Cevabı Bora'nın vermesini bekledim.Ve emin olmayan bir sesle cevap verdi
"Evet?"dedi. Öğretmenin yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi. Uzatarak konuştu
"Biz sevgilileri naaaparııız?"dedi. Sınıf hep bir ağızdan konuştu
"Ayırırızzzz."dedi. Gözlerim saşkınlıkla açıldı. Bu biraz saçma geldi. Bora itiraz etti
"Neden ki? Bizim yerimizi değiştirmek için doğru düzgün bir sebep bulmanız gerekiyor."dedi. Öğretmen çarpık şekilde gülümsedi
"Canım istedi asi çocuk.Burada vıcık vıcık sevgili muhabbetlerine dayanamıyoruz. İçimden bir ses sizin bu sevgili grubuna dahil olduğunuzu söyledi. Sadece sizi ayırmayacağım. Kader ile Güney'i ve Batın ile Seda'yı da ayıracağım. Tamam mı?"dedi. Bora homurdandı. Kim derste vıcık vıcık sevgili muhabbetlerini yapardı ki? Bana mantıklı bir açıklama gelmedi. Ama diğer sevgilileri de ayırıyordu. Öğretmen devam etti
"Atarlı ergen sen kalk. Şu köşedeki boş sıraya otur."dedi. Bora sinirle sıradan kalktı ve öğretmenin gösterdiği yere gitti. Ona atarlı ergen demesi beni güldürdü. Gözüne Güney'i kestirdi.
"Sen yeşil gözlü. Sen de oradan kalk ve şuraya otur."dedi. Benim önümdeki boş sırayı gösterdi. Bir erkek oturuyordu. Güney hemen itiraz etti
"Hocam ama ya. Tamam bizi ayırın ama ben onun yanına oturmam."dedi. Böyle itiraz ettiğine göre önümdeki çoçuk bir vampir. Vampirle önümde didişmesi eğlenceli olabilirdi. Öğretmen emin bir sesle konuştu
"İtiraz yok. Hadi çabuk geç."dedi. Güney ofladı. Çantasını alıp bu tarafa doğru geldi. Her şeyi gülerek izliyordum. Bunu yaptığım için bana kızacaklardı ama komikti ne yapayım? Çantasını sertçe sıraya koyup sinirlice sıraya oturdu. Yanındaki çoçuğa küsmüş gibi sırtını döndü. Öğretmen hiç umursamadı. Sıra Batın'a gelmişti
"Sana bir şey bulamadım. Sen de oradan kalk bakalım. Mmm. Şuraya bir dakika neyse. Emir sen kalk oradan Mary'nin yanına geç. Batın sen de Emir'in yerine geç."dedi. Ne! Emir'le ben aynı sırada mı? Batın bir şey demeden sıradan kalktı. Emir ise bir süre hocaya bakakaldı. Sonra çantasını alıp yanıma doğru ilerledi. Ben duvara mümkün olduğunca yapıştım.Gelip sıraya oturdu. Bakışları sıraya dönüktü. Elinde yine kalem çevirmeye başladı. Öğretmene itiraz dolu bakışlarla baktım. Omuz silkti
"Ben sınıfın durumunu beğendim. Birbirine sevmeyenler yan yana. Ha bir de kötülüğe düşkün biriyim bunu söylemeyi unuttum. Bu sınıftan yakında kan akıcak yaşasın."dedi. Gerçekten mi? Çok tuhaf biri. Bunu eğlenmek için yapıyor. Ellerini birbirine çarptı
"Evet çocuklar serbestsiniz. Ben de azıcık telefondan kız tavlayayım."deyip göz kırptı.Ne olursa olsun bu hocayı sevdim. Çok samimi ve cana yakın biri. Masasına oturdu ve telefonuyla ilgilenmeye başladı. Ben Bora'ya baktım. Emir'e ölümcül bakışlar atıyordu. Bu onun suçu değildi ki. Hoca onu oturtmuştu. Yoksa onun benimle oturmak istemeyeceğine adım kadar eminim.Bora bana baktı ve telefonunu eline aldı. Bana mesaj yazıyordu. Bir kaç saniye sonra telefonum titreşti. Masanın üstünden telefonumu aldım ve mesaja baktım
"Eğer Emir senin bacaklarına bakarsa bana söyle."yazıyordu. Baksa bile söylemem. Kavga isteyeceğim son şey olurdu. Bir kez daha titreşti
"Zaten ben onu izliyorum. Sen söylemesen de ben görürüm."yazıyordu. Yine psikopata bağladı. Gün boyunca onu mu izleyecekti? Çok ama çok abartıyor. Ben de ona bir mesaj yazdım
"Hı hı işin gücün yok kamera gibi onu izle. Sen iyice sapıttın farkında mısın?"yazdım ve gönderdim. Emir çantasının içinden bir defter çıkardı. Orta taraflarından birini açtı ve bir şeyler karalamaya başladı. O da güzel resim çiziyorsa kendimi asardım. Bu okulda yeteneksiz sadece ben miydim? Telefonum titreşti. Mesaja baktım
"Buna sapıtmak denmez kıskanmak denir. Senin hiç yapmadığın şey olduğu için bilmezsin."yazıyordu. Resmen kız gibi trip atmıştı bana. Öğretmen yüksek sesle konuştu
"Sınıfta sadece ben telefonla oynayabilirim. Açıktaki telefonlar çantaya. Almaktan çekinmem. Kendime değişilik yapıp sizin telefonları kullanmaya karar verebilirim."dedi. Telefonu çantanın önündeki küçük bölmeye koydum. Peki zamanı nasıl geçirecektim? Ben de bir resim çizebilirdim. Büyük bölümün fermuarını açtım. Birçok telli defter vardı. Lacivert sade bir defteri aldım. İçinde siyah bir kalemlik gördüm. Bir dönem boyunca ihtiyacım olacak her şey vardı. Bu okulun iyi tarafları da olabilir. Öğretmenler ve öğrenciler bakımından çok iyi bir okuldu zaten. Ama bu okul göreceğim son yer olacaktı. Böyle şanslıyken şansımı kullanamamam çok kötüydü. Fermuarı kapattım ve çantayı Emir ile arama koydum. Defterin en başını açtım. Peki ne çizmeliydim? Bir doğa resmi? Sonbahar görüntüsü? Ya da ünlü birinin portresi? Nasıl olsa çizemeyecektim. Ama Güney'e çizdirebilirim. Yine zaman geçiremezdim ki. Düşün Mary zorla kendini. Bir şeyler karalamalıydım. Emir'in önündeki kağıda göz ucuyla baktım. Resim yoktu bir yazı vardı. Belki resim çizemiyordu ama mükemmel grafiti yapıyordu. Okumakta zorlandım ama başardım. 'ALFA' yazıyordu. Bu ne demek? Havalı bir şey gibi duruyor ama ne anlama geliyor acaba? Tekrar önüme döndüm. Fısıltı şeklinde bir ses duydum
"Pişt, baksana."dedi biri. Kime dediği belli olmadığı için bakmadım. Genelde her pişt diyenlere bakıp rezil olduğum için dersimi aldım. Tekrar aynı sesi duydum
"Yeni gelen kız sana diyorum."dedi. Cadılarda yeni gelmişti değil mi? Yine de bakmadım. Ama merak işte kimin seslendiğine baktım. Arkamı döndüm. Arka sıralarda oturan biri bana el sallıyordu. Esmer biriydi. Ve bu da kaslı ve yakışıklıydı. Hayatımda ancak birkaç tane yakından yakışıklı erkek görebilirken bu okulda sanki ülkedeki bütün yakışıklıları toplamışlardı. Ona soru dolu bakışlarla baktım. Acaba vampir miydi? Kurtadam mı? El kol hareketleri yaparak bir şeyler anlatmaya başladı. Hiçbir şey anlamadım. Ona anlamayarak baktım. Bana baygın bir bakış attı. Emir'in sesini duydum.
"Dön önüne."dedi. Benimle konuştuğu için sevinsem mi ya da ona bir yığın soru sorsam mı diye düşündüm. Sus Mary sadece sus. Ben bile kendimden bıktım artık. Ona inatla önüme dönmedim. Esmer çocuk kâğıda bir şeyler yazdı. Kâğıdı bana gösterdi. Gözlerimi kısarak okumaya çalıştım ve okudum. 'Boş musun?'yazıyordu. Boş derken? Sanırım sevgilim olup olmadığını soruyordu. Kafamı hayır anlamında iki yana salladım. Bora'ya baktım. Bizi dikkatlice izliyordu. Teneffüste bana neler olduğunu kesinlikle soracak. Önüme döndüm. Emir hala bir şeyler karalıyordu. Güney ile öndeki çocuk konuşuyordu. Yaşasın bana eğlence çıktı. Çocuk Güney'i küçümseyerek bir şeyler söylüyordu
"Okula yeni geleni hemen kapmışsın. Benim anlamadığım Kader sana nasıl bakıyor? Yoksa onu seninle çıkması için zorluyor musun?"dedi. Güney sesini kısarak konuştu
"Bana hiç bulaşma en son sana ne yaptığımı hatırla ve sus."dedi. Kavga mı etmişlerdi? Çocuk vampir güçlerini kullanmış olmalı Güney ise kurta dönüşmüş olmalı. İzlemesi çok eğlencelidir. Ve heyecanlı. Çocuk konuştu
"Bir an dalgınlığıma geldi yoksa sen şimdi yaşamıyor olurdun."dedi. Bu kadar şiddetli mi dövüşüyorlardı. Düşündüm de bu çok korkunç olurdu. Güney gözlerini devirdi
"Hep aynı bahane. Bir kere de kabullenseniz kaybettiğinizi."dedi. O çocuk onları dinlediğimin farkına vardı. Güney'e bakarak öksürdü. Susmasını istiyordu. Güney bana döndü ve gülümsedi
"Naber Mary? Okulu nasıl buldun ya da matemetikçiyi."dedi. Gülümsedim
"Okulu bilmem ama matemetikçi mükemmel."dedi. Kolunu sırama koydu
"Neden ki?"dedi. Cevap gayet açık değil miydi? Ona yaklaştım ve sesimi kıstım
"Sarı saç ve mavi göz herkeste olmuyor da o yüzden."dedim. Bana alaycı bir şekilde baktı.
"Yoksa sizin okullarda böyleleri yok mu? Sizi fakirler."dedi. Güldüm
"Bizim suçumuz değil. Böyle hocaların hepsi bu okulda toplanmış bizim okullara tabi ki bir şey kalmaz."dedim. Güldü. Emir'e baktı. Kafasını eğip yazdığı şeyi okumaya çalıştı. Okuyunca dudağını büzdü. O da Emir'in çalışmasını beğendi galiba. Telefonum titreşti. Telefon yasaktı. Öğretmenden gizlenerek telefonu çantadan çıkardım ve mesaja baktım
"Sana onlarla konuşma demiştim."yazıyordu. Ona cevap vermedim. Teneffüste konuşurduk. Hem hala abartmaya devam ediyordu. Ben insanım iletişim kurmaya ihtiyacım var. Bunu önceden yapmıyordum. Belki şimdi de bunu başarabilirim. Telefonu çantaya koydum. Eskiden yapıyordum çünkü kimse benimle konuşmuyordu ama şimdi arkadaşlarım vardı. Eskisi gibi davranmakta zorlanacağımdan eminim.Kalemi elime aldım.Kendimi oyalayıp kimseyle konuşmamayı planladım. Ufuk çizgisi çizerek başladım. Güney'in sesini duydum
"Ne çiziyorsun? Ya da çizmeye çalışıyorsun."dedi.Ona cevap vermeliydim. Ama Bora?Onu duymamış gibi davrandım.Özür dilerim Güney. Böyle davranmayı istemiyorum. Ama Bora'yı kaybetmekte istemiyorum. Bir dağ çizdim. Tekrar Güney'in sesini duydum
"Beni duyuyor musun?"dedi. Bu böyle gidemezdi. Durduk yere onlarla konuşmamam gerçekten saçmaydı. Of Bora. Dudağımı kemirdim. Güney konuşmaya devam etti
"Mary iyi misin? Neden konuşmuyorsun?"dedi. Küçük bir açıklama yapmak zorundaydım. Ona baktım tam bir şey diyecekken Emir araya girdi
"Sevgilisi kızmasın sonra."dedi. Bunu alaycı bir şekilde söylemişti. Malesef doğruyu da söylemişti. Güney'den bakışlarımı kaçırdım. Sessiz bir şekilde açıklamayı yaptım
"Bir daha konuşmasak. Emir'in dediği gibi Bora kızıyorda."dedim. Emir'in gülme sesini duydum. Aramızdaki buzlar eriyor sanıyordum ama yanılmışım. Güney'in çenesi kasıldı. İste bundan korkuyordum. Açıklama yapmamı istiyorlar ama sonra sinirleniyorlar. Sesini kontrol etmeye çalışarak konuştu
"Bora çok olmadı mı ama? Ve sen de onun her dediğini yapacak mısın? İlişkinizde senin neden söz hakkın yok."dedi. Haklıydı. Bora'ya bir şey diyemiyordum. Emir yine araya girdi
"Bora evcil bir köpek edinmiş. Her dediğini yaptırıyor. Ama o köpek bana gelince ısırıyor. Çok komik."dedi. Ona sinirle baktım. Beni hayvan yerine koyamazdı. Ben Bora'nın köpeği değilim. Güney bir tartışma çıkacağını anladı ki araya girdi
"Emir sus. Kızı aşağılamaya hakkın yok."dedi. Emir Güney'e baktı. Suratı ifadesizdi. Donuk bir sesle konuştu
"Hayır var. Bunu çoktan hak etti."dedi. Hala mı? Benim klonum filan mı vardı? Ben fark etmeden o kadar çok şey yapıyormuşum da benim haberim yokmuş. Ben bunları hak edecek bir şey yapmadım. Dişlerimi birbirine bastırdım. Sesimi alçaltarak konuştum
"Ben bunları hak edecek ne yaptım. Söyle Emir. Tek tek bana söyle."dedim. Beni duymamış gibi davrandı. Bana bakmadan cevap verdi
"Farkında olmadan o kadar çok şey yapıyorsun ki."dedi. Haklıymışım. Ben bir şeyin farkı da olmadan yapıyormuşum bunları. Alaycı şekilde güldüm
"Söyle. Ne yapıyorum ben?"dedim. Bana döndü. Mavi gözleri ile gözlerimde bir süre sabit kaldı. Onu tekrar gülerken görmek istiyorum. Güldüğünde gözlerinin etrafının hafifçe kırışmasını istiyorum. Çarpık şekilde gülümsedi
"Beni kendine aşık ettin Mary. Bu yetmez mi?"dedi. Donup kaldım. Başka bir şey bekliyordum. Bir suç bekliyordum. Ama söylediği şey benim elimde değildi ki. Benden cevap bekledi. Verecek güzel bir cevabım yoktu. Ne diyebilirim ki? Kekeleyerek konuştum
"Ö-özür dilerim."dedim. Hiçbir işe yaramayan özürlerdendi. Umutsuzca başını iki yana salladı ve önüne döndü. İnanılmaz bir vicdan azabı duyuyorum. Keşke bana ilk gün yardım teklif ettiğinde kabul etmeseydim. Belki hiç arkadaş olmazdık ama onu hiç üzmemişte olurdum. Güney bizi sessizce izliyordu. Ona gözlerim dolu şekilde baktım. Sınıfın ortasında ağlamak bir aptallık olurdu. Güney bana tehditkar gözlerle baktı
"Sakın bunu yapayım deme."dedi. Gülümseyerek kafamı salladım. Pencereye döndüm.Gözlerimde biriken yaşları elimle sildim. Telefonum titreşti. Yine mesaj. Öğretmeni umursamayarak telefona baktım
"Sana konuşma demiştim. Bir kere dediğimi yap."yazıyordu. Herkes üstüme geliyordu. Bora kimseyle konuşma diyor, Emir'le küslüğümüz kalbimde dayanılmaz bir acıya neden oluyor ve kimse beni anlamıyor. Mutlu olmak bu kadar zor muydu? Ona cevap yazmadım. Onunla teneffüste gerekirse tartışacaktım. Hayatımda sadece o yoktu. Bencillik yapıp hayatımdan herkesi kovamazdı. Ben onun hayatına karışmıyorsam o da benimkine karışamazdı. Etrafımdaki arkadaşlarım bana ondan daha çok yardım etti. Daha çok güldürdü. Şimdi onları yok sayarak hayatıma devam edemezdim. Zil çaldı. Öğretmen ayağa kalktı ve bir şey demeden sınıftan çıktı. Bora sırasından kalkıp bu tarafa doğru geldi. Sessizce Emir'e hitaben konuştum
"Kalkar mısın?"dedim. Elinden kalemi bıraktı. Derin bir iç çekti ve yavaşça ayağa kalktı. Sıradan çıktı. Ben de ayağa kalktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLOODY MARY
VampireHayattan umudunu kesmiş bir genç kız. Kendini olmayacak hayallerle oyalarken annesinin müdahelesiyle kendini olağanüstü canlıların arasında buluyor. Yine korkaklık yapıp saklanacak mı yoksa her şeye inat hayatta kalmayı başarabilecek mi? Henüz hiçbi...