Birkaç dakika sessizlikten sonra tabi ki yine Güney sessizliği bozdu
"Kim konuşacak acaba? Burada beklemekten sıkıldım."dedim. Bakışlarımı yerden kaldırdım ve Emir'e baktım. Emir bakışlarını Güney'e yöneltti
"Ne konuşacağız?"dedi. İnsanlar cevaplarını bildikleri soruları neden sorarlardı ki? Tamam artık bu işkenceye katlanamıyordum. Bütün her şeyi biliyordum. Bilmiyormuş gibi davranmak korkaklıktan başka bir şey değildi. Bakışlarımı tekrar yere indirip soğuk bir sesle konuşmaya başladım
"Konuşacağımız konu gayet açık. Sırrı biliyorum. Sizin insan olmadığınızı da. Siz kurtadamlarsınız. Bu okulda bir de vampirler var. Cadıları da unutmamak gerekir. Her şeyi biliyorum."dedim. Yüz ifadelerini merak ediyordum ama kafamı yerden kaldırmadım
"Biliyoruz."dedi Emir. Bir iç çekerek devam etti
"Nasıl mutlu musun? Sırrı biliyorsun ve tehlikedesin. Bir vampir senin kanını içmek için tetikte bekliyor. Biz insan olmadığımız için bizimle arkadaş olmayı red edeceksin. Sonuçları güzel mi?"dedi. Bunun olacağını bilmiyordum. Kim gittiği bir okulda bir sırla karşılaşırdı ki. Muhakkak onu öğrenirdi. Ben yapmam gerekeni yaptım. Sonuçları güzel değildi ama bunu yapmak zorundaydım. Bakışlarımı yerden kaldırmadan cevap verdim
"Sonuçları kötü kabul. Ama ben gerekeni yaptım. Ve siz hala benim arkadaşımsınız ne olursanız olun. Beni bırakmanıza da izin vermem. Bana güveni veren sensin arkasında durmak zorundasın Emir. Ben sana güvendim. İster vampir olun ister cadı ister uzaylı, siz benim ilk arkadaşlarımsınız. O vampirler de umrumda değil. Belki canımı acıtacaklar ama ben buna alışkınım. Ölmek bana bir hediye olur bundan sonra. Ben zaten ölüydüm. Kimse beni bu dünya da varmışım gibi davranmadı. Beni yoksaydılar. Ben yıllar önce öldüm Emir. Burdaki ölümü sadece işi resmîleştirir."dedim. Bunları demeyi planlamamıştım. O an sanki beynimle değilde kalbimle konuşmuştum. İster istemez özel hayatımdan bahsetmiştim. Bu sefer kafamı kaldıramıyordum. Kendimi yine suçlu hissediyordum. Emir'in yataktan kalktığını duydum. Bana doğru geliyordu. Hayır bunu yapmaması gerekiyordu. Duygu patlaması yaşardım. Yine gözlerim dolmaya başladı. Eğer Emir bana dokunursa ağlardım. Güney ile aramıza oturdu. Sesinde emir vardı
"Bana bak."dedi. Kafamı yavasça kaldırdım ona döndüm ama bakmadım. Devam etti
"Eniştemiz kızacak ama yapacak bir şey yok."dedi. Ne dediğini anlamadım. Birden kollarını bana sardı. Bana sarılıyordu. Kollarım havada kalmıştı. Ama ben de ona sarılarak karşılık verdim. Evet duygu patlaması yaşayabilirdim şimdi. Gözlerimden yaşlar geldi. Onlara yine engel olamadım. Kafasını boynumdaki girintiye soktu. Boğuk bir sesle karşılık verdi
"Sulu gözlülük yapma. Bir daha da ölümden bahsetme. Kimse ölmeyecek. Asla buna izin vermem."dedi. Elimle gözümdeki yaşları silip karşılık verdim.
"Tamam."dedim sessizce. Güney vardı karşımda bize gülümseyerek bakıyordu. Sonra ifadesini değiştirdi. Üzgün bir tavırla konuştu
"Neden yalnız kişi rolünü hep ben üstleniyorum. Burada dışlanmaktan bıktım. Tamam siz yakın arkadaşlarsınız anladım ama benimle de ilgilensenize. İlgiye muhtaçım."dedi. Yine komik Güney vardı. Emir benden ayrıldı. Ben de ondan ayrıldım. Güney'e baktı.
"Sen kedi misin de ilgiye muhtaçsın. Tamam köpek sınıfına giriyorsun ama sana ilgi göstermek başka. Bir kendine baksana çoçuğum olsaydın eldivenle severdim seni."dedi Emir. Yine birbirlerine sataşıyorlardı. Güney gözlerini devirdi
"Diyene bak. Sanırsın kendisi Jhonny Deep. Mavi gözlerin olmadan bir hiçsin sen. Gerçi şu an da pek iyi değilsin. Sana on üzerinden iki veririm. Hadi hadi iki buçuk olsun. Buçuk puan da arkadaşlığımızdan aldın. Hadi yine iyisin."dedi. Erkekler işte birbirlerini yemekten başka işleri yok. Sanki ben bu işin ustasıymış gibi konuşuyorum ama daha bu yıl arkadaşlarım oldu. Emir ayağa kalktı. Ve bağırdı
"Altta kalanın canı çıksın."dedi ve Güney'in üstüne atladı. Eğer altta ben olsaydım kesin canım çıkardı. Bu kas yığınlarından sağ çıkmak pek mümkün gözükmüyordu. Güney hazırlıksız yakalanmıştı. Emir üstüne atlayınca büyük bir acıyla inledi. Güney'in ağzından birkaç küfür fırlardı. "Hayvan, öküz kalk üstümden."diye bağırdı. Emir kalkmaya pek de niyetli değildi. Güldü
"İlgi istediğini söyledin."dedi. Güney onu itmeye çalıştı. Emir ondan daha kaslıydı. Yaptıkları pek işe yaramadı. Emir arkadaşının daha fazla acı çekmesine dayanamadı ve üstünden kalktı. Güney derin bir nefes aldı.
"İnsan bir haber verir. Birden atlanır mı?"dedi. Emir karşı taraftaki yatağın üstünden telefonunu aldı
"Söyledim ya."dedi. Güney bana gülerek baktı
"Söylediğiyle atlaması bir oldu salağın lan. Bir de hayvan gibi ağır canım gerçekten çıkıyordu."dedi. Emir hemen söze girişti
"Tam ağırlığımı vermedim bile."dedi. Güney ayağa kalktı. Üstünü başını düzeltti. Ben de kalktım. Güney bana döndü
"Evde sarımsak var mı?"dedi. Ne yapacaktı sarımsağı? Ona anlamayarak baktım
"Evet var. Noldu ki?"dedim. Bir şey demeden mutfağa girdi. Sarımsağın nerede olduğunu bilmiyordu ben de mutfağa girdim. Çekmeceden sarımsak çıkararak ona uzattım. Yüzünde sinsi bir gülüş belirdi ve elimdeki sarımsağı aldı. Ona noldu bakışları attım. Hemen konuşmaya başladı.
"Vampirlerin odalarının önüne bunlardan koyacağım. Bunu sürekli yaparız ve onları kızdırırız. Hani filmlerde sarımsak vampirleri öldürüyor ya aslında böyle bir şey yok. Biz de onlarla dalga geçmek için sarımsakları kapılarının önüne koyarız. Çok eğlenceli oluyor."dedi. Güldüm. Bu okulda işin dalgasına bakanlardandı. Vampirlerle ilgili bildiğim şeyler burada yanlış çıkıyordu. Peki onları kazıkta mı öldürmüyor muydu? Bu soruyu daha fazla kafamda tutamazdım. Direkt sordum
"Vampirler nasıl ölüyor peki?"dedim. Surat ifadesi değişti. Birden ciddileşti
"Onlar sadece kafaları koptuklarında ölüyor. Ama biz normal insanlar gibi ölüyoruz. Bu bakımdan onlar daha şanslı. Ve bu yüzden dünyada sayıları bizden daha çok."dedi. Bu onlar için kötüydü. Onlar da bir bakıma insan sayılırlardı. Hayvana dönüştüklerini saymazsak normal bir insan gibi davranıyorlardı. Daha fazla ayrıntıya girmedim. Güney mutfaktan çıktı. Ben de onun arkasından çıktım. Emir bizi bekliyordu. Güney'in elindeki sarımsağı görünce yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi
"Yine mi o numara? Hiç eskimiyor."dedi. Güney evet anlamında kafasını salladı. Emir kapıyı açtı. Ben de anahtarları alıp onların arkasından dışarıya çıktım. Güney elindeki sarımsağı bölmeye başladı. Koridorda yürümeye başladık. Birkaç oda sonra Güney bir kapının önünde durdu ve eğildi. Elindeki sarımsaklardan birini kapının önüne koydu. Tekrar doğruldu. Sonraki kapıya gelince de bir tane koydu. Resmen katillerimle iç içe yaşıyordum. Bunca zamandır tehlikenin içindeymişim zaten. Elindeki sarımsaklar bittikten sonra konuştu
"Onlar yüzünden elim sarımsak koktu."dedi. Gerçi onların bir suçu yoktu. Merdivenlerden inerken Güney'in hoşlandığı kızı gördüm pardon cadıyı. Güney hemen Emir'le saçma sapan bir konu konuşmaya başladı. Kız da beni görünce gülümsedi. Merdivende karşı karşıya gelince konuşmaya başladı
"Merhaba Mary'ciğim. Uzun zamandır görüşemedik. Nasılsın?"dedi. Herhalde onun cadı olduğunu bildiğimi bilmiyordu. Ben de çaktırmamaya çalışarak sorususunu cevapladım
"İyi, sen nasılsın?"dedim. Gülümsedi
"Ben de iyiyim. Eee beni tanıştırmayacak mısın arkadaşlarınla?"dedi. Emir ve Güney'den bahsediyordu. Güney Emir'le konuşmayı kesti ve Kader'e baktı. Aslında bakamıyordu en fazla bir kaç saniye dayandı. Direkt tanıştırmaya başladım
"Bu Güney. En yakın arkadaşlarımdan birisi. Bu da Emir o da benim en yakın arkadaşım."dedi. Kader anlamayarak baktı
"Güney ile siz arkadaş mısınız? Ben sizi sevgilisiniz sanıyordum. Birbirinize sarılırken filan görünce."dedi. Güney gözlerini irileştirdi hemen benim yerime o karşılık verdi
"Hayır biz sevgili değiliz. Arkadaşça sarılmaydı. Bana verdiği bir söz yüzünden sarılmıştım. Sadece arkadaşız. Sevgilim filan yok yani. Kesinlikle yok."dedi. Bir insan ancak kendini bu kadar ifşa edebilirdi. Sevgilisi olmadığını sağır sultan bile biliyordu artık. Kız ilk önce şaşırdı. Sonra ona gülümsedi. Bana tekrar döndü
"Sonra görüşürüz o zaman."dedi. İçtenlikle kafamı salladım. Merdivendenden çıkmaya başladı. Güney ona bakıyordu. Emir'le biz aşağıya inmeye başladık. Güney bizi farkedince o da arkamızdan geldi. Kolunu omzuma attı
"Kız güzel değil mi ama?"dedi. Olmasa bile arkadaşım olduğu için güzelmiş derdim. Ama zaten kız da güzeldi
"Evet güzel kız."dedim. Emir söze atladı
"O yüzden sana bakmaz."dedi. Güney gözlerini devirdi. Ona sinirle baktı
"Kıskanç. Ve bana da bakacak bunu görürsün."dedi. Emir'den aşalayıcı bir gülüş geldi
"Silah zoruyla mı yapacaksın? Ya da kıza şantaj filan mı yapacaksın?"dedi. Güney kolunu omzumdan indirdi ve bana baktı
"Arkadaş olacak güya. Ağzından bir tane olumlu söz çıkmıyor. Sanki kendisi bin tane kızla çıktı. Hiçbir kız bunun yüzüne bakmayınca yüzü yosun bağladı. Seni gördükten sonra aylar önce alması gereken duşu aldı. Yemek yapmak desen yok. Bulaşık desen o da yok. Temizlik desen o hiç yok. Ben bunun yanında kadın gibi her şeyi öğrenmek zorunda kaldım. Bildiğin karı koca olduk odanın içinde."dedi. Gülmekten gözlerimden yaşlar geliyordu. Çok samimi ve komikti. Emir de umursamaz bir tavır vardı
"Hep abartıyor. Hem ben yapmam gerekenleri yapıyorum. Bu okula gelmeden önce birçok sevgilim oldu. Duşumu da alıyordum ve alıyorum da. Birkaç yemeğin nasıl yapılacağını da biliyorum. Temizlikte sana yardım ediyorum daha ne istiyorsun."dedi Emir. Araya girmek istedim
"Tamam anladım. Emir biraz daha tembel Güney ise baya bir çalışkan. Kız olaylarına karışmak istemem. Ve artık özel hayatlarınızı ifşa etmeyin."dedim. Binanın çıkışına gelmiştik. En önce ben çıktım. Ardından Güney ve Emir çıktı. Güney tekrar konuşmaya devam etti
"Özel hayatla ilgisi yok bunun. Buna gerçekler denir."dedi. İkisinin arasına geçtim. Beraber orta bahçeden çıkışa doğru yöneldik. Emir Güney'e karşılık verdi
"Gerçeklerde olsa anlatma artık. Senin yüzünden Mary benden tiksinecek."dedi. Emir'e baktım. Bakışlarını benden kaçırdı
"Saçmalama senden tiksinmem. Çünkü..."sözümü yarıda kesti
"Çünkü ben senin arkadaşınım değil mi? Sen de haklısın."dedi. Bu sefer ben bir şey yapmamıştım. Kendisi alınganlık yapmıştı. Cümlemi öyle bitirecektim doğru ama bunda yanlış bir şey yoktu ki. Ben ona her fırsatta biz ancak arkadaş olabiliriz dedim ama o sürekli alınganlık gösteriyordu. En yakın arkadaşının senden hoşlanması gerçekten çok kötü bir durumdu. Bakışlarım otomatik olarak yere düştü
"Emir biz bunu konuşmuştuk."dedim. Biran sessizlik oluştu ve bekleyip cevap verdi
"Biliyorum. Arkadaş olarak bakmaya çalışıyorum beni anlamaya çalış."dedi. Hayır anlayamıyordum. Böyle bir şey daha önce başıma gelmediği için empati kuramıyordum. Bir şey söylememeyi seçtim. Kapıya gelince Güney kapıyı açtı ve geçmemizi bekledi. Aslında beni bekledi. Emir geçerken tekrar kapıyı kapamaya çalıştı. Ve yine başarısız oldu. Güney bana seslendi
"Mary ormana kadar yarış yapalım mı?"dedi. Böyle bir teklifi beklemiyordum. Ama eğlenceli olabilirdi. Kafamı salladım
"Kabul. Kazanırsan ne olacak?"dedim. Düşündü ve cevap verdi
"Kazanırsan ben bir hafta boyunca evinin temizliğinden sorumlu olacağım. Ben kazanırsam bir hafta boyunca kahvaltıları sen hazırlayacaksın."dedi. Düşünmem lazımdı. İkimizi kıyaslayacak olursak kesin o kazanırdı. Çok spor yapmış birine de benziyordu. Hiç şansım yoktu. Acaba direkt yarışmadan çekilsem mi?
"Adil değil ki. Bir kıza bak bir de kendine. Aylardır spor yapıyorsun. Kız elli kilosuyla nasıl koşsun? Beş dakika sonra pes eder o."dedi Emir. Evet haklı gibi olabilirdi ama pes etmezdim. Ya da ederdim pek emin değilim. Ama bu sözler Emir'den çıkınca acı verici oluyordu. Ve bu beni daha da hırslandırıyordu. Kaşlarımı çattım
"Hiçte bile pes etmeyeceğim. Şartları değiştirelim. Eğer kazanırsam Emir ve sen temizlik yapacaksınız. Çünkü ben kahvaltıyı hazırlarken iki kişiye hazırlamış oluyorum, haksızlık oluyor."dedim. Emir tek kaşını kaldırdı. Yere baktı ve konuştu
"İntikam kokusu alıyorum. Bu aslında bize ait bir özelliktir yani kurtlara."dedi. Bunu bilmiyordum. Şu an bunu düşünecekte değildim. Güney söze atladı
"Kabul,benim işim azalır. Aslında ben kazanacağım o ayrı bir konu da sen kazandın dersek belki bu olabilir."dedi. İçimde tekrar hırs duygusu baş gösterdi. Gözlerimi kısarak ona baktım
"Hadi başlayalım."dedim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY
VampiriHayattan umudunu kesmiş bir genç kız. Kendini olmayacak hayallerle oyalarken annesinin müdahelesiyle kendini olağanüstü canlıların arasında buluyor. Yine korkaklık yapıp saklanacak mı yoksa her şeye inat hayatta kalmayı başarabilecek mi? Henüz hiçbi...