Bölüm 29

5.3K 394 10
                                        

Bilmiyormuş gibi davranması sinir bozucuydu. Mary kendine gel biraz önce seni öldürmek üzere olan birinin davranışlarını eleştirmek yapman gereken son şeydi. Benden biraz daha uzaklaştı. İçim rahatladı daha yeni ki yakınlığı hiç sevmemiştim
"İlk öpücüğünü çalan kişi ben olmayacağım rahat ol. Ama ilk öpücükten sonra bir tane de ben alır mıyım orasını bilemem."dedi. Şifreli konuşuyordu. Bir yere kadar söylüyordu ama gerisini getirmiyordu. Benim için önemli olan zaten geri kalanıydı. Benden uzaklaştı. Artık aramızda bir yakınlık olduğu söylenemezdi. Ciddi bir tavırla konuştu
"Ben gidiyorum bu oda da olmayacağım. Sürekli kuşku duymaman için söyledim."dedi ve güldü
"Ve emin ol sen duştayken duşakabinin içine filan girmedim."dedi. Bunu alaycı bir ses tonuyla söylemişti. Yoksa girmiş miydi? Eğer girdiyse şu an ki durum umrumda olmaz onu öldürürdüm. Belki kafasını koparacak kadar güçlü değildim ama kesinlikle ona zarar verirdim. Çenem kasıldı. Bunu yapamazdı. Ben duşakabinde çıplaktım ve birisi beni izliyordu. Bir dakika o benim şu an dediklerimi duyuyordu değil mi? İçimden ona hitaben konuşmaya başladım. Pislik, hayvan, sapık, kendini beğenmiş ukala şey. İğrenç yaratık. Senin bu dünya da barınman suç. Arkadaşların sana nasıl katlanıyor? Eğer kız kardeşine biri bunu yapsaydı onu yaşatmazdın ama o şerefsizliği sen yaptın. Bir de erkeğiz diye geçiniyorsunuz. Erkeklik bu mudur? Bir kızın odasına gizlice girip onu duş alırken dikizlemek midir? Masanın üstündeki bardağı aldı ve duvara fırlattı
"Kapa çeneni artık."diye bağırdı. Hayır bağırıp çağırıp o haklı olamazdı. Ben de ona bağırdım
"Kapatmıyorum. Hadi kapat. Sen bu kadarsın işte. Elindeki gücü masum insanlara harcıyacak kadar adi bir insansın."dedim. Bana doğru geldi ve kolumu sertçe tuttu.
"Sana sus dedim."dedi. Hayır bu istediğini yapmayacaktım
"Hayır susmayacağım. Sen haklı değilsin. Ne olursan ol ister vampir ister kurtadam ama senin beni gizlice izlemeye hakkın yok."dedim. Kolumu daha çok sıktı. Acıdan bağırabilirdim ama bu onu galip konumuna getirirdi. Dişlerimi sıktım
"Bir şey bildiğin yok. Seni izlemediğimi söyledim. Şu salak beynine sok bunu. Ve bir daha bana bağırma yoksa sana çok kötü şeyler yapacağımdan emin olabilirsin."dedi ve sertçe kolumu bıraktı. Mutfağın penceresine yöneldi. Hızlıca pencereyi açtı ve aşağıya atladı. Beni izlememişti. Bu söylediği şey bir kova değil bir kamyon dolusu buzlu suyu içime dökmüştü. İzlenmek iğrenç bir duyguydu. Pencereye yöneldim. Oraya vardım ve aşağıya kafamı uzattım. Kimse yoktu. Beklediğim bir sahneydi. Pencereyi kapatıp mutfağa döndüm. Hiç iştahım kalmamıştı. Yavaş adımlarla mutfaktan çıktım. Yatağı gördüm. Çok cazip gözüküyordu. Yatağın üstüne çıktım ve kendimi onun üzerine attım. Bugün fazla yorulmuştum. Psikolojik olarak bir yorulmaydı bu. Bu şeyler gerçek miydi yoksa uzun bir kabus muydu hâlâ ayırt edemiyordum. Gözlerimi kapadım. Akşam yemeğine kadar birazcık uyursam belki daha dinç olurdum. Uykuda sanki bunu yapmamı bekliyormuş gibiydi. Hemen beni alıp rüyalar alemine götürdü.

Kapı tıklatılması, adımı söyleyen birkaç ses... Emir'in sesini duydum. Uykulu gözlerle etrafa bakındım. Hava kararmıştı. Hala aynı pozisyondaydım. Yatak ıslaktı. Islak kıyafetlerimi değiştirmediğim için ıslanmış olmalıydı.
"Uyuyan güzel prensin geldi hadi aç şu kapıyı."dedi Güney
"Kapa çeneni."dedi Emir. Güney'in gülme seslerini duydum. Onları daha fazla bekletmemeliydim. Yatakta doğruldum ve ayağa kalktım. Giderken aynaya baktım. O cadı halimle Emir'i karşılamasam iyi olurdu. Saçlarımı düzelttim. Gözlerimi ovalayarak kendime gelmeye çalıştım. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Emir'i Güney'in omzuna vuruken yakaladım. Beni görünce elini indirdi. Güney yine onu kızdırmıştı galiba.
"Mary naber?"dedi Güney. Ellerinde yemek poşetleri vardı. Yine geç kalmıştım ve onlar bana yemek getirmek zorunda kalmışlardı. Çok sorumsuzca davrandığımı farkettim. Onlara mahçup bir gülümseme attım
"Özür dilerim uyuyakalmışım."dedim. Kapıyı açıp onların girmesine izin verdim. Güney ve Emir içeri girdiler. Sonra da mutfağa geçtiler. Kapıyı kapatıp onların yanına gittim. Poşetteki yemekleri çıkarıyorlardı. Onlara yardım ettim. Bir daha telefona alarm kurmalıydım. Onlara gereksizce yük oluyordum. Masaya geçtiler ve yemekleri yemeye başladılar. Ben de masaya geçip benim için getirdikleri yemekleri yemeye başladım. Uzun zamandır mideme yiyeceğe dair hiçbir şey girmemişti
"Mary senin bu geç kalma sorununu çözmemiz gerek."dedi Güney. Ona baktım, yemeğiyle ilgileniyordu. Bu sefer çok yorgundum bu kadar uyumakta hakkım vardı. Acaba onlara o vampirin yaptıklarını söylesem mi? Evet söyleyecektim ama sadece Güney'e.
"Bu sorunu kendim çözeceğim. Önceleri nasıl bu zaman kadar uyurum diyordum ama bugün gerçekten çok yorgundum."dedim. Bana baktı. Gülerek konuştu
"Sanki antrenman yapan sensin. Sadece izledin. İzlemenin yorucu olduğunu bilmiyordum."dedi. Ona kaş göz işareti yapmaya çalıştım. Tabi ki anlamadı. Bana soru dolu gözlerle baktı. Gözlerimi devirdim
"Odaya gelince yoruldum zaten. Neyse boşver bu konuyu."dedim. Emir'e anlatamazdım. Kesin kendini tehlikeye atacak şeyler yapardı. Hala bana anlamayarak bakıyordu. Konuyu değiştirmeliydim. Kader konusu açsam iyi olurdu.
"Kader'e noldu? Bir hareketlilik var mı?"dedim. Tabi ki hemen konuşmaya başladı
"Hala seni bekliyorum. Aramızı yapacağına söz verdin."dedi. Zaman bulsam elimden geleni yapacağım ama olmuyordu. Boş kaldığım zamanlar o vampir beni sıkıştırıyordu. O gidince Güneyler geliyordu. Birde çok uyuma olayı vardı. En önemlisi burada ölüm kalım arasındaydım. Kader'den önce yapmam gereken çok şey vardı. Tekrar yemeğime yöneldim
"Yapacağım. Biraz zaman bulursam çok iyi olur."dedim.
"Zamanını nasıl harcıyorsun? Öğleden sonra hep boştun."dedi Emir. Sorguda gibi hissediyordum kendimi. Belki özel bir şeylerim vardır. Her şeyi sormamaları gerekiyordu.
"Emir karşında bir kız var. Sanane ne yaptığı. Belki kızsal şeylerdir."dedi Güney. Aklımdan geçenleri söylemişti resmen. Emir bana utanarak baktı
"Pardon. Aklıma böyle bir şey gelmedi."dedi. Anlayışla kafamı salladım. Güney'in beni savunacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Sessizce yemeğimizi bitirdik. Emir yine direkt yatak odasına geçmeye kalkıştı. Onu durdurdum
"Nereye gittiğini sanıyorsun? Bugün bir yarışma yaptım o kadar ter döktüm ve kazandım. Kurallara göre bir hafta temizlik sizdendi. Ama ben bu masayı senin kaldırmanı istiyorum."dedim. Bana şaşırarak baktı
"Tamam kabul sen kazandın ama neden sadece ben. Öncelikle Güney yarışı kaybetti benim bir alakam yok."dedi. Gülümsedim
"Bir bahse girdik. Bu bahiste ikinizde temizliği yapacaksınız. Ama ben yıllardır Güney'e yaptığın işkencenin karşılığı olarak senin yapmanı istiyorum."dedim. Güney bağırdı
"Yaşa be Mary!"dedi. O bana yardım etmişti. Tabi bir de Emir çocuğa hizmetli gibi davranıyordu. Bunu çoktan haketmişti. Güldüm. Emir'e döndüm. Bana yalvararak bakıyordu
"Bu sefer bu bakışlara aldanmıyacağım. Hadi çabuk temizlemeye başla."dedim. Derin bir iç çekti
"Öyle olsun Mary."dedi. Eğer bu sebepten ötürü küsüyorsa onu barıştırmak kolaydı. Ona el salladım ve mutfaktan çıktım.
"Kolay gelsin kardeşim."dedi Güney. Emir'in homurdanma seslerini duydum. Yatağa geçip oturdum. Artık şu üstümdeki kıyafetlerden kurtulmalıydım. Yataktan kalkarak dolabıma gittim. Dolabı açarak içinden koyu mor bir eşofman ve beyaz bir tişört çıkardım. Acun Ilıcalı'nın ne kadar siyah tişörtü varsa galiba benim de bir o kadar beyaz tişörtüm vardı. Bu rengi seviyordum. Odaya Güney girdi. Dolabı kapattım
"Güney ben banyoda üstümü değiştireceğim haberin olsun."dedim. Kıyafetleri alıp banyayo geçtim. Kapıyı kilitledim, ne olur ne olmaz değil mi? Üstümdeki ıslak kıyafetlerden kurtuldum ve dolaptan çıkardığım temiz kıyafetleri giydim. Musluğun kenarında bıraktığım bir tokayı alıp saçlarımı bağladım. Herzaman ki gibi dağınık topuz yaptım. Hazır olunca kapının kilidini açtım. Kapıyı açıp yatak odasına geçtim. Emir hala mutfaktaydı. Evet şimdi tam sırasıydı. Güney'le bugün olanlar hakkında konuşmalıydım. Yatağın üzerinde benim yarıda kaldığım kitabı okuyan Güney'i gözüme kestirdim. Tam da benim kaldığım yerden okuyordu. Ne anlayacaktı acaba? Kitap okunmaya ortadan mı başlanır? Kitaba baya bir dalmıştı. Sessizce gidip yatağın üstüne atladım. İrkildi ve bana ağır çekimde baktı
"Ne yapıyorsun burada kitap okuyorum!"dedi.Güldüm.
"Evet bir şey anladığından eminim."dedim. Emir gelmeden önce şu konuyu konuşsam iyi olurdu. Yüzümü ciddileştirdim ve kısık bir sesle devam ettim
"Güney ben sana başka bir şey söyleyeceğim. Emir beni odaya bıraktıktan sonra yemek yemek için mutfağa geçmiştim ama yine o vampir beni sıkıştırdı. İlk önce beni öldürmeyi düşündü sonra vazgeçti eğer onun dedikleri şeyleri yaparsam uzun bir süre daha yaşayacağımı söyledi. İğrenç şeyler istedi kabul etmedim."dedim ve sustum geri kalanını anlatsa mıydım? Çokta önemli değildi. Anlatamama kararı aldım. Beni dikkatlice dinliyordu. Elindeki kitabı kapattı
"Ne istedi senden?"dedi. Söylemeye utanıyordum. Hayır söylemeliydim ben niye utanıyordum ki bu sözleri o söylemişti. Bakışlarımı ondan kaçırdım
"Emir'in duygularıyla oynamamı. Eğer bunu yapmazsam onunla bir gece geçirecekmişim."dedim. Sinirlice bir nefes aldığını duydum. Ona baktım ve devam ettim
"Tabi ki kabul etmedim."dedim. Yüzü bir beton kadar sertti. Herkes bu kadar çabuk nasıl değişiyordu? Sorun bendeydi galiba.
"Sen kabul etmeyince ne oldu?"dedi. Mary anlatmak zorundasın. Gizli hiçbir şeyi kalmaması gerekiyor. Bakışlarımı yatağa yönelttim. Mümkün olduğunca sesimi kıstım
"Beni öldürmesini istedim. Tek o çare kalıyordu. Ne Emir'in duygularıyla oynayacak ne de onunla yatacak bir kızım. Ölmek fikri daha mantıklı geldi bana. Tekrar beni öldürmek için yeltendi ama yine vazgeçti. Biri beni hayata bağlayacakmış tam mutlu olduğum zaman beni öldürecekmiş."dedim. Vereceği tepkiyi merak ediyordum. Kesin bana kızacaktı. Bana yaklaştı sesini kıstı ama yine de yüksek çıkıyordu
"Delirdin mi sen? Bir daha aklından ölmek diye bir kelime geçmeyecek. Bu kadar çabuk pes edersen o vampirden önce ben seni öldürürüm. Bir daha ölmek için bir şeyler yaparsan sonu çok kötü olur."dedi. Arkadaşımı biliyordum, işte bana kızmıştı. Mutfaktan hala sesler geliyordu. Sesimi aynı seviyede tutarak konuştum
"O an başka çarem yoktu. Birisinden yardım için bağırsam o beni öldürürdü. Kimse bana o an yardım edemezdi. Onunla tek başımaydım. Önümde ise üç seçenek vardı. O istediği şeyleri yapacağıma ölürdüm daha iyiydi."dedim. Ayak sesleri duyunca yatakta doğruldum. Emir geliyordu. Güney bir şey olmamış gibi kitabını okumaya devam ediyordu. Emir karşımızdaki yatağa oturdu. Bize soru dolu gözlerle bakıyordu
"Noldu ben gelince sustunuz."dedi. Çalış yalan makinem çalış. Sahte bir gülümseme takındım
"Kader'le ilgili konuşuyorduk."dedim. Yalan makinem bana ihanet etmişti. Kader'le ilgili konuşuyorsak o gelince susmamız bir saçmalıktı. Tek kaşını kaldırdı
"Bunun benimle ne alakası var?"dedi. Güney hiç yardımcı olmuyordu. O benim işbirlikçimdi. Güney derin bir iç çekti
"Sen gelince konuşmamız bitmişti o yüzden sustuk. Bu kadar salak olduğunu bilmiyordum. Biraz aklını çalıştır."dedi Güney. Ona ettiğim lafları misliyle geri alıyorum. Emir yanındaki yastığı alıp Güney'in kafasına fırlattı
"Bir sayfa kitap okudun diye başıma Einstein mi kesildin?"dedi. Aslında okuduğu yeri anlamadığına adım gibi eminim. Emir bana hitaben konuştu
"Sen de üstüne bir şey giy hasta olacaksın."dedi. Tişörtle gezdiğimin farkına vardım. Yağmurun altında beklemiştik. Soğuk havada ince giyinmiştim şimdi de oda da tişörtle geziyordum. Benim ki de akıl işte. Yataktan kalkıp dolaba yöneldim. Dolabı açıp içinden bir hırka çıkardım. Dolabı kapatıp hırkayı giydim. Tekrar yatağa oturdum
"Sıkıldım."dedim. Bunu demek içimden gelmişti. Bir oda da üç kişiyiz ve yapacak bir şey yoktu
"Ne yapmamızı istersin? Eğer gece gece başıma temizlik çıkarırsan seni arkadaşlıktan red ederim."dedi Emir. Alt üstü masayı kaldırmıştı bu kadar büyütmemeliydi. Boynumu büktüm
"Sana hiç öyle şey yapar mıyım? Arkadaşıma işkence yapacak kadar vicdansız değilim ben."dedim.
"Senin için ölümü bile göze almışken sana asla kıyamaz."dedi Güney. Ona gözlerimi irileştirerek baktım. Konu kapanmışken neden bir daha açıyordu? Hala Güney istifini bozmayarak kitap okuyordu.
"Ne ölümü?"dedi Emir.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin