Bölüm 26

5.7K 415 33
                                        

Güney kolumu dürttü. Ona baktım. Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. "Sizi yalnız bırakıyım mı?"dedi. Kaşlarımı çattım. Sesimi kısarak Emir'in duymamasına özen gösterdim.
"Saçmalama bizim aramızda bir şey yok."dedim. Gözlerini devirdi. Tabi ki yoktu. Ben malesef Bora'yı seviyordum. Beni terk ettiği halde onu seviyordum. Emir de çok yakışıklıydı ama ona arkadaş gözüyle bakıyordum. Hele Güney'in bana inanmaması beni deli ediyordu. Sinirimi yerdeki çimlerden çıkarmaya devam ettim. Etrafta tekrar sessizlik oluştu. Tamam güzel bir okuldu vampirlere kurtdamalara rağmen. Kocaman bir ormanı vardı. Huzur vericiydi. Ama bir o kadar da sıkıcıydı. Bu okulda herhangi bir şey düzenlenmiyor muydu? Etkinlik filan. Hergün buraya gelip ilham bekleyen şairler gibi oturuyorduk. Ve hergün buradaki çim sayısı azalıyordu. Sanırım bu okulda sıkılan tek kişi bendim. Diğerleri insan değildi. Vampirler kurtadamlar hafta da birkaç gün antrenman yapıyorlardı. Cadılar en eğlenenleri olmalıydı. Büyü ile istedikleri oluyordu onların. Acaba bir cadı olabilir miydim? Bence mutlaka bir yolu vardır.
"Offf çok sıkıldım."dedi Güney. Resmen benim iç sesim olmuştu. Güldüm. Devam etti
"Birisi yağmur gören hindiler gibi yukarı bakıyor. Biri çimlere katliam yapma çabasında. Benim ne suçum vardı?"dedi. Kesinlikle haklıydı. Ona döndüm
"Haklısın ama yapacak bir şey yok."dedim. Derin bir iç çekti. Etraftaki öğrencilere baktı
"Peki onlar nasıl eğleniyor?"dedi. Cevap bence açıktı. Ben de etraftaki öğrencileri izledim
"Arkadaş grupları var çünkü."dedi. Bana sevinerek baktı.
"Tabi ya. Diğerlerini unuttum. Aslında sen de bir dahilik seziyorum. Bence diğer kurtların yanına gidelim. Belki farklı bir şeyler yaparız."dedi. Cümlesinde bana örtülü anlamda hakaret etmişti. Bana dahilik seziyorum derken dalga geçmişti. Yeni insanlar güzel olabilirdi. Aslında birkaçıyla dün tanışmak zorunda kalmıştım. Zor bir geceydi. Güney ayaklandı. Ben de yerdeki çimleri rahat bırakarak ayağa kalktım. Emir'i bekledik. Ama o daldığı o alemden ayrılmıyordu. Güney ona seslenmek zorunda kaldı
"Emir bizim aramıza dönmen gerekiyor. Bu kadar fazla huzur sana iyi gelmedi. Farkındaysan orada buluttan başka bir şey yok. Her ne görüyorsan artık yukarıya bakmaman gerekiyor. Gerçek dünyaya dön artık."dedi. Emir baygın bakışlarla ona döndü.
"Dönüyorum bir de bakıyorum ki senin yüzünü görüyorum. O yüzden gerçek dünyaya dönmek istemiyorum."dedi. Güney kollarını göğsünde birleştirdi. Çok bilmiş bir tavırla karşılık verdi
"Ama gerçek dünya da Mary'de var. Ondan mahrum kalıyorsun."dedi. Beni sohbetlerine karıştırmasalar olmuyor muydu? Yanaklarımın ısındığını hissettim. Bakışlarımı başka tarafa çevirdim. Bu çok utanç vericiydi. Bu sohbetlerden hoşlanmıyordum. Emir'in kalktığını duydum. Güney yanımdan geçip gitti. Ben de onlarla bağlantısızmış gibi davranmaya çalıştım. Onları dinlemiyormuş gibi yaptım yani. İkisi önde ben arkada gidiyorduk. Bu daha iyiydi açıkçası. Ormandan düzlüğe geçmiştik. Yine uçurum tarafına doğru yol alıyorduk. Uçurumla ilgili güzel anılarım olmamıştı.
"Mary iyi misin?"dedi Emir. Kafamı kaldırdım. Bana meraklı gözlerle bakıyordu.
"Evet noldu ki?"dedim. Geriye bir adım attı ve yanıma geldi
"Arkadan geliyorsun, konuşmuyorsun ve hiç soru sormuyorsun. Bu benim tanıdığım Mary değil."dedi. Aslında anlattığı tarif Mary'di. Konuşarak benliğimi bozmuştum. Herkese farklı bir ben göstermiştim. Vereceğim cevabı düşünmem gerekirdi. Artık herhangi küçük bir şeyi bir sözü Emir'in yanlış anlamasını istemiyordum
"Bir şeyim yok. Sadece biraz kafam ağrıdı."dedim. Bu yalanlar asla benim peşimi bırakmayacaktı. Bana inanmadı. Kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı
"Biraz önce böyle gözükmüyordun. Eğer seninle ilgili söylediğimiz birkaç söz yüzündense özür dilerim. İstersen bu konuyu bir daha hiç açmayız."dedi. Evet açmamalıydık. Ama bunu ona söylersem onu istemiyormuş, sevmiyormuş gibi gözükeceğimden korktum. Kimseyi kaybetmek istemiyordum.
"Hayır onlarla ilgili bir şey yok. Söylediklerinizin ciddi olmadığını biliyorum. Dediğim gibi biraz kafam ağrıdı o yüzden."dedim. Kolunu omzuma attı. Beni kendine sardı ve eliyle kafamı boynundaki girintiye soktu. Bu bir sevgili portresiydi. Ama itiraz edemedim. Emir'e dur demeye korkuyordum. Bana sıkıca sarıldı
"Yalan söylemeyi kes artık."dedi. Neden bir şey saklayamıyordum ondan? Güney kenarda kıs kıs gülüyordu. Arkasını dönüp çaktırmamaya çalışıyordu ama olmuyordu. Emir beni yürütmeye başladı. Uzaktan biri bizi kesin sevgili sanardı.Üzgünüm Bora dokunmak yok ilkesini uygulayamıyordum. Bu sefer Güney önde tek başına yürüyordu. Emir ile ben de arkadan geliyorduk. Uçuruma yakın olan bir düzlüğe geldik. Burada birçok erkek vardı. Dikatimi çeken ilk şey hiç kız yoktu. Kurtadamların hepsi erkek mi oluyordu? Diğer dikkatimi çeken şey ise hepsinde de kas vardı. Bir yandan da cennete düşmüştüm. Hayır bir sevgilim var benim. Ona ihanet etmemeliydim. Kapa gözlerini Mary bunu ona yapamazsın. Yere bak herzaman ki gibi. Ama doyumsuz Mary beni dinlemiyordu. Onlara kaçamak bakışlar atıyordum. Bazılarının üstsüz olduğunu farkettim. Birazdan yağmur yağacak bir havada burada yarı çıplaktılar. Bunu onlar umursamıyorsa ben neden umursayacakmışım. Emir beni bıraktı. Yol boyunca aynı pozisyonda olduğumuz için birkaç yerim tutulmuştu. Biraz gerindim. Emir ve Güney topluluğun oraya gittiler. Buradakilerin hepsinin erkek olması hoş değildi. Rahat davranamayacaktım. Emirlerin arkasından gittim. Onları görenler bir ooo çekiyordu. Grubun yanına gittik. Burada en az yirmi erkek vardı. Ve tek başına bir kadın. Gerçekten kötü bir tabloydu
"Nasılsınız gençler?"dedi Emir. Ben ona olabildiğim kadar yakındım. Birkaç dakika önce yakın olmaktan şikayetçiyken resmen şimdi ona sırnaşıyordum. Kendimi sonra sorgulasam iyi olurdu.
"İyi."
"İyi."
"İyilik."... sesleri geldi.Sırtıma elini koydu. Bana destek verdi ve bana hitaben konuşmaya başladı
"Bu da Mary. Biricik arkadaşım."dedi.Bakışlarımı yerden kaldırsam iyi olurdu.Bir çoğunu dün görmüştüm zaten. Kafamı kaldırıp baktım. Güney'in çaprazında bana açıklama yapmak zorunda olan kurtadam vardı. Onlara mahçup bir gülümseme attı. Zaten beni herkes tanıyordu. Tanıştırması biraz saçma olmuştu. Karşımdaki çoçuk konuştu
"Onu bilmeyen yok zaten."dedi. Ona baktım. Üstün de tişört olmayanlardandı. Bakışlarımı yüzünde sabitlemeye zorladım kendimi. Ben ne ara bu noktaya gelmiştim. Erkeklerle alakası olmayan ben şimdi baklava hastası olmuştum. Bu okulda kendimi keşfediyordum resmen. Güney konuştu
"Evet dün tanışmışsınız. Artık bizim kurtadam olduğumuzu bildiğine göre insanlıktan çıkalım derim."dedi. Kafasında ne vardı bunun? İnsanlıktan çıkmak derken neyi kastediyordu? Emir'e anlamayarak baktım. Bana gülümsedi
"Gerçek yüzümü göreceksin."dedi. Bu konuşmalar beni korkutmaya başlatmıştı. Herkesden bir gülüş geldi. Emir beni bir ağacın altına götürdü.
"Birazdan karşılaşacağın benle tanıdığın ben arasındaki farkı göreceksin. Korkma tamam mı? Bu yapacaklarımı normal karşıla."dedi. Ben hala anlamayarak bakıyordum. Yanımdan uzaklaştı. Grubun yanına gitti. Emir üstündeki tişörtü çıkardı. Bana nispet olsun diye mi yapıyordu? Ama muhteşem kasları vardı. O dizili baklavalardan bahsetmek bile istemiyordum. Hayır Mary ihanet sana yakışmaz bu olmaz. Elini saçlarına daldırdı. Sevgilisi olacak kız çok şanslıydı. Bakışlarımı Güney'e çevirdim. O adam akıllı tişörtünü çıkarmamıştı. Elimden gelse alkışlayacaktım. Bir araya gelip toplandılar. Aralarında kısa bir şey konuştular. Sonra aralarından biri bağırdı
"Altta kalanın canı çıksın!!!"dedi. Gerçek yüz diye bundan mı bahsediyordu? Aralarından biri gözüne kestirdiği arkadaşının üstüne atladı. Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Atlayacak olan gaza gelmek için bağırıp atlıyordu. Üstünüzde kas yığını yirmi beş kişi vardı. Sağ kalmak imkansız gibi geliyordu. Gözümü alt kata kestirdim. Güney en atlardaydı. Emir ise araya sıkışmıştı. En dibe baktım. Bir bacak görüyordum ama hareketsizdi. Bir yaşam belirtisi de yoktu. Korktum. Bu bir oyundu değil mi? Teker teker kalkmaya başladılar. Korkuyla bekledim. O çoçuk sağ mıydı? Artık herkes kalkmıştı. Altta neye uğradığını şaşıran biri vardı. Üstünden bir tır geçmiş gibiydi. Çoçuk şokta gibiydi. Öylece yukarıya bakıyordu. Ama yaşıyordu. Bu benim için yeterdi. Yavaş yavaş ayaklandı. Ayağa kalktı. Birkaç esneme hareketi yaptı. Bütün hepsi gülerek onu izliyorlardı. Güney bana gülerek bakıyordu. Niye gülüyordu bu? Sonra anladım neden olduğunu. Kafasını Emir'e çevirip bağırdı
"Altta kalanın canı çıksın!!!"dedi ve Emir'in üstüne atladı. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Emir'in o kaslı vücudunun sertçe yerle buluşması canımı acıttı. Birazdan hepsi onun üstünde olacaktı. Emir onları kaldırabilir miydi? Onun üstüne atlayacak olan bana bakıp gülüyor sonra atlıyordu. Emir sağ kalır mı bilmem ama eğer Güney sağ çıkarsa onu kendi ellerimle boğacaktım. Ani tepkiler vermemem lazımdı. Yoksa yanlış anlaşılacaktım. Bakışlarımı yere indirdim. Yerdeki kumlarla oynamaya başladım. Ayağımla ismimi yazdım. Ama bağırma sesleri dikkatimi dağıtıyordu. Emir'i düşünmeden devam edemiyordum. Tekrar oraya baktım. Hala çoçukcağızın üstüne atlıyorlardı. Atlayacak olanlar geriden koşarak gelip en üsttekinin üstüne sertçe atlıyordu. Çok vicdansızlar. Sonunda atlayacak kimse kalmadı. En alttakilerin inleme sesleri geliyordu. Emir'e ait bir vücut bulamadım. Yavaş yavaş üstünden kalktılar. Sonunda herkes kalkınca yerle birleşmiş bir Emir gördüm. Hareket etmekte zorlanıyordu. Bunlar arkadaş mıydı gerçekten? Yanına gidip yardım etmeyi düşündüm. O kas yığınları tabi ki bu hareketimi yanlış anlarlardı. Güney elini ona uzattı. Emir elini tuttu. Güney güçlüce onu kendine çekti. Emir ayağa kalktı. Bana baktı. Göz göze gelince bakışlarımı kaçırdım. Tekrar yere baktım. Ayağımla yeni çizgiler yapmaya başladım. Emir keşke başkasını sevseydin. Benimle bir şey olmayacağını anlasan o kadar güzel olurdu ki. Birinin ayak seslerini duydum. Eğer Güney ise onu tehdit edecektim, ölümle. Eğer Emir ise... Ne yapmam gerekirdi. Spor ayakkabıları gördüm. Bu Emir'in di. Hayır Mary onunla göz göze gelme taş olursun yoksa. Of yine ne saçmalıyordum ben. Hızlı hızlı nefes alışlarını duyuyordum. Tam karşımdaydı. Siyah kot pantalonu belirdi. Ayağıyla kumda bir şeyler çizdi. Ters olduğu için pek anlayamadım. Ama o da benim adımı yazmış. Kafamı kaldırıp ona baktım. Terlemişti. Ter damlacıkları kaslı prüzsüz vücudundan kolayca akıyordu. Bakışlarımı yüzünde sabitledim. Gülerek bana bakıyordu
"Gerçekten canım çıkıyordu."dedi. Gülümsedim.
"Evet hepsi Güney'in yüzündendi."dedim. Arkaya baktı. Terlemiş olması onu daha da çekici kılıyordu. Mary saçmalama bakmayı kes artık. Tekrar bana baktı
"İlk etap için ne düşünüyorsun?"dedi. Evet gerçekten insanlıktan çıkmışlardı. İnsafsızca üstüne atlıyorlardı
"İnsan olmadığınızı anladım."dedim. Yüzündeki gülümseme büyüdü. Sen daha iyilerine layıksın Emir. Elini saçlarına daldırdı.
"Evet dış görüntümüzle aldatıyoruz insanları."dedi. Arkadaşları Emir'e seslendi. Arkaya dönüp baktı. Arkadaşları ona yumruk tekme işaretleri yaptılar. Ne yapacaklardı dövecekler miydi? Yok canım durduk yere neden böyle bir saçmalık yapsınlar. Emir bana dönüp göz kırptı ve arkasını dönüp uzaklaştı. Sırt kasları bile mi böyle kusursuz olabilirdi? Çok şanslı olduğumu tekrar vurguluyorum. Arkadaşlarının yanına gitti. Bir şeyler konuştular. Sonra ikişer ikişer eşleştiler. Emir tanımadığım biriyle eşleşti. Gruplar boş bir alana geçti. Emir çok da uzağa gitmemişti. Ne yapacaklarını merak ediyordum. Bir süre sonra başladılar. Emir elini açmıştı, arkadaşı da onun avcuna sertçe vuruyordu. Tamam anladım antrenman yapıyorlardı. Güney'i aradım. Onun eşi yoktu. Kenarda kollarını göğsünde birleştirmiş onları izliyordu. Ona sinsi gözlerle baktım. Tek kalmıştı oh olsun ona. Tekrar Emir'e baktım. Bu antrenmadan daha değişikti bildiğin birbirlerini dövüyorlardı. Emir eşinin karnına sert bir yumruk atmıştı. Sadece Emirler değil diğer gruplar da aynıydılar. Birbirlerini dövüyorlar diyebilirim. Emir'in eşi onun yüzüne bir yumruk attı. Yerimde sıçradım. Hayır ani tepkiler verme Mary. Emir'e bir şey etki etmemiş gibiydi. O da eşinin bacağına bir tekme attı. Hayır bu görüntüye daha fazla dayanamazdım. Onlar öyle vurdukça benim içim gidiyordu. Bunların her antrenmanı böyle mi oluyordu? Emir hergün birisinden dayak mı yiyordu?

BLOODY MARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin