Her yeri siyahlar içindeydi. Sadece gözleri açıktaydı. Gözleri ela renkli. Kızda ağaçtan inip yanıma geldi. Acaba yetenekleri nelerdi? Onların da bir okulları var mıydı? Of Mary yine saçmaladın. Seni öldürecekler mi bir onu düşün. Kız konuştu
"Neden buradasın?"dedi. Bahanem saçmaydı. Kim keşif için tehlikleli sınırları aşardı ki. Ama gerçekleri söylemekten başka çarem yoktu. Ellerim hala havadaydı. Onların toprakları olduğu için indirmeye korkuyorum. Sesimi kıstım
"Ait olduğum okuldan kurtulmak istiyordum. Ben de belki kaçabilirim umuduyla buralara geldim. Sizin sınırlarınız olduğunu bilmiyordum. Şimdi gidebilir miyim?"dedim. Tanımadığım insanlar daha doğrusu yaratıklar vardı burada. Belki o vampir doğruyu söylemiştir. Benim de onlar gibi olmam için üzerimde deneyler yapacaklardır. Beni serbest bırakmaları için içimden yalvardım. Kız erkeğe hitaben tekrar konuştu
"Sence bırakalım mı?"dedi. Erkek bir süre beni inceledi. İnsan olduğuma inanmak için deliller arıyor gibiydi. Yüz ifadesi nasıl hiç bilmiyorum. Prüzsüz bir sesle konuştu
"Tek geldiğini sanmıyorum. Bunu kurban olarak göndermişlerdir. İleride bir tehdit olup olmadığını anlamak için. Onu götürelim."dedi. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Ellerimi indirdim. Hemen kendimi savunmaya başladım
"Hayır olmaz. Ben tek başıma geldim. Siz büyü bilmiyor musunuz? Benim yalan söyleyip söylemediğimi anlarsınız."dedim. Erkek olan kolumdan sertçe tutup yürütmeye başladı. Ne bekliyordun ki Mary. Sınır ihlali yaptın. Devletler bile sınır ihlali yapan uçakları vuruyorlar bunlar mı seni serbest bırakacak. Yine de direnmeye çalıştım. Soru yağmuruna tuttum
"Bana ne yapacaksınız? Beni nereye götürüyorsunuz? Beni hiç serbest bırakmayacak mısınız? Beni öldürecek misiniz?"dedim. Erkek olan cevap verdi
"Eğer susmazsan öldürürüm."dedi. Bu cevap bana yeterdi. Yine o vampir haklı çıktı. Başım belaya girdi. Beni şu an gülerek izliyordur. Hayır onun gülmesine izin veremem. Onlardan kurtulmam gerek. Vampir veya kurtadam değiller. Bana nasıl zarar verirlerdi ki? Onların yeteneklerini öğrenmem gerekiyor. Peki nasıl? Soru sorarak öğrenemem. Düşün Mary düşün. Ormanda ilerlemeye devam ettik. Beni nereye götürüyorlardı ki? Daha da önemlisi eğer onlardan kurtulursam kaybolurum. Çünkü iz bırakma şansım yok oldu. Başına iş aldın işte. Kız önden gidiyordu. Hızlı bir şey kıza çarptı. Kız yere yuvarlandı. Kolumu tutan erkek beni bırakıp onun yanına koştu. Bu kadar hızlı olan ancak bir vampir olabilirdi. Yoksa azrailim beni kurtarmaya mı gelmişti? Hızlı şey erkeğe de çarpıp kaçtı. Erkek çarpmanın etkisiyle ağacın önüne düştü. Kolumda bir el hissettim. Soğuk ve güçlü bir el. Kim olduğuna baktım. Tahminim doğruydu. Soluk ten ve siyah gözler. Beni çekmeye başladı. İtiraz etmedim. Buradan kaçmaya çalışıyordum. Fırsat ayağıma gelmişti. Ağacın önünden kalkan erkek bize bir ok atmak için yayını gerdi. Vampir beni kucağına alıp hızlıca bir yere götürdü. O koşarken etraftaki görüntü kayıyordu. Büyük bir ağacın önüne gelince beni indirdi. Ağaca yasladı. Ve eliyle ağzımı kapadı. Bir şeyler mırıldandı. Ağzını okumaya çalıştım ama bir şey anlamadım. Erkek yanımızdan geçti. Elinde hala gerilmiş oku vardı. Tam yanımızdaydı ama bizi görmüyordu. Demek görünmez olduk. Nefesimi tuttum. Yakalanırsak o ok bana saplanırdı. Erkek çaresizce etrafa iyice baktı ama bir şey göremedi. Vampir de görünmez olunca ben böyle mi gözüküyordum. Dibimde olan şeyin farkında olmuyor muydum? Benim saçma sapan davranışlarıma şahit oluyordu yani.Erkek geldiği yerden geri döndü. Koşarak arkadaşının yanına gitti. Onlar gidene kadar hiç konuşmadık. Gidince elini ağzımdan çekti. Sinirle bana baktı
"Başına buyruk davranmaya devam edersen sana bir daha yardım etmem. Seni kaderinle baş başa bırakırım."dedi.Haklıydı. Kendimi savunmak gibi bir saçmalık yapmayacaktım. Sessizce onu dinledim. Devam etti
"Bu ilk ve son olsun. Sana yapma dediğim şeyleri yapmayacaksın."dedi. Kafamı tamam anlamında salladım. Bana yardım eden kişinin onun olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Bana yaklaştı
"Kendim için bir şey yaptığımı sanma. Seni öldürecek olan sadece benim şunu anla."dedi. Gerçekten sinirlenmiş. Kendini beğenmiş tavrından eser yok. Bu onu çok daha korkunç yapıyor. Uzaklaştı kolumdan tutup beni götürmeye başladı. Yolu bildiği için sesimi çıkarmadım. Çok aceleciydi. Durdu. Bana döndü. Bana yaklaştı. Kollarını açtı. Beni kucağına aldı. Açıklama yaptı
"Yasak topraklardayız bir an önce gitmeliyiz."dedi. O bile korkuyordu. Ben gerçekten salaklık yapmışım. Bir vampir bile sınır ihlalinden çekiniyordu. Hızlı olma gücünü kullandı. Kafamı onun boyun girintisine soktum. İnanılmaz bir rüzgar esiyordu. Sanki ışık hızında ilerliyorduk.Birkaç saniye sonra ormanın tanıdık yerine gelince durdu. Beni yere indirdi. Bana bakmadan konuştu
"Hiçbir şey olamamış gibi davran."dedi ve gitti. Hemen gözden kayboldu. Kurtadamların dediği gibi ezik bir şey değil vampir olmak. Bence gayet havalılar. Çok hızlı ve çok güçlüler. Her şeyin kötü tarafı elbette vardı. Kurtadamlar da savunmasızdı. Yani normal insanlar gibi kolayca ölebiliyorlardı. Cadılar her türlü şanslılar. İstedikleri her şey oluyor. Mutasyona uğrayan insanların kötü, şanssız olduğu taraf var mıydı ki? Bunları Güney'e sormak en iyisiydi. Biran önce onun yanına gidip bu sorulardan kurtulmak istiyorum. Ama Bora onunla konuşmamı yasakladı. Gizlice konuşursam haberi olmaz değil mi? Orman da ilermeye başladım. Yerdeki M harfini görünce güldüm. Saçma bir taktikti. Ayağımla izi sildim. İzleri takip ederek gittim. Bıraktığım bütün izleri imha ettim. Sonunda düzlüğe çıktım. Giderken gördüğüm öğrencilerden daha fazlası vardı. Aralarında Güney'i aradım. Ve buldum. Burada olması iyi olmuştu. Onların odası aklımda değildi. Okulda kaybolabilirdim. Bir de Bora'yı aradım. Neyseki yoktu. Ama Güney'in yanında Emir'de vardı. Seda yoktu. Güney ile Kader konuşuyordu. Emir ise yine oturmuş gökyüzünü izliyordu. Refleks olarak ben de gökyüzüne baktım. Mavi bir gökyüzü ve pamuk şeker misali beyaz bulutlardan başka bir şey yoktu. Belki hayal kuruyordur. Gerçekleşmeyecek hayaller. Hepmizin yaptığı şey. İlla ki olmayacak bir hayal kurmuşuzdur. Sırf biraz mutlu olabilmek için yapmışızdır. Onların yanına doğru ilerledim. Güney beni gördü. Gülümseyerek el salladı. Ben de ona karşılık verdim. Kader'e beni gösterdi. O da bana gülümsedi. Onların yanına gittim.Emir bakışlarını bana çevirdi ama sonra tekrar gökyüzünü izlemeye koyuldu. Hafifçe gülümsedim
"Güney biraz konuşabilir miyiz?"dedim. Kafasını salladı ve ayağa kalktı. Başka bir ağaca doğru ilerledik. Ona olan şeyleri anlatmayacaktım. Sadece kafamı Kurcalayan soruları soracaktım. Bir ağacın önünde durdum ve ona döndüm.Merakla benim diyeceğim şeyi bekliyordu. Onu daha fazla bekletmedim
"Mutasyona uğrayan insanlar diye bir şey var mı?"dedim. Bunu beklemiyordu. Biraz afallamıştı. Kendi topladı
"Bunu kim dedi sana?"dedi. Gözlerimi devirdim
"Boşver biri dedi. Sen doğru mu değil mi onu söyle."dedim. Kaşlarını çattı
"Kim söyledi dedim."dedi.Güney'i de sinirlendirdim. Çok başarılısın Mary. Her şeyi biliyordu. Saklamaya gerek yok. Sesimi kısarak konuştum
"O vampir söyledi."dedim. Bana daha da sinirli baktı. Yeşil gözlerinden neşe yok olup gitmişti
"Ve bana şimdi mi söylüyorsun? Benden bir şey saklamayacaktın Mary."dedi. Yine kendimi savunmaya başladım
"Sakladığım yok. Geç de olsa söylüyorum."dedim. Sesini yükseltti
"Geç söylemen hayatına patlayabilir. Ne sanıyorsun bunu bir oyun mu? Yaptığın bir yanlışta öleceğini bilmiyor musun?"dedi. Korkuyordum. O vampirden korkuyorum. Çok güçlü. Görünmez de olabiliyor. Bütün büyüleri biliyor. Güney onun karşısında ne yapabilir ki? Kurta dönüşse onun kadar hızlı olduğunu sanmıyorum. O vampir bildiği büyülerle Güney'i halt eder. Ben de sesimi yükselttim
"Biliyorum. Peki ne yapayım, bana söyle empati kurmaya çalışsana. Savunmasız bir insansın. Senin boş anını kollayan çok güçlü bir vampir var. Sürekli sıkıştırıp tehditler savuran biri. Ama bir de arakadaşın var. O vampire karşı ne yapacağı hakkında bir fikrin yok. Sürekli görünmez olup günün her saniyesinde seni izleyen bir vampirden nasıl kurtulursun. Gelip arkadaşına şikayet ederek mi? Peki sonra ne olacak o vampir gelip senin işini temelli biterecek."dedim. Utanarak devam ettim
"Korkuyorum işte. Beni öldürecek diye korkuyorum."dedim. Bakışları yumuşadı. Bana yaklaştı ve sarıldı. Kulağıma fısıldadı
"Korkma ben hep yanındayım. Emir de yanında. Sana ne derse desin seni hep koruyor. Senden nefret etmez, edemez."dedi. Bu dediği lütfen doğru olsun. Emir benden nefret etmesi çok acı verici. Güney'e daha sıkı sarıldım
"Bu dediğin şeyin gerçek olmasını o kadar çok istiyorum ki."dedim. Güldü
"Zaten gerçek."dedi. Bir iç çektim
"Gerçek olduğuna ben de tanık olsaydım keşke."dedim. Benden ayrıldı. Gözlerine tekrar neşe gelmişti. Biraz düşündü ve konuştu
"Bana anlattığın şeyleri yani vampirin seni kesme olayı, seni tehdit etme olayını filan her şeyi anlattım. Yüzündeki ifadeyi görmeliydin. Seni hala çok sevdiğini anlardın. O şeyleri anlattığımdan beri hergün sekizde ormana o vampiri bulmaya çıkıyor. Saat iki gibi de geri dönüyor. Bu Emir'in sevgisini kanıtlamak için yeterli mi?"dedi. Yeterde artardı bile. Üzgün bir tavır alındım
"Bunu bir de Emir belli etse çok güzel olacak."dedim. Bana baygın bir bakış attı
"Sen de çok şey istiyorsun. Bunu nasıl yapsın senin sevgilin burada. Sen de ona biraz tripli davranınca sana çok soğuk davranıyor. Her neyse senin soruna gelelim evet öyle insanlar var. Onlara mutant deniyor. Çoğunun biribirinden farklı yetenekleri var. Onlarda ayrı bir ırk olduğu için bu topraklarda yaşıyorlar. Tabi ki onlarında kendilerine ait sınırları var. Sınırları aşanları alıyorlar ve kendileri gibi yapıyorlar. Eğer sınır ihlali yapan kişi kaçtıysa onun ırkına savaş ilan ediyor. Bu bütün sınırları olan ırklar için geçerli."dedi. Ben bilmeden çok büyük bir hata yaptım. O vampir gerçekten haklıymış. Sınır ihlali yaparsam çok kötü şeyler olurmuş. Ve sınır ihlali yaptım da. Onların ellerinden kaçtığıma göre insanlara savaş açmış mı oldular? Bütün insanlığı ben tehlikeye mi soktum? Ama insanların onlardan haberleri yok. Savaş açamazlar değil mi? O vampir demek bu yüzden aceleciydi. Yoksa onun ırkını da mı tehlikeye soktum? Ne yaptım ben böyle?
"Şşş noldu?"dedi Güney. Ona endişeli gözlerle baktım
"Ben çok büyük bir hata yaptım."dedim. O da endişelendi
"Ne yaptın?"dedi. Bütün her şeyi baştan sona anlatmaya başladım
"Odadaydım. Vampirle kağıt üzerinden konuşuyorduk. Bana bir okyanusun ortasında görünmeyen bir kıtada yaşadığımızı söyledi. Mutant insanlar, cadılar, büyücüler olduğunu buradan kaçmamın imkansız olduğunu söyledi. Ben de ona inanmadım. Ona haksız çıkarmak istedim. Ormanda yorulana kadar ilerleyecek illa ki bir sona geleceğimi düşündüm. Ve yaptım da. Mutant insanların sınırlarını aşmışım. Beni alıp götürürlerken o vampir gelip beni kurtardı. Şimdi mutantlar insanlara ve vampirlere savaş açmış mı oldular?"dedim. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. Bana ne cevap vereceğini bilemedi. İnadım yüzünden iki ırkın sonuna neden oluyordum. Zar zor konuşmaya başladı
"İnsanlara bir şey olmaz ama vampirleri bilemiyorum. Onun vampir olduğunda eminler mi?"dedi. Hızlı yaratık sadece o var. Yani ben öyle biliyorum. Emin olmayan bir sesle cevap verdim
"Hızlı olma gücünü kullandı. Beni alıp bir ağaca götürdü. Sanırım bir büyü yaparak ikimizi görünmez yaptı. Hızlı olan sadece vampirler olduğuna göre eminlerdir."dedim. Derin bir nefes aldı. Rahatlamıştı. Anlamıyorum vampirlerin sonunun gelmesi onu sevindirmiş miydi? Vampirleri sevmediklerini biliyorum ama bu kadarı da fazla olmuyor muydu? Karşılık verdi
"Sadece vampirler hızlı değil. Görünmez olduğu iyi olmuş. Yani hiçbir şeyden emin değillerdir. Savaş filan yok."dedi. Ben de derin bir nefes aldım. Kocaman bir yük omuzlarımdan kalkmıştı. Yüzümde kocaman bir gülümseme oldu
"Çok teşekkür ederim. Yoksa vicdan azabından ölebilirdim."dedim. Ciddi bir tavır alındı. Tehdit edercesine konuştu
"Ama bir daha böyle bir şey yapma. Büyük bir savaşa neden olabilirsin."dedi. Bunu bir daha asla yapmam. Benim yüzümden yüzlerce kişi ölemezdi. Ve okuldan kaçış imkansız hale geldi. Burada hayatta kalmaktan başka çarem yok. Güney tekrar gülümsedi
"Hadi gelsene bizim yanımıza."dedi. Hiç düşünmeden bahanemi söyleyiverdim
"Bora'yı biliyorsun olmaz."dedim. Ofladı. Kaşlarını çattı
"Ne yani bir daha bizimle beraber olmayacak mısın?"dedi. Malesef evetti. Bora kimseyle konuşmamamı istiyordu. İsteksizce kafamı evet anlamında salladım. Daha da sinirlendi
"Ben böyle sevgilinin var ya. Sana önceden söyleyim bu böyle davranmaya devam ederse Emir değil ben dalarım bu çoçuğa."dedi. Kaşlarımı çattım. Onun hakkında böyle konuşamazdı. Birkaç yanlışı vardı ama o benim sevgilim.
"Kader senin için neyi ifade ediyorsan Bora da benim için o. Lütfen onunla ilgili böyle konuşma."dedim. Tek kaşını kaldırdı
"Vay böyle de mi olacaktık? Neyse ya kapımız sana her zaman açık. Emir'in ki de açık. Ondan rahatça yardım isteyebilirsin. Seni terslerse hiç aldırma. Sonra gidip sana yardım edeceğine adım gibi eminim."dedi. Gülümsedim. Demek hala aynı Emir'di. Ne olursa olsun yardım eden Emir. Ona yaptığı yardımları ödeyemeyeceğim için çok pişmanım. Aramız hiç düzelmeyecek ben de ona borcumu ödeyemeyeceğim. Gülerek konuştum
"Aramız düzelince onu rahat bırakmam zaten."dedim. Bu hiç olmayacaktı. En azından Güney'in içini rahatlatmış oldum. Güldü
"Rahat bırakırsan ben seni bırakmam. Zincirleme rahatsız etme."dedi. Tekrar eskisi gibi olmak ne güzel. Bora gelmeden bu sohbeti mutluca bitirmenin vakti gelmişti. Omuz silktim
"Umarım bu dediğimiz olur. Neyse ben gideyim artık."dedim. Kafasını salladı. Ona el salladım. O da bana salladı. Gülümseyerek ondan uzaklaştım. Giderken Emir'e bakmayı ihmal etmedim. Bana bakıyordu. Göz göze gelince bakışlarını Kader'e çevirip onunla bir şeyler konuşmaya başladı. Emir ne derse desin hala beni umursuyor. Belki birbirimizden uzak durmamız daha iyidir. Ben Bora'yla beraber oldukça onu üzüyorum. Bu uzaklığa ikimizde bir süre sonra alışabiliriz. İkimiz için de en iyisi bu. Düzlükten ilermeye başladım. Cebimden telefonumu çıkardım. Beş yeni mesaj vardı. Üçü Bora'nındı. İkisi gizli numaraya aitti. Mesajlara baktım. İlk önce gizli numara olanlara göz attım
"Hala akıllanmayıp her şeyi Güney'e anlatıyorsun aferin sana."
"Bakalım Güney seni kurtarabilecek mi o acı dolu sonundan."yazıyordu. Korkutuyordu işte. Kim olsa korkardı. Güney'in bu yüzden bana kızma hakkı yoktu. Böyle bir vampire kim ne yapabilir ki? Onu Güney'in durduramayacağını biliyorum. Hemen bu kötü düşünceleri kafamdan atıp diğer mesajlara baktım
"Nerdesin sen?"
"Kapıya o kadar vurdum neden açmadın?"
"Eğer gizlice bir yere gittiysen çok kötü olur Mary. Bana bir açıklama yapmak zorundasın."yazıyordu. Bora bu kadar kabalaşmış mıydı? Bir yere giderken ona sormam mı gerekiyordu? Abartmamış mıydı? Bir bahane bulmak zorundaydım. Ve buldum. Ona görünmeden odaya gitmeliydim. Sonra ona mesaj atmalıydım. Kulaklıkla müzik dinlediğimi ve uyuyakaldığımı söylemeliydim. Buna inanmak zorundaydı. Benim nasıl biri olduğumu biliyor. Müzik manyağı deli bir kızım. Kendi kendime konuşmam, organlarımla savaş halinde olmam, imkansız hayaller peşinde koşmam bunun kanıtıydı. Daha fazla düşünmeyip adımlarımı hızlandırdım. Lütfen bu sefer istediğim bir şey olsun ve Bora'yla karşılaşmayayım. Hayat bana bir kerecik gülümsesin. Yürümeyi bırakıp koşmaya başladım. Biran önce odam da olmalıydım. Yirmi dakika sonra okulun dış kapısına geldim. Evet tehkikeli bölgeye giriş yapacaktım. Mutlaka okuldaydı. Orta bahçeye bir göz attım. Neyseki bahçede de yoktu. Fırsatı değerlendirip içeri girdim ve koşarak bahçede ilerledim. Binanın önüne geldim. İçeriye de küçük bir bakış attım. Kimse yoktu. Hemen içeri girdim. Merdivenlere yöneldim. Merdivenlerde de kimse yoktu. Koşarak çıkmaya başladım. Uzun koridora geldim. Burada tek tük öğrenciler vardı. Büyük bir ihtimalle vampir olanlardı. Bana itici bakıyorlardı. Bu fırsatı da değerlendirip hızlıca koridoru geçtim. İkinci sağdan dönerek bir merdivene daha geldim. Bir öğrenci asağı iniyordu. Bu merdiveni de koşarak çıktım. Odama kadar Bora'yla karşılaşmadım. Odama gelince hemen anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım. İçeri girip sertçe kapıyı kapattım. Derin bir nefes aldım. Artık güvendeydim. Yatağıma oturdum ve telefonunu çıkarıp Bora'ya bir mesaj çektim
"Mesajlarını daha yeni gördüm. Müzik dinlerken uyuyakalmışım."yazıp gönderdim. Acaba ne cevap yazacaktı?
![](https://img.wattpad.com/cover/49482958-288-k383189.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY
VampiroHayattan umudunu kesmiş bir genç kız. Kendini olmayacak hayallerle oyalarken annesinin müdahelesiyle kendini olağanüstü canlıların arasında buluyor. Yine korkaklık yapıp saklanacak mı yoksa her şeye inat hayatta kalmayı başarabilecek mi? Henüz hiçbi...