Bölüm 12

6.3K 458 16
                                        

Binadan içeri girişim, etrafta öğrencinin olmaması. Gördüğüm kabusun şu an gerçek olmaması için dua ettim. Bahçeden geçtim. Binaya girdim. Odamın yerini hatırlıyordum karıştırmamak için hızlı hızlı yürümeye başladım. Etraftaki tüyler ürpertici sessizlikte hızlı hızlı yürümeme etkendi. Birkaç dakika sonra odama gelmiştim. Cebimden anahatarı çıkardım ve kilite soktum. Kapı açılmıyordu. Anahtar deliğe uymuyordu. Odamın yerini karıştırmıştım. Kocaman binada tek başımaydım ve korkmaya başlamıştım. Koridor boyunca yürüdüm. Benim odam olma ihtimali olan bir oda daha görünce anahtarı soktum. Ama yine uyuşmuyordu. Telaşlanmaya başlamıştım. Burada yüze yakın oda vardı, tek tek deneyerek asla bulamazdım. Merdivenlerden yukarı çıktım. Yine uzun bir koridor vardı. Burası bana tanıdık gelmiyordu ama yine de denemeye değerdi. Kapıların kilitli olup olmadığını deneyerek koridorda ilerledim. Birkaç kapı sonra bir tanesi dikkatimi çekti çünkü kapısı açıktı. Elimle kapıyı ittim ve içeriye başımı uzattım. Aynı benim odama benziyordu ama icerisi dağınıktı. İçeri girmemem gerekiyordu. Ama içimdeki merak duygusu daha da ön plana çıkarak içeri girdim. Yatak odasında kimse yoktu. Geldiğimi belli etmek için yüksek sesle konuştum
"Birisi var mı?"dedim. Ses gelmedi.  Yatak odasına iyice girdim. Yerde erkek tişörleri ve pantalonlar vardı. Bu oda bir erkeğe aitti. Evet bu odadan kesinlikle çıkmalıydım. Arkamı döndüm ama dönmem ile yere düşmem bir oldu. Birisine çarpmıştım. Kafamı kaldırıp o kişiye baktım, bana yardım eden çoçuktu. Bu kadar tesadüf olamazdı. Şimdi bana neden odasına girdiğimi soracaktı ve haklıydı. Herkesin haklı olmasından sıkılmıştım. Ayağa kalktım. Odadan çıkmak için harekete geçtim ama o önüme geçti. Kafamı kaldırıp baktım. Yüzü bir beton kadar ifadesizdi.
"Çekilir misin?"dedim. Şu an söylenebilecek en saçma cümleyi kurmuştum. Anlamamış gibi yüzüme baktı.
"Senin odan olduğunu bilmiyordum, özür dilerim artık cekilir misin?"dedim. Tek kaşını kaldırdı.
"Başkasının odası olsaydı girer miydin?"dedi. Tabiki girmezdim. Ama şimdi girmiştim. Kendimi bile anlayamıcak haldeydim.
"Girmezdim."dedim kısık bir sesle. Bana doğru bir adım attı ben de arkaya doğru bir adım attım.
"Ama girmişsin."dedi. Yapmam dediğim şeyleri yapıyordum. Bu da kendimi savunamaz hale getiriyordu. Bir şey demedim.
"Tamam sana mantıklı bir soru sorayım neden bu odaya girdin?"dedi. Bunun cevabını ben de bilmiyordum. Merak etmiştim ve girmiştim bu kadar. Sürekli sorguya çekilmek iğrenç bir duyguydu.
"Odamı bulamadım, koridorda gezerken bu odanın açık olduğunu gördüm. Odamın yerini sormak icin bu odaya girdim ve sen karsıma çıktın. İste bu kadar şimdi gidebilir miyim?"dedim. Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu.
"Hayır gidemezsin."dedi. Ne yapmaya çalışıyordu? Beni burada tutmaya hakkı yoktu. Devam etti.
"Buraya kadar gelmişsin senin odanın yerini tarif edeyim ondan sonra git."dedi. Gidemezsin derken başka amaçlar seziyordum ama odamın yerini tarif edecekmiş. Bu yardım beni çok mutlu etti. Gülümseyerek kafamı salladım. Konuşmasına devam etti.
"Bir aşağı kata ineceksin. Koridor boyunca ikinci köseden sağa döneceksin. Düz sapmadan bir koridor daha ilerleyeceksin sonra ilk köseden sola döneceksin yine uzun bir koridor karşına çıkacak. Senin odan oradaki koridorda."dedi. Haklıymışım değil mi? Bu okul çok büyük sürekli uzun koridorlar ve merdivenler var. Ben bu okulda kaybolursam bir daha çıkışı bulamayabilirim. Abarttığımdan filan değil bu okulu ilk gördüğümde şok olmuştum. Hayatımda bu kadar büyük bir okul görmemiştim. Kocaman bir kale gibi ya da saray. İçi de labirent gibi. Bana yardım eden çoçuğun tarifini unutmamak için hızlıca teşekkur edip odasından çıktım. Merdivenden indim, ikinci köşeden sağa döndüm, koridoru gectim, ilk sola döndüm ve odama geldim. Cebimden anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım. İçeri girip derin bir oh çektim. Kapıyı kapatıp botlarımı çıkardım. Öğlen yemeğine inmeyecektim. Bir daha kaybolmayı göze alamazdım. Mutfağa girdim ve bir şeyler atıştırdım. Bulaşıkları yıkayıp yatak odasına girdim. Yatağımın üstüne kendimi attım. Vücudum yumuşak yatağı hisseder hissetmez gevşedi. Göz kapaklarıma yavaş yavaş bir uyku indi. Bu sabah çok yorulmuştum dinlenmeyi hak ediyordum. Bu yüzden gözlerimi kapayıp uykunun beni buradan almasına izin verdim.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin