp aldatmadığı bir meçhul. Ben kendimi herhangi bir şeye karşı hazırladım. Bora'yla ilgili ne dersen de ben yarışmayı senin gibi bırakmazdım."dedim. Bana anlamayarak baktı
"Nasıl bırakmazdın?Tabi ki de bırakırdın. Şimdi bana ayrıldık deme."dedi. Ona anlatmak istemiyordum. Ellerime yerdeki masum çimleri geçirdim. Onları yolmaya başladım
"Ben de bilmiyorum ayrıldık mı, ayrılmadık mı. Sadece telefonlarıma cevap vermiyor."dedim. Güldü
"Bütün kızlar böyle mi? Ararlar adamım işi vardır o an cevaplayamamıştır sonra da kızların aklına bin bir türlü şey gelir. Bir kızla mı aldatıyormuş? Neden cevap vermiyor? Benim aramalarıma cevap vermediğine göre kesin bir kızla şey yapıyor? Falan filan. Belki adam tuvallette de olabilir."dedi. Bora'nın bir haftadır tuvallette olduğunu sanmıyordum. Hergün mü müsait olmayacaktı sanki. En azından ayrıldık deseydi. Böyle belirsizlikler içinde olmazdım.Sinirimi yerdeki çimenlerden çıkarıyordum.Benim önümde oldukları için pişmandırlar.
"Bir haftadır cevap vermiyor."dedim. Güney ayaklarını uzattı
"Bak şimdi işler değişti. Bir hafta uzun bir süre..."onun sözünü kesmek istedim.Şu vampir konusunu Emir gelmeden konuşsak iyi olurdu. Güney'e döndüm
"Bora'yı boşverelim.Ben sana başka bir şey diyeceğim. Ama söz ver Emir'e bir şey söylemeyeceksin."dedim. Bana soru dolu bakışlarla bakıyordu.Ben de devam ettim
"Salı gecesi siz yanımdan gittikten sonra odaya bir vampir girdi. Ben o zaman bir vampir olduğunu bilmiyordum tabi onun henüz adını koymamıştım. İnsan olmayan bir yaratık diyordum.Neyse o gece benim kolumu kesip kanımı içti. Bunu size söyleyemedim. İçimde bir korku vardı. Bu olayı kimseye söylemem gerektiğini sanıyordum. Ama o şeyin bir vampir olduğunu öğrenince söylemem gerektiğini anladım. Emir çok sinirlenir diye düşündüm. En iyisi sana söylemekti."dedim. Bunları söylerken gözleri irileşti. Yüz hatları keskinleşti.
"Seni ıstırdı mı?"dedi. Hayır sadece kanımı içmişti. Bu ısırmak sayılmazdı.
"Hayır. Yanında getirdiği bir bıçakla kolumu kesti. Akan kanları da içti. İğrençti."dedim. Hala şaşkınlığı üzerinden atamamıştı. Kolumu tuttu ve hırkayı sıvamaya çalıştı
"Neresi olduğunu göster."dedi. Kolumu sıvamaya yardım ettim. Kestiği yer gözükmüyordu. Ama neresi olduğunu hatırlıyordum. Dirseğimden birkaç santim alt kısmında bir yerdeydi. Orayı işaret parmağımla gösterdim
"İşte burası. Ertesi gün hiç yara izi kalmamıştı. Zaten kestikten sonra kolumu alıp birkaç anlamsız kelime söyledi. Galiba büyü yapıyordu. Sonra da iz yok oldu."dedim. Güney iyice o noktaya baktı. Sanki çiziği aramaya çalışıyormuş gibi
"Evet bu okulda herkes birkaç numara bilir.Hayatta kalmamız için yani. Onlardan birini sana yapmış olmalı."dedi. Evet bana bunu Batın'da söylemişti. Kolumu bıraktı. Bende hırkamı düzelttim. Tekrar konuşmaya devam etti
"Bize bunu daha önce söylemeliydin."dedi. Haklıydı. Böyle bir şeyi saklamak saçmalıktı.Ama içimdeki o nereden geldiği bilinmeyen ses beni ikna edip söyletmemişti. Bakışlarım yere düştü
"Özür dilerim. Ama bilmiyorum söylemedim işte. Sadece o değil siz pikniğe gittiğinizde ben bina da nöbetçilik yapıyordum. Bu da siz okula gelmeden bir gün önce gerçekleşti. Ben bina da dolaşmak istedim. Kimse yoktur sanıyordum ama o vampir varmış."dedim. Bana tekrar şaşırarak baktı
"Ne! O da mı vardı.Okulda kimsenin olmaması gerekiyordu. Onun da pikniğe gitmesi gerekiyordu. Yine kuralları çiğnemiş."dedi. Kuralların ne olduğunu doğal olarak bilmiyordum. Artık her şeyi biliyordum artık onu da bilsem bir şey farketmezdi. Tekrar konuştu
"Sana ne yaptı?"dedi. Başlamıştım artık her şeyi söyleyip kurtulmalıydım.
"Bir şey yapmadı. Bir bilmece sormuştu. En vahşi hayvandan daha tehlikeliyim. Kırmızıyı severim. Güneşe alerjim vardır filan demişti. Ben tabi bir şey anlamamıştım. Ama dün olanlardan sonra bilmecenin cevabının vampir olduğunu anladım."dedim. Sinirliydi. Çene kemikleri kasılmıştı. Suratında hiçbir mimik oynamıyordu, ifadesizdi
"Bu yaptıklarıyla çizgiyi zaten aşmış. Bir daha sana yaklaşırsa, dokunursa her şeyi bana söyleyeceksin. Zaten şuan o aranıyor. Müdür ona bir ceza verecek. Ama kimse onu bulamıyor. Arkadaşlarımın dediğine göre dün uçurumda görmüşler. Sen bir saçmalık yapıp kendini oradan aşağıya atmaya çalışırken o kurtarmış seni. Bir de senin sırrı bildiğini biliyormuş. Yani bu aralar sana daha çok yaklaşmaya çalışacak. En küçük ayrıntıyı bile bize söyleyeceksin."dedi.Şuana kadar yaptığı en uzun konuşmalardan biriydi. Kafamı tamam anlamında salladım.Artık akıllanmıştım, her şeyi Güney'e söylemeliydim. Emir'in geldiğini gördüm.Güney de gördü. Konuştuğumuz konuyu bugünlüğüne kapattık. Emir ellerini ceplerine sokmuş gözlerini kısarak geliyordu. Üstündeki koyu gri tişörtü yine kaslarını ön plana çıkarmıştı. Giydiği siyah kot ona yakışmıştı. Saçları her zaman ki gibi doğaldı yani dağınık. Saçlarını sabah taradığından bile şüpheliyim. Bugün hava ılıktı. O yüzden tişört giymiş olmalıydı. Ben üstümdeki hırkayı çıkarmayı düşünmüyordum. Çünkü terlemiştim çıkarırsam bu ılık gibi gözüken hava bana buzul çağlarını yaşatırdı. Gelip önümüzde dikildi
"Kim kazandı yarışmayı?"dedi. Kafamı yukarı kaldırdım. Yüzüme de alaycı bir ifade yerleştirdim
"Tabi ki ben. Başka kim olacaktı."dedim. Güney söze atladı
"Hileyle."dedi. Ona baktım. Daha yeni ki ciddi tavrından eser yoktu. Yeşil gözlerinde yine canlılık vardı. Ona gözlerimi kısarak baktım.
"Hile filan yoktu. Ben ortaya bir söz attım senin de dikkatin dağıldı. Dikkatin dağınıksa bu beni ilgilendirmez. Ben sonuca bakarım arkadaşım ve ben kazandım."dedim. Aslında hile yaptığım doğruydu ama bu konu da haklı çıkmaya kararlıydım. Emir yanıma oturdu. Birbirimize temas etmek beni biraz rahatsız etti. Hayır artık bunları aşmam gerekirdi. Erkekte olsa bir arkadaşımdı her ne kadar beni seven bir erkek olsa da. Ama onun benim yanımda rahat olmasını istiyordum. Aramıza mesafeler koymak şimdi ki durum için hiç de iyi bir sonuç çıkarmazdı. Teması umursamamaya çalıştım. Emir konuştu
"Ne dedin sen?"dedi. Bana hitaben konuşmuştu. Bakışlarımı yere indirip sesimi incelterek masum kız havası yaratmaya çalıştım. Yapamadığıma emindim. Ama olduğu kadardı artık
"Kader sana seslendi dedim sadece. Onunda dikkati dağılıp koşmayı bıraktı ve ben kazandım. Ama zaten yarışmada haksızlık vardı. Senin de en başta dediğin gibi siz sürekli spor yapıyorsunuz. Ben ise gerekmedikçe koşmayan birisiyim. Bu yüzden ben haklıyım."dedim. Emir düşünürmüş gibi bir ses çıkarttı. Ona baktım. Yukarıya bakışlarını sabitlemişti. Sanırım gerçekten düşünüyordu. Cevap vermedi yukarıya bakıyordu hala. Ben de yukarıya baktım belki bir şey vardır diye. Ama koyu renkli bir havadan başka bir şey yoktu. Koyu renkli bir hava yağmurun habercisiydi. Biraz önce havayla ilgili ılık yorumu yapmıştım ama şimdi yağmur yağacak gibiydi.
"Sen haksızsın."dedi Emir. Birden bire konuşması beni korkuttu. Tam da dalmışken direkt konuya girmemeliydi. Ona baktım. Hala yukarıya bakıyordu. Yukarda ne vardı?
"Ama ben kazandım."dedim. Güney güldü
"Tamam kabul sen kazandın. Senin çenenden kurtulamayacağız yoksa."dedi. Bu benim için büyük bir hakaretti. Ben arka sıralarda oturan, kimseyle konuşmayan, müzik dinleyen, bir arkadaşıyla en fazla beş cümle kuran Mary'e çok konuşuyorsun diyordu. Bu okulda tuhaf bir şekilde konuşmaya başlamıştım, arkadaş edinmiştim, şakalaşmıştım kabul. Şimdi düşündüm de bu okul beni çok konuşturuyormuş gerçekten. Geçmişe ait bir analiz yaparsak hele ki kızgın olduğum zamanlarda daha fazla konuşuyordum. Ama sonuçta yarışmayı ben KAZANDIM. Hileyle ya da değil bu yarışmanım galibiydim. Emir hala yukarıya bakıyordu. Bu davranışı sinirimi bozmaya başladı. Yukarıda öyle uzun süre bakacak ne vardı? Ben de tekrar yukarıya bakmaya başladım. Altında oturduğumuz ağacın kuru ve cılız dalları ve gri renkli bir gözyüzü vardı
"Dizlerim ağrıyor."dedi Güney. Koştuğu için miydi? Ama ağrısaydı daha önce söylerdi ona anlamayarak baktım. Yeşil gözleriyle bana baktı. Yüzünde hiç eksik olmayan gülümsemesi vardı. Devam etti
"Birazdan yağmur yağacak."dedi. Ah şimdi aklıma geldi. Kemal Sunal'ın filminden esinlenmişti. Eğer romatizmaları ağrıyorsa yakın zaman da yağmur yağacağını söylüyordu. Güney'de onu söylemişti. Ona baygın gözlerle baktım
"Hadi canım ne çabuk yaşlandın sen. Senin romatizmaların var mıydı?"dedim. Dudağını büzdü
"Çok koşturuyoruz erkenden yaşlanıyoruz işte ne yaparsın evladım."dedi. Sesini titreterek çıkarmıştı. Ve başarısız olmuştu. Hiçte yaşlı görünümünü veremedi. Tekrar Emir'e döndüm. Ve hala yukarıya bakıyordu. Ben de onun taklidini yaptım
"Işığı mı gördün?"dedim. Aklıma bu geldi. Yukarıya anlam veremediğim bir biçimde bakıyordu. Bana gülerek baktı
"Hayır göremedim. Çünkü benim ışığım yanımda."dedi ve tekrar yukarıya baktı. Lütfen böyle davranmaya devam etmesin. Ben ona arkadaş gözüyle bakıyordum. Onu kırmak da istemiyordum. Onu kırmadan bu işin olmayacağını başka türlü nasıl anlatabilirdim? Of Emir.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin