Bölüm 15

6.3K 458 5
                                        

Bu fikir mantıklı geldi. Yerden destek aldım ve ayağa kalktım. Gitmek üzereyken Emir konuştu.
"Gitme. Burada yanımda dur sadece."dedi. Benimle konuştuğu için mutluluktan uçacaktım. Tekrar oturdum. Sevincimi gizleyemiyordum. Yüzümdeki gülümsemeyi onun görmemesi için başımı başka tarafa çevirdim.
Derin bir iç çektiğini duydum.
"Onunla ne zamandır arkadaşsın?"dedi. Kafamı istemsiz bir şekilde ona çevirdim. Benden cevap bekliyordu.
"Siz pikniğe gideceğiniz gün onunla karsılaştım. Okulun çıkışını bulmama yardım etti."dedim. Bütün her şey anlatmalıydım ki sonradan başıma bela olmasınlar.
"Ben ormana gitmiştim ya birde o zaman karsılaştık. En son da dün karşılaştık. Ben dün nöbet tutuyorken elektrikler kesildi ben de korktum diğer nöbetçi öğrencilerin yanına gitmeyi düşündüm. Öylesine bir binaya girdim ama yine onunla karşılaştım. Tanıdık birinin olması daha iyidir diye düşündüm onun yanında en fazla bir saat durdum. Sonra da nöbet bitti işte birde beni odama bıraktı. Sonra da bugün tesadüfen karşılaştık bende senin odanın yerini sordum bana yardım etti. Bütün her şey bu kadar."dedim. Kafasını tamam anlamında salladı. Vücudunu bana çevirdi.
"Sana bir daha yaklaşırsa bana söyliyeceksin. Ben seni bir abin olarak koruyacağım anlaştık mı?"dedi. Abim olması arkadaşım olmasından daha iyidir. Gülümsedim.
"Tamam abiciğim."dedim. Hiç abim olmamıştı. Beni bir abi gibi koruyacak kimse de olmamıştı. Bu alışık olmadığım bir duyguydu. Gülümsedi.
"Bensiz ne yaptın buralarda?"dedi. Keyfi yerine gelmişti. İşte istediğim Emir geri dönmüştü. Onu biraz mutlu etmek istiyordum.
"Haklıymışsın sensiz buraların hiç tadı yokmuş. Çok sıkıcıydı. Sürekli aynı yerde oturdum aynı müzikleri dinledim."dedim. Çok bilmiş bir tavırla baktı.
"Değerimi bildin yani."dedi. Batın dan sonra kesinlikle Emir hiç de egoist gelmiyordu. İçtenlikle kafamı salladım.
"Hem de çok."dedim. Güldü kolunu omzuma koydu.
"Sana başka asılan biri var mı?"dedi. Evet tam bir abi tavırlarıydı. Bu sefer kolunu itmedim. Çünkü hiçbir art niyet yoktu.
"Hayır yok."dedim. Biraz önceki Emir'den eser yoktu. Tekrar eskisi gibi samimi bir şekilde gülüyordu. Bana karşılıksız yardım ediyordu.
"Hadi bakalım kalkalım artık ben acıktım."dedi. Demek kantine inecektik. Bende çok açtım. Kolunu indirdi ve yerden destek alarak ayağa kalktı. Bende aynısını yaptım. Bana döndü
"Ama önce bir odama uğramam lazım."dedi. Sessiz bir şekilde tamam dedim zaten o anlamıştı. Odaya yöneldi. Kapıyı tıklattı bir kaç saniye sonra yeşil gözlü arkadaşı kapıyı açtı. İlk önce tepkisizdi sonra beni görünce gülümsedi. Ben de ona küçük bir gülümseme attım.
"İçeriden cüzdanımı alıcam."dedi Emir. Arkadaşı kapıyı sonuna kadar açtı. Tabi içeriye göz atmayı eksik etmedim. Oda tamamen düzgündü. Bir erkek odasının böyle olacağını düşünmemiştim. Kafamda hep yerde gezen kirli kıyafetler, mutfakta günlerce yıkanmayan bulaşıklar filan vardı. Emir bana döndü.
"İçeri geç istersen çünkü oda düzgün."dedi. Güldüm. Kafamı hayır anlamında iki yana salladım. Arkadaşı da eliyle içeri girmem için işaret etti.
"Hadi ya yemeyiz. Ya da sana bu oda da başka bir şey yapmayız korkma."dedi arkadaşı. O şeyin ne olduğunu anladım. Emir öksürdü. Gözlerini irileştirip arkadaşına susmasını işaret etti. Komiktiler. Tekrar bir kız arkadaşının özlemini çektim. Niye bu kadar takmıştım ki kız arkadaşa yıllardır hiç arkadaşım yoktu. Burada en azından bir abim vardı. Bu düşünceyi kafamdan kovdum ve odaya yöneldim. O benim odama çok rahat giriyordu. Ben de girsem bir şey olmazdı. Arkadaşı gülümsedi benim içeriye geçmemi bekledi. İçeri girdim. Emir direkt dolablara yöneldi. Cüzdanını arıyordu. Arkadaşı da iceri girdi ve kapıyı kapattı. O da mutfağa geçti. Ben Emir'in çaresizce cüzdanını arayışını izliyordum. Baktığı yerlerde bulamayınca gülüyordum. Bu çok eğlenceliydi. İçeriden arkadaşı bana seslendi.
"Mary buraya gelsene."dedi. Emir de kafasını mutfağa çevirdi.
"Ona saçma sapan şeyler söylersen ölürsün."dedi. Mutfaktan bir gülme sesi geldi.
"Yok söylemicem söz veriyorum."dedi. Emir mutfağa inanmayan gözlerle bakıyordu. Ama ondan izin almadan ben mutfağa geçtim. Bir şeyler hazırlıyordu. Benim geldiğimi görünce gülümsedi
"Hoşgeldin."dedi. Bende gülümseyerek.
"Hoşbulduk."dedim. Elinden bıçağı bıraktı. Buzdolabını açtı ve bir sucuk çıkardı. Bana bir şey söylemesini bekliyordum. Tezgaha geçti ve sucuğun dışındaki ambalajı soydu. Kısık bir sesle konuştu.
"Emir'le ilgili dedikodu yapalım mı?"dedi. Güldüm. Arkadaşını ifşa ediyordu.
"Ama bu yanlış bir şey. İnsan arkadaşına hiç bunu yapar mı?"dedim. Ama bir yandan da ne söyleyeceğini merak ediyordum ve devam ettim"Olsun yine de sen bana söyle."dedim. Güldü. Hemen çizgimi değiştirmiştim.
"İşte böyle. Ve galiba siz yemeğinizi burada yiyeceksiniz."dedi. Burada yersek benim için sorun olmazdı. Ama Emir cüzdanını aradığı için kantinde yiyecektik. Evet müdür bize burada her şeyin bedava olduğunu söylemişti. Ama sadece ana öğünler bedavaymış gidip aralarda bir şeyler alınca paralı oluyormuş. Bende bunu sonradan öğrenmiştim.
"Neden ki?"dedim. Bir yandan elindeki sucuğu doğruyor bir yandan da konuşuyordu
"Emir çok savruk. O cüzdanı bulamayacak buna adım gibi eminim."dedi. Tekrar dolaba yöneldi içinden üç tane yumurta çıkardı. Ve konuşmaya devam etti.
"Onu düzelticek bir kız da olmadı ki bir türlü. Daha doğrusu hiç kız arkadaşı olmadı ki."dedi. Evet bunu kendisi de söylemişti. Bu garipti. Gayet de yakışıklıydı kız bulamaması şaşırtıcıydı.
"Neden kız bulamıyor?"dedim. Güldü.
"Sadece o değil ben de bulamıyorum. Bu okuldaki kızlar soğuk erkeklerden hoşlanıyorlar. Kızların deyimiyle Cool erkeklerden hoslanıyorlar. Biz galiba öyle değiliz bizi de seçmiyorlar."dedi. Bu çok saçmaydı. Tamam kızların belli bir bölümü böyle erkeklerden hoşlanabilirler ama Emir ve arkadaşı da çok yakışıklılar.
"Bütün kızlar mı o tür erkeklerden hoşlanıyor?"dedim. Kafasını evet anlamında salladı. Hem üzücüydü hem de komik. Dayanamayarak güldüm o da bana noldu der gibi baktı.
"Artık Emir'in bir açığını buldum. Onunla dalga geçicem."dedim. Güldü.
"Evet dalga geçilecek bir halimiz var."dedi ve devam etti.
"Neyse konuyu saptırmayalım. Emir'den bahsediyorduk. Sen hani ona ayrı bir ilgi gösteriyorsun ya. Seni gördüğü ilk günden beri dikkatli giyinmeye başladı. Yoksa hiç üstüne önem göstermez. Elinden gelse etrafta sabah kalktığı gibi gezecek."dedi. Benim dikkatimi benimle ilgili olan bölüm çekti. Benim için dikkatli giyinmesi filan normal değildi. Ama o bana abim olduğunu söylemişti ve bunu arkadaşına da söylesem iyi olurdu.
"Emir benim abim. Kendisi de söyledi."dedim. Gözleri şaşkınlıkla açıldı.
"Ciddi misin?"dedi. Bu kadar şaşıracak ne vardı ki.
"Evet. Zaten benim bir sevgilim var. Onunla bu kadar yakın olmam yanlış olurdu. Abim olduğunu söyleyince bu kadar yakın olmamız da sakınca yoktur diye düşündüm."dedim ve iç çekerek devam ettim.
"Seninde bunu öğrenmen gerekiyor. Emir bana karşı sadece bir abinin duygularını hissediyor."dedim. Önündeki işine döndü ve karşılık verdi.
"Emir'in böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan geçmezdi. Ona önem veren ilk kızdın. Onun sana o gözle bakması normal değil. Zaten senin bir sevgilin varmış o yüzden öyle davranmış."dedi. Emir benden hoşlanıyor muydu gerçekten? Ben ona arkadaş gözüyle bakıyordum. İçeri Emir girdi. Arkadaşına emin olmayan gözlerle baktı
"Ona bir şey söyledin mi?"dedi. Arkadaşı bir kahkaha patlattı.
"Söylemedim. Havadan sudan konuştuk. Sen cüzdanını buldun mu onu söyle?"dedi. Emir yanındaki sandalyeye oturdu.
"Hayır bulamadım."dedi. Kendimi tutamayarak güldüm. Bana baktı.
"Noldu?"dedi. Bir yalan vakti daha gelmişti.
"Erkeklerin geneli çok savruk. Bir eşyalarını bile doğru düzgün bulamıyorlar."dedim. Mahçup bir gülümseme yerleşti suratına. Ben de sandalyeye oturdum. Arkadaşı söze girişti.
"Mary'nin gülme sebebinin seninle hiç alakası yok. Emin ol sen cüzdanını ararken savurganlığından hiç bahsetmedim."dedi. Emir ona kısık gözlerle baktı. Sesinde de tehdit vardı.
"Ne söyledin ona?"dedi. Arkadaşı hazırladığı şeyleri masaya diziyordu. Ben sandalyeden kalkarak ona yardım etmeye gittim. Arkadaşı gülerek
"Mary'e sor o sana anlatsın."dedi. Ona şaşkınlıkla baktım. Her şeyi o anlattı ben sadece dinledim. Suçu bana atamazdı. "Ben hiç bir şey yapmadım. O anlattı."dedim. Tezgahtaki yiyecekleri alıp masaya koydum ve devam ettim
"Zaten önemli şeyler de söylemedi. Savurganlığından bahsetti. Bir de burada hiç kız arkadaşı bulamadığınızdan."dedim. Son cümleyi gülerek söyledim. Bana kırılmış gibiydi.
"Çok mu hoşuna gitti?"dedi. Gerçekçi olmak lazımdı, komikti. İçtenlikle kafamı evet anlamında salladım. Gülümsedi. Masayı hazırladıktan sonra arkadaşı masaya geçti. Bende geçtim. Emir karsımda arkadaşı yanımdaydı. Bugün arkadaşı hiç susmayacak gibiydi konuşmaya başladı.
"Bugün Batın'ı neden dövdün?"dedi. Emir kafasını yemekten kaldırmayarak cevap verdi.
"Mary'e asılıyordu."dedi. Arkadaşının yüzünde sinsi bir gülüş yer aldı.
"Asılıyorsa nolmuş. Mary hallederdi bence."dedi. Sinirle baktı
"Halledemiyordu işte. Gözümün önünde saçma sapan cümleler kurunca sinirlendim."dedi. Arkadaşı o sinirlenince susması gerektiğini anladı galiba ve yemeğini yemeye başladı. Yemek boyunca kimse konuşmadı. Yemek bitince ayağa kalktım ve masayı toplamaya yardım ettim. Bulaşıkları makineye dizdim. İkisi de yatak odasına geçti. Bende onların arkasından geldim. Emir banyoya girmişti. Arkadaşı da yatağının üstüne oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Ben de onun karşısındaki yatağa oturdum. Sessizce Emir'i bekledim. Cebimden telefonu çıkardım. Tuş kilidine bastım. Ne bir mesaj ne de bir cevapsız arama vardı. Daha bir haftadır tanıdığım kişi benim için başkalarıyla kavga ediyorken Bora benim telefonuma bakmamayı tercih ediyordu. Beni bekler sanıyordum ama onun benden vazgeçmesi bir kaç gününü almıştı. Yalan söyleme olayı da bahaneydi. Küçük bir şey yüzünden beni bir haftadır aramaması saçmaydı. Artık onu aramama kararı aldım. Ne de olsa benimde gururum vardı. Telefonu kapatıp yatağın üzerime koydum. Emir banyodan çıktı. Gelip yanıma oturdu.
"Bugün ne yapsak?"dedi. Bilmiyorum manasında dudağımı büzdüm. Arkadaşına baktı ve düşündü.
"Yalnızlar partisi yapalım mı?"dedi. Güldüm. Bugünkü olaydan etkilenmişti.
"Eğer sevgili bakımından ise ben bu partiye katılmıyorum. Benim çok yakışıklı bir sevgilim var. Siz kendi aranızda yaparsınız."dedi. Bana baygın bir bakış attı.
"Siz hala sevgili misiniz? Ben seni bırakır sanıyordum."dedi. Hiç bozuntuya vermeyerek
"Tabi ki bırakmadı."dedim. Bu aralar yalan rekorumu kırıyordum. Arkadaşı söze girişti
"Tamam şu sevgili muhabbetlerini kesin."dedi ve pencereye baktı. Kaşlarını Küçük Emrah kaşları yaptı.
"Yarama tuz basıyorsunuz."dedi. Emir de ben de güldük. Arkadaşı çok komikti. Bende ona teselli eder bir sesle cevap verdim.
"Üzülme ya belki bir gün sen altmış yaşına geldiğinde bir nine sana kaybolan takma dişlerini sorar ve ilk görüşte birbirinize aşık olursunuz."dedim. Gözlerini kısarak bana baktı
"Çok kalpsizsin."dedi. Sanki benim durumum onlardan farklıymış gibi davranıyordum. İlk sevgilim Bora olmuştu. Ne sevgilisi ya dilim alışmış. Onunla biz sevgili değildik. Olsak bile bu durumda o beni terk etmiş oluyordu. Sanırım Emir'in arkadaşıyla dalga geçerken kendimle de dalga geçmiştim. Emir ayağa kalktı.
"Hadi ormana gidelim."dedi. Orman kelimesini duyunca ürperdim. Orada hiç güzel anılarım olmamıştı. Beynime hücum eden anılarım oldu. O hayvan, etrafa çaresizce bakan ceset, kopan kafa, fışkıran kan... Tenimin attığını hissediyordum. Emir de bunun farkına varmıştı.
"Noldu rengin attı?"dedi. Bakışlarımı yere indirdim.
"Bir şey yok."dedim. Ben de ayağa kalktım ve Emir'e gülümseyerek baktım
"Hadi gidelim ormana."dedim. O da gülümsedi. Uzanıp telefonumu alacakken Emir'in arkadaşıyla göz göze geldim. Bana yavru köpek bakışları atıyordu. Onu burada yalnız bırakmak olmazdı tabiki.
"Sen de gelsene."dedim. Yavru köpek bakışlarını atıp çok bilmiş bir edayla baktı.
"Bu kadar ısrara gerek yoktu ama hadi geleyim bari."dedi. Ben de ona tabi tabi öyledir bakışları attım.
"Siz önden gidin ben bir hazırlanıyım da geliyim."dedi. Emir kapıya yöneldi. Sonra telefonunu unuttuğunu anlayarak tekrar döndü. Ama galiba nereye koyduğunu bilmiyordu bana çaresizce baktı
"Şimdi de telefonum kayıp."dedi.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin