Bölüm 11

6.5K 458 13
                                        

Koşarken bacağımdaki ağrı şiddetleniyordu ama o ağrıdığı için daha da hızlı koşuyordum. Artık kafayı yemiştim bir ağrıyla inatlaşıyordum. Hızımı gitgide yavaşlattım ve daha sonra da durdum. Nefes nefeseydim. Ellerimle gözlerimi sildim ve artık daha fazla ağlamaması için emir verdim. Arkama baktım okulu geride bırakmıştım ve peşimden Emir filan da gelmiyordu. Biraz hayal kırıklığına uğramıstım ama bu benim için daha iyiydi. Ama daha da önemlidi ceset hala ormanda mıydı? Hangi akla hizmetse ben korkmadan gidiyordum. Ormanda hiç öğrenci de olmazdı, tek başıma olacaktım. Babamdan duyduğuma göre biri ölünce ruhu üç gün boyunca evinin etrafında dolaşırmış. Bunları hatırlayınca tüylerim diken diken olmuştu. Adımlarım geri geri gitmeye başlamıştı. Ama dün akşam tek başıma bu ormana gelmiştim ve ceset gözümün önünde parçalanmıştı. Yani daha kötüsüne tanık olmuştum. Aynı cesedi bir kez daha görsem zarar gelmezdi. Geri geri giden adımlarıma inat büyük adımlarla ilerledim. Birkaç dakika sonra ormanı görmüştüm. Yine rüzgarla esiyordu. Kollarımı birbirine dolayıp yürümeye devam ettim. Bir süre sonra ormanı net bir şekilde görebilmiştim. Ormanın önündeki yeşil düzlüğü adımlarımı küçülterek aşmaya çalıştım. Dün gece de aynı taraftan gitmiştim. Sadece o cesedi görmem icin ormanın daha da derinliklerine inmem gerekiyordu. Yutkundum ve ormana girdim. Sanki hayat bana karşı gibiydi, orman bile beni sinir etmek için susuyor gibiydi. Hiç mi kuş olmazdı sanki? Kurt varsa kuş da olmalıydı? Etrafta attığım adımlardan başka bir ses yoktu. Korkunç bir sessizlikti bu. Şu an tam film sahnelerindeki en korkunç bölümlerdeydik: karakter genelde bir yere girer, filmin müziği kesilir ve ürpertici bir sessizlik oluşurdu daha sonra da sessizliği bozan bir yaratık çıkardı. Şu an benim için tek eksik bir yaratıktı. Olay yerine gitgide yaklaşıyordum. Ama görünürde bir ceset yoktu. Adımlarımı sıklaştırdım ve dün her şeyin olduğu ağacın önüne geldim. Yerde kan vardı ama ceset yoktu. Yoksa ceseti kaldırmışlar mıydı? Hangi ara haberleri olmuştu? Haberleri olsa bile okulda bir alarm durumu olması gerekmez miydi? Ama şu an öğrencileri bir pikniğe götürüyorlardı. Belki de ceseti başka biri farketmiştir. Toprak hala kanlıydı. Geri geri yürümeye başladım. Belki ceseti kaldıran kişi hala bu ormandadır. Birden sırtım bir şeye çarptı. Ağaçtır diye düşündüm arkamı döndüğüm tahminim bu sefer yanlıştı. Bana yardım eden çoçuk vardı karşımda. Tiz bir çığlık attım, attığım çığlık ormanda yankılanıyordu. Genelde filmlerde çarpışılan kişi katil olurdu.  Bana yardım eden çoçuk ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu. Ondan uzaklaşmaya başladım. Tam bir seri katil havası vardı onda. Arkamı dönüp ormanın içine doğru koşmaya başladım. Ormanda olduğuna göre ceseti o yok etmiş olabilirdi. Bir ceseti yok edecek kadar soğuk kanlı birisi ormanda tek başına gezen bir kıza rahatlıkla zarar verebilirdi. Daha da hızlanıp koşmaya devam ettim. Arkama baktım o da beni yakalamak için koşuyordu. Bu beni daha çok koşmaya teşvik etti. Ormanın daha da içine giriyordum. Gördüğüm tek şey ağaçlardı. Sanki sonsuz bir ormandaydım.
"Mary dur!"dedi arkamdaki ses. Bu bana yardım eden çoçuğun sesiydi. O da mı adımı biliyordu? Onun ikazına kulak asmadan koşmaya devam ettim. Bacağımdaki ağrı kendini göstermeye başlamıştı. Hızlı koştuğum için rahat nefes alamıyordum. Vücudum terlemişti, rüzgarın olması ve havanın soğuk olması beni üşütüyordu.
"Sana dur dedim!"dedi. Bunu bağırarak söylemişti ve sesi yakından geliyordu. Daha da hızlı koşmak için hazırlandım ama vücudum buna izin vermedi. Ciğerlerim düzgünce nefes almamı istiyordu. Pes etmek istemiyordum ama vücudum beni dinlemedi yavaşladım. Hava burada daha soğuktu. Terlediğim için tir tir titriyordum. Biri sertçe kolumu tuttu. Bu o çoçuktu. Kolumu ondan çekmeye çalıştım ama kolumu çok sert tutuyordu. Güçlü parmakları kolumu sıkıca kavramıştı.
"Neden benden kaçtın?"dedi. Bakışlarımı yere indirdim çünkü çok korkunç gözüküyordu. Boyunundaki damarlar şişmişti ve gür bir sesle bana bağırmıştı.
"Cevap versene!"dedi. O böyle bağırırken nasıl cevap verebilirdim. Kolumu bıraktı,sanırım morarmıştı. Kolumu ovuşturdum. Kafamı yerden kaldırdım.
"Bak sakince sana soruyorum neden benden kaçtın?"dedi. Sesi bu sefer yumuşak çıkmıştı onu yine sinirlendirmemek için cevap verdim
"Ormanda tek başımaydım birden seni görünce korktum bana zarar vereceksin sandım o yüzden kaçtım."dedim. Kollarını birbirine doladı ve tek kaşını kaldırdı.
"Neden sana zarar verecekmişim?"dedi. Ona sen ceseti yok ettiğin için diyemezdim.
"Ormanda tek başına bir kız var onun korkmasına sebep olan bir erkek. Bence senden kaçmam mantıklıydı."dedim. Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu.
"Ha şu Fatmagül'ün Suçu Ne? filmindeki seneryo."dedi. Evet aslında bahsettiği şey doğruydu ama ondan kaçma sebebim bu değildi tabiki. Devam etti.
"Ama sana tecavüz etmek gibi bir amacım yoktu."dedi. Tanımadığım birine inanmak gibi özelliğim yoktu
"Peki neden bu ormandasın?"diye sordum. Biliyorum ona hesap sormak gibi bir hakkım yoktu ama merak ediyordum.
"Ne zamandan beri bana hesap sormaya başladın?"dedi. Haklıydı
"Sadece merak ettim?"dedim. Kollarını serbest bıraktı ve bana yaklaştı.
"Merak etme o zaman."dedi. Bu okuldakilerin hepsi sinir bozucuydu. Herkes de kendini beğenmiş tavırları vardı. Sanırım karşımda 2. Emir vardı. Ona sinirli bakışlarımı atıp yanından ayrıldım. Yanından geçerken kolumu tuttu. Bu sefer sert bir tutuş değildi ama kolumu yine onun parmaklarından kurtaramazdım. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım
"Kolumu bırakır mısın?"dedim. Hala kibar olmaya çalışıyordum. Bu huyumu ben de sevmiyordum ama her şeye bağırıp çağıran bir kız değildim. Bazen fazla uysal davranıyordum.
"Nereye gittiğini sanıyorsun?"dedi. Buna hakkı yoktu. Yani bana hesap soramazdı istediğim yere giderdim bu onu ilgilendirmezdi. Su an bu söylediğim şeyle biraz önceki tavrım çelişiyordu, ben de ona hesap sormuştum.
"Bana hesap sormaya hakkın yok."dedim. Yüzünde çarpık bir gülümseme oluştu
"Senin bana hesap sormaya hakkın yok ama benim var."dedi. Bu kadarını kabul edemezdim.
"Nedenmiş?"dedim. Kolumu bıraktı ve önüme geçti.
"Bu okulun kuralları çünkü."dedi. Neydi okulun kuralları? Yeni gelenlere köle muamelesi yapın mı diyordu. Bu okul muydu gerçekten yoksa tımarhane mi?
"Hadi canım. Bu okulun kuralları ne acaba çok merak ediyorum."dedim. Güldü
"Söylemem."dedi. Evet kesinlikle karşımda 2. bir Emir vardı.
"Neden devlet sırrı mı? Ben bu okulun öğrencisiyim benimde öğrenmeye hakkım var."dedim. Bana baygın bir bakış attı.
"Cok konuşuyosun neyse sen söylesene burada ne işin vardı?"dedi. Sinir kotam dolmak üzereydi ama sakinliğimden taviz vermeyerek yumusak bir sesle cevap verdim
"Bu seni ilgilendirmez."dedim. Gökyüzüne baktı. Derin bir iç çekip tekrar bana baktı.
"Beni sinirlendirmezsen iyi olur."dedi. Alaycı bir sesle karşılık verdim
"Ne yaparsın beni öldürür müsün?"dedim. O da bana alaycı bir sesle karşılık verdi
"Hayır. Fatmagül'ün Suçu Ne? filmindeki seneryoyu sana yaşatırım."dedi. Pislik adam. Ona güvenmemekte haklıymışım. Şuan ormanda sadece ikimiz vardık ve okuldan cok uzaktaydık. Bana istediği her şeyi yapabilirdi. Bunu göz önünde bulundurmam gerekiyordu.
"Arkadaşımla tartıştım ve sinirlenip buraya geldim."dedim. Aslında söylediğim şeyin birazı doğruydu.
"Arkadaşının adı ne?"dedi. Şu an sorguda gibiydim. Gözlerimi devirdim.
"Emir."dedim. Kafasını salladı.
"Buraya gelmen için başka bir sebep olmadığına emin misin?"dedi. Kesinlikle ceseti o yok etmisti yoksa bana böyle bir soru sormazdı. Kalbimin atışları hızlandı eğer oysa su an bir katille konuşuyordum ve ormanda tek başımızaydık.
"Ha-hayır yok."dedim kekeleyerek. Kekelemem onu daha da şüphelendirdi.
"Tamam öyleyse."dedi. Beni daha cok sorguya çekeceğini sanıyordum. Önümden cekildi. Arkasını döndü ve gitmeye başladı. Bu kadar mıydı? Ben daha cok aksiyon bekliyordum. Beni daha da sıkıştırabilirdi ya da tehdit filan edebilirdi. Durdu ve arkasını dönmeden konustu.
"Gelmiyor musun?"dedi. Tabiki gelmicektim. Biraz daha ormanda durmalıydım. Zaten benim icin tehlikeli olan oydu.
"Hayır."dedim. Bana döndü ve cok bilmiş bir edayla bana baktı.
"Benden sana bir uyarı daha fazla ormanın içine gitme. Oralarda kurtlar çok olur."dedi. Bunu biliyordum. Dün akşam tanık olmuştum. Yine de haberim yokmuş gibi davranmalıydım.
"Burası bir okulun arka bahcesi ya da ormanı her neyse. Yani burada bir kurt olma olasılığı yüzde sıfır."dedim. Kafasını iki yana salladı ve arkasına döndü.
"Pek öyle sanma."dedi ve yavaş yavaş uzaklasmaya başladı. O gidene kadar arkasından baktım. Artık onu göremeyince bende hızlı adımlarla okula doğru ilerlemeye başladım. O çoçuktan kaçarken sağa sola sapmadan koşmuştum yoksa geri dönerken yolu karıştıracağımı biliyordum. Yaklaşık on dakikadır yürüyordum ama bir türlü ormanın çıkışına gelememiştim. Bu kadar derine gittiğimi bilmiyordum. Keşke o çoçuk hemen gitmeseydi, belki kurttan filan korurdu beni. Yine saçmalamaya başlamıştım. Bu okulda beni koruyacak tek insan Emir'di. Ama simdi o da gidiyordu. Onu daha birkaç günlüğüne tanıyor olsam da ona güvenmiştim. Sanırım yılların arkadaş açlığını çekiyordum ve bu okula gelince de benimle konuşan ilk kişiyle arkadaş olmustum. Ben kolay kolay kimseye güvenmezdim ama nedense beni ona çeken bir şey vardı. Bu aşk gibi bir şey değildi tabi ki. Genelde insanlara soğuk davranırdım ama Emir buna aldırmamıştı ve benimle arkadaş olmayı seçmişti. Sadece arkadaş olmayı seçmemişti, beni seçerek bütün okulu karşısına almıştı. Bu tür bir sevgiye henüz hazır değildim. Benim için fedakarlıklar yapılması alışık olduğum bir durum değildi. Ama mantıklı olmak gerekirse bir insan daha yeni tanıdığı biri için fedakarlıklar yapmaz. Emir 'in böyle davranırken samimi olmasını içimden diledim.
Yine o ağaç karşımdaydı. Bu ağaçtan nefret ediyordum. Hala önünde o uğursuz kırmızı sıvı vardı. Kanın etrafından dolaştım ve ormandan çıkmak için adımlarımı daha da büyük atmaya başladım. Birkaç dakika sonra yesil büyük düzlüğe çıkmıştım. Artık yorulmuştum, yere oturdum. Saatin kaç olduğunu merak edip cebimden çıkardım. Telefonum kapalıydı dün gece kapatmıştım. Bora'nın telefonuna cevap vermemiştim ve sonra da onu aramamıştım. Kesinlikle kızmış olmalıydı. Telefonu açtım. 23 cevapsız arama vardı ve hepside Bora'dandı. Hiç mesaj atmamıştı. Ne diyecektim ona? Geçerli bir bahane bulmalıydım. Hemen onu tekrar aradım. Telefonu çalıyordu ama acmıyordu. Beş defa aramıştım. Artık son kez arayacaktım. Bir kez daha arama tusuna bastım. Bu sefer açmıştı. Yorgun bir sesle açtı telefonu
"Alo."dedi. Emir'e rahatça yalan söylüyordum gerçi o yalan olduğunu anlıyordu. Ama Bora'ya yalan söylerken ellerim titremeye başlamıştı onu kandırmak istemiyordum.
"Alo Bora, ben Mary."dedim. Saçma bir karşılıktı. Bunu biliyor olmalıydı.
"Biliyorum."diye ters bir cevap verdi. Evet kesinlikle kızmıştı. Derin bir nefes alıp devam ettim
"Dün beni aradığın zamanda konferans oluyordu ben de meşgule atmak zorunda kaldım ve telefonu kapattım sonra da seni tekrar aramayı unuttum."dedim. En mantıklı yalan bu olabilirdi. Sinirli bir nefes alışını duydum.
"Bana yalan söyleme Mary."dedi. Ben yalan söylemeyi bu kadar mı beceremiyordum? Bu çok saçmaydı, beni göremiyordu bile nasıl anlayabilirdi ki yalan söylediğimi.
"Hayır söylemiyorum."diye direndim. Sessizlik oluştu onun cevap vermesini bekliyordum. Sanırım o da beni bekliyordu. Yaklaşık yarım dakikayı böyle geçirmiştik. Birden sessizliği bozdu
"Mary yalan söylediğini biliyorum. Dün neden telefonuma cevap vermediğini de. Her şeyi biliyorum tamam mı?"dedi. Nasıl biliyordu? Yoksa beni mi izliyordu? Ya da takip ediyordu. İyice paranoya olmuştum. Bunları bilemezdi.
"Tamam söyle o zaman neden cevap vermediğimi."dedim.
"Mary sonra konuşalım tamam mı? Şimdi konuşmak istemiyorum."dedi. Evet uyduruyordu. Dün neler yaptığımı asla bilemezdi. Şimdi de konuyu kapatıyordu hemen
"Peki nasıl istersen."dedim. Hemen kapattı telefonu. Bana kızmıştı, aslında haklıydı.
Yerden kalktım ve okula doğru gitmeye başladım. Yavaş yürüdüğüm için okula gelmem yarım saatimi almıştı. Dış kapıdan içeri girdim. Bu sabah öğrencilerle dolu olan bahçe şimdi bomboştu. Yine sessizlik vardı. Kabusumu hatırladım. Ortada kocaman bir bahçe korkunç bir sessizlik.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin