Bölüm 43

4.4K 353 4
                                        

Sıradan çıktım. Bora kolumdan tutup beni sınıfın çıkışına götürdü. İtiraz etmedim. Sınıftan çıktık. Kolumu bıraktı. Beni duvara yasladı. Kaşlarını çattı
"Noluyor Mary? Bana cevap bile yazmıyorsun. Sen onlarla konuşmayacaksın tamam mı?"dedi. Derin bir nefes aldım. Ben de kaşlarımı çattım
"Ben senin hayatına karışmıyorum sen de benimkine karışma."dedim. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı
"Sana karışma demiyorum ki. Karış hayatıma. Sen de beni sınırlayabilirsin."dedi. Gözlerimi kıstım
"Tamam o zaman söyle bana dün nerdeydin? Bana bekle diye mesaj attın ama gelmedin. Niye gelmedin Bora?"dedi. Soruyu sorduğum anda tedirginleşti. Bir tuhaf davranmaya başladı. Bakışlarını benden kaçırdı. Endişelendi. Neden? Sıradan bir soruydu. Kekeleyerek cevap verdi
"Şey be-ben müdüre bi-bir kaç evrak götürmem gerekiyordu. Onları halletmem gerekti. Se-senin beklediğin aklımdan çıkmış."dedi. Yalan söylüyor. Ona inamayan bakışlarla baktım
"Nedense benim için bir evrak filan gerekmemişti."dedim. Onu baskı altında tuttuğumun farkındaydım. Ama biraz da başkaları sorgulansın değil mi? Bakışlarını yere indirdi
"Bilmiyorum. Birkaç sorun çıktı."dedi. Sesimi yükselttim
"Bana gelmiyorum diye mesaj atabilirdin. Yalan söyleme Bora. Bana gerçekleri söyle dün ne yaptın?"dedim. Söylenmeyecek ne yapmış olabilirdi? Benden saklaması gereken bir şey. Hiçbir şey aklıma gelmiyor. Beni aldatma olasılığını hemen eledim. Bu mümkün değildi. Bunu bana yapamaz. Elini saçlarının arasına götürüp saçını çekiştirdi
"Dedim ya aklımdan çıkmışsın. Ve ben gerçeği söylüyorum."dedi. Güldüm
"Sen bilirsin."dedim. Her ne saklıyorsa öğreneceğim. Bu burada kalmayacak. Sınıfa girdim. Ona kızgındım. Yalan söylediği ortadayken hala ne diye yalan söylemeye çabalıyor ki. En azından ben eninde sonunda ötüyordum. Ve onun inadına herkesle konuşacaktım. Bana her şeyi anlatana kadar onu kızdıracağım. Güney'in yanına gittim. Ona gözükmeden arkasına geçtim. Gözlerini kapadım. Refleks olarak benim ellerimi tuttu. Sesimi kalınlaştırdım
"Ben kimim?"dedim. Güldü. Düşündü
"Mmm çok zor bir soru. Kaç hakkımız var."dedi. Hemen konuştum
"Bir."dedim. Olamaz sesimi kalınlaştırmadım. Benim olduğumu anlayacak. Yine düşünürmüş gibi yaptı
"Dışımdan düşünebilirim değil mi? Lady Gaga hayır olmaz. Kader? Yok o da değil. Mary hiç değil. Aslında onun sesini andırıyor gibi. Mary sensin değil mi?"dedi. Bu bana resmen işkence gibi geldi. Biliyordu ama uzata uzata söylemişti. Ellerimi açtım ve küçümser bir sesle konuştum
"Beynini fazla zorladın. Bunu kaldırabilir mi acaba?"dedim. Güldü
"Hah şöyle. Daha yeni neydi ya. Karalar bağlamıştın. Sevgilin izin verdi mi yoksa?"dedi. Bunun izinle alakası yoktu. Bora'ya sesimi yükseltmiştim. Daha önce bunu yapacağım aklıma hiç gelmezdi. İmkansız bir hayal olarak onu görürken şimdi ona sesimi yükseltmiştim. Bu kadar yüceltmeye gerek yok değil mi? O da bir insan. Biraz fazla yakışıklı olsa da o da insan kategorisine giriyor. İstekle kafamı salladım. Emir ayağa kalktı. Benim sıraya geçmemi bekledi. Artık herkesin inadına davranacağım. Emir'in inadına ise mutlu biri olacağım. Neşe ile sıraya geçtim. Yerime oturdum. Emir bana tuhaf bir bakış atıp yerine oturdu. E haklıydı. Biraz önce ağlamak üzereydim ama şimdi yüzümden gülümseme eksik olmuyordu. Cırladım
"Güneeeyy."dedim. Sınıfta kimse yoktu. Az kişi vardı. Yoksa kendimi rezil edecek değilim. Bana şaşkınca baktı
"Noldu?"dedi. Gülümsedim
"Bana bir resim çizsene."dedim. Bana anlamayarak baktı
"Neden?"dedi.Gözlerimi devirdim. 5N1K sorularını da sorsaydı bari.
"Öylesine işte. Bir anın olur."dedim. Ne anısı salak Mary. Sanırsın bu okuldan gideceksin. Kendimi bozmamaya çalıştım. Kafasını tamam anlamında salladı. Ama ruhsuz bir sallamaydı. Önümdeki defteri ve kalemi ona uzattım. Bir şey demeden aldı ve önüne döndü. Evet Mary sırada yapacak ne var? Biraz müzik dinleyebilirim. Ama hayır kulaklığım yok. Uzun zamandır müzik dinlemiyorum. Resmen benliğimi yitirmişim. Kollarımı masaya koydum üstüne de kafamı yerleştirip rahatsız edecek şekilde Emir'i izledim. Onun yerinde olmak istemezdim. Bir şey demediği için yüzünü iyice baktım. Prüzsüz bir yüz. Beyaz bir ten. Kavisli burnu ve mükemmel mavi gözleri. Uzun ve kıvrımlı kiprikler. Alnına dökülen dağılmış kahverengi saçları. Bu kadar yakışıklı iken neden benimle ilgileniyor ki? Tamam vampir kızlarda şansı yokmuş ama Eylül var. Belki onunla mutlu olabilir. Ona arkadaştan öte bakamıyorum. Onu çok seviyorum malesef çok değer veriyorum onun da bana öyle olmasını istiyorum. Onun da bana arkadaş gözüyle bakmasını. Ona durmaksızın bakıyordum. Ne zaman rahatsız olup beni uyaracaktı? Zil çaldı. Bu derste matematik. Yine boş geçecek. Benim yapacağım tek şey ise Emir'i izlemek. Halimden memnun gibiyim. Birkaç kişinin sinirine davranmak iyi olabilirdi. Hoca içeri girdi. Sınıfa gülümseyip yerine oturdu. Varlık içinde yokluk yaşıyorum. Emir bana baktı. Ondan bakışlarımı çekmedim. Sinir bozucu şekilde ona bakmaya devam ettim. Gözlerini devirdi. Önündeki defteri kapattı. Masanın üstündeki kapşonlu hırkasını aldı ve giydi. Kapşonunu kafasına geçirdi ve masaya kafasını koydu. Sanırım uyuyacaktı. Bu siyah hırka onun vücuduna tam olduğu için yapılı vücudunu ortaya çıkarıyordu. Kaslar yok Mary. Yüzüstüydü. Onun yüzünü izleyemezdim. Ama hala onu rahatsız etmekte kararlıydım. Benimle barışmak zorunda. Bu kadar ayrılık yeter. Onu benimle barışana kadar rahat bırakmayacağım. Mesela onu uyutmayacağım. Güney ile konuştum
"Çok yavaş çiziyorsun Güney. Biraz çabuk ol."dedim. Güney bana bakmadan cevap verdi
"Sen çizseydin. Elimden geleni yapıyorum hanımefendi."dedi. Güldüm. Bu yeterli değildi. Başka bir şeyler yapmalıyım. Sıradan doğruldum. Masaya vurarak şarkı ritimleri yapabilirdim. Buna deli olacağına eminim. Birkaç kere vurdum. Ritmi yakalayınca devam ettim. Emir kalktı. Bana yorgun gözlerle baktı. Ona bunu yaptığıma inanamıyorum. Şu an gereksiz derece de tatlı gözüküyordu. Kendine gel Mary. Senin sevgilin var. Sesi akisine gayet iyi çıktı
"Ciddi misin?"dedi. Gülümsedim ve başımı istekle salladım. Bıkkın bir şekilde baktı. Bu daha hiçbir şeydi. Onu hayattan bezdireceğim. Beni bu kadar sinirlendirmeyecekti. Sıradan doğruldu. Çarpık şekilde gülümsedi
"Sahibin konuşman için izin mi verdi?"dedi. Gözlerimi kıstım. Bana hala köpek muamelesi yapıyordu. Sesimi soğuk tutarak konuştum
"Bir de senin için uğraşıyorum. Belki tekrar arkadaş olabiliriz diye. Ama çabam tek taraflı. Sen sadece bana yakıştırmalar yapıyorsun. Seninde bana dediğin gibi artık umrumda değilsin. Sen de benden uzak dur.Ben de seni istemiyorum. Seninle aynı ortamda bulunmaya dayanamıyorum artık. Senden gerçekten nefret ediyorum."dedim ve pencereye döndüm.Kafamı sıraya koyup sesizce ağladım. Bunları demek istemedim. Ben hala onu seviyorum. Bu salağı hala istiyorum. Bana ne kadar hakaret ederse etsin onu o haliyle istiyorum. Ama dilim beynimle bir çalışmadı. Kendi kafasına göre hareket etti.Emir'in aşağılayıcı bir davranışını bekledim ama olmadı. Ders boyunca konuşmadık. Onunla barışma planları yaparken durumu daha da berbat ettim. Güney sanırım işini bitirdi. Sesizce defteri sıraya koydu. Bir şey demedi. Gün boyunca aynı sıradaydım. Tekrar eski Mary olmuştum. Kimseyle konuşmamış sadece dersle ilgilenmiştim. Güney'in ısrar edeceğini sanmıştım ama tek kelime etmedi. Bora ise özür diler sandım ama bir mesaj bile atmadı.Emir ise hep aynıydı. Sürekli bir şeyler karaladı. Bütün dersler bitene kadar onunla mesafemi korudum. O hiç yanımda yokmuş gibi davrandım. Son zil de çaldı. Kimyacı bayan öğretmen sınıftan çıktı. Ben defterlerimi alıp çantama yerleştirdim.Fermuarı çektim. Ve Emir'in kalkmasını bekledim. Ama o benim inadıma çok yavaş davranıyordu. Derfteri koyması dakikalar sürüyormuş gibi geldi. Onunla konuşmayacağıma kendime söz verdim. Sabırla onu bekledim. Sonunda defterlerini yerleştirdi ve fermuarı çekti. Yavaşca sıradan kalktı. Ben de hemen ayağa kalktım. Sıradan çıkınca onun omzuna çarparak ben de sıradan çıktım. Kimseyi beklemeden sınıftan çıktım. Tamam trip atmakta haklıydım ama odamın yolunu nasıl bulacaktım? Gururlu birisi gibi davranarak yoluma devam ettim. Bora'nın gelmesini bekleyebilirdim ama o çoktan gitmişti. Onun özür dilemesi gerekiyor. Ama şuan nedense kendimi suçlu hissediyorum. Hayır Mary o suçlu. Kendine yüklenmeyi kes. Adımı seslenen biri duydum
"Mary!"dedi. Arkamı döndüm. Bana ilk derste boş musun yazan çoçuktu. Bana doğru koştu. Önüme geldi. Gülümseyerek konuştu
"Senin arkadaşların var sanıyordum. Neden tek başınasın?"dedi. Cidden mi? Tanımadığım kişi tarafından da mı sorgulanıyordum? Yüzümü ifadesiz tuttum. Soğuk bir sesle cevap verdim
"Özel bir konu."dedim. Moralim çok bozuktu. Odama gidip uyumak istiyordum. Dudağını büzdü
"Özel konunuzu nedense herkes biliyor."dedi. Nasıl yani? Kimsenin işi gücü yok magazin takip eder gibi bizi mi takip ediyordu? Surat ifademi bozmadan cevap verdim
"Sen de biliyorsun yani. Bildiğin şeyleri sorman saçma değil mi?"dedim. Çok mu sert davranıyordum? Hayır Mary bir vampir olabilir. Neyse boşver koruyucu bir katilin var ne de olsa. Bana baygın bir bakış attı
"Sadece yardım etmek istedim. Seni odana götürebilirim diye düşündüm."dedim. Bu teklif hiç de samimi sorulan bir teklif değildi. Ama başka çarem yoktu. Onun karşısındaki atarlı kız pozisyonunu bozdum. Hafifçe gülümsedim
"Aslında iyi olur. Bende nasıl gideceğim diye düşünüyordum."dedim. Hemen güvenmese miydim? Beni odam yerine başka bir yere de götürebilirdi. Şuan o vampirden başka bir şeye güvenmiyorum. O beni kurtarırdı değil mi? Ne de olsa sadece o beni öldürebilirdi. Çocuk elini sırtıma koydu ve yürütmeye başladı. Temasın olması beni rahatsız etti. Dayanmalıyım. Odama kadar sabretmeliyim. Beraber koridorda ilermeye başladık. Etraftaki öğrenciler bize bakıyordu. Anormal bir şey vardı. Yanımdaki kesin vampirdi. Yoksa bana böyle bakmalarının başka açıklaması yok. Nefes alışlarım hızlandı. Bu benim son yürüşümde olabilirdi. Buraları son kez görüyorumdur. Aptal Mary. Güney ile gitseydin bari. O sana bir şey yapmadı ki. Şu keçi inadın yüzünden öleceksin. Aferin böyle devam et. Hayat koçum Mary bile bu durumdan şikayetçiydi. Kolumdan sertçe biri çekti. Tökezleyip duvara çarptım. Sinirle bunu yapana baktım. Emir? Neden yapıyorsun bunu? Beni umursamıyordun. Ben de senden nefret ettiğimi söyledim. Ama hala benim için uğraşıyorsun. Kolumu çok sert sıkıyordu. Eyvah çok sinirlenmiş. Elimi onun kolumdaki eline götürdüm ve kolumu kurtarmaya çalıştım. Parmaklarını aralamak mümkün değildi. Parmak boğumları beyazlaşmıştı. Ben insanım unuttu mu acaba? Her acıyı hisseden bir varlık. Dişlerini birbirine bastırıyordu. Kaslarının kasıldığı ise tişörtünün gerilmesinden belli oluyor. Beni odana götürecek olan çocuğa nefretle bakıyordu. Çocuk baya bir korktu. Onu yavaşlatmaya çalışıyormuş gibi ellerini kaldırıp yavaşça ileri geri götürdü
"Sakin ol Emir. Sadece yardım ediyordum."dedi. Emir bir şey demedi. Ama parmakları dedi. Kolumu daha çok sıktı. Artık kendimi tutamazdım. Tiz bir çığlık attım. Emir bana döndü. Bakışları koluma gitti. Elini biraz gevşetti. Ama hala çok sertti. Altındaki derim çürümüş olabilir. Beni zorla götürmeye çalıştı. Etraftaki öğrenciler bir şeye karışmıyordu. Hadi ama küçük bir yardım. Beni Emir'den kurtaracak küçük bir yardım. Bunun küçük bir yardım olup olmayacağı tartışılması gereken bir konuydu. Beni koridorda çekiştire çekiştire yürüttü. Kimsenin olmadığı yere gelince itirazımı edecektim. Ama benim inadıma her yerde öğrenciler vardı. Diğer günlerde bir tane bile bulamadığın öğrenciler şimdi dolu doluydu. Başka bir merdivene geldik. Burada kimse yoktu. Tam mızmızlanmaya başlayacakken önümdeki basamağı göremeyip düştüm. Merdivenin köşesine bacağım denk geldi. Ve iğrenç bir şekilde derim soyuldu. Acıyla bağırdım. Emir kolumu bırakıp yanıma çömeldi. Ben yara olan yeri elimle kapattım ve görmemeye çalıştım. Bu şeyleri kaldıramıyordum. Her ne kadar bir cesedin kafasının koparılışını görsemde hala bu huyumdan kurtulamamıştım. Bir ara geçti sanmıştım ama tekrar başlamıştı. Emir elimi çekti. Ben onun elini elimden çekerek yine örtmeye çalıştım. Ofladı ve sertçe elimi çekti. İki elimi birleştirdi ve tek eliyle tuttu. Diğer eliyle yaramla ilgilendi. Kafamı diğer tarafa çevirdim. Mikropların ellerindeki kılıçla derimi parçalayarak girişini ve akyuvarlarımı acımaksızın öldürüşlerini hissediyorum.

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin