MASUMİYET 2.BÖLÜM
Korku öyle güçlü bir duyguyla sarıldı ki bedenime, düşünme yetimi kaybettim bir anda. Baron bana ihanet etmiş olamazdı...
"Neden ihanet etmesin?"
İçimde kendi benliğime zıt düşmüş bir ben daha vardı. Evet! Neden ihanet etmeyecekti? Ben kimdim ki... Daha iki günlük tanıdığı kıza kol kanaat gelecek kadar kim yüce gönüllüydü. Nasıl da inanmıştım? Gözlerim dolmaya başlarken bakışlarımı Baron'a çevirip kırgın bir ifadeyle baktım. Bana bunu neden yapmıştı? Kendi kendime kurduğum her bir senaryo buraya nasıl geldiğimi açıklıyordu. Neyi inkar etmeye çalışıyordum. Baron düpedüz bana ihanet etmişti. Hem de ihanetin en acısını bana yaşatmıştı. Baronu kimseye değer vermediğim kadar değer vermiştim halbuki...
"Tamam hemen geliyorum..." dedi Baron normal bir ses tonuyla. Koruma başka bir şey söylemeden odadan çıkıp kapıyı kapattığında Baron bakışlarını bana çevirdi.
"İpek sakin ol! Korkulacak bir şey yok." Dedi bana doğru bir adım atarken. Verdiği tepki ve ifade o kadar rahattı ki bu rahatlığı benim canımı daha çok yakıyordu.
"Ben sana güvendim Baron, nasıl beni Kenn'e getirirsin?" diye sordum ağlamaklı bir sesle. Bitiyordu işte hayatım. O Kenn denilen adi pislik benim ölümüm olacaktı. Verdiğim tepki Baron'un yüzünde endişeli bir ifadeye ev sahipliği yaptı.
"İpek yanlış anlıyorsun, bir dinle beni..." dediğinde kaşlarımı çatıp söylediğini idrak etmeye çalıştım. Baron'un yüz ifadesinden yalan söylemediğini anlayacak kadar tanıdığımı düşünüyordum. Baron yanıma gelip yatağa oturduğunda
"Ne işimiz var Baron burada? Korkuyorum..." diye mırıldandım. Şu anda onun açıklamasına muhtaçtım. Şu anda ona güvenmekten başka da çarem yoktu. Buraya kadar beni getirip inkar etmezdi yoksa. Beni burada bırakıp ne halin varsa gör diyebilirdi.
"Seni bulduğumda çok kötüydün. Tam o sırada Kenn de arabayla oradan geçiyordu. Ne olduğunu falan sordu. Sonra ne oldu bilmiyorum ama Kenn bir anda kızı alın dedi. " Söylediği ile elimi ağzıma götürdüm korkuyla.
"O kızın ben olduğumu anladı kesin." Dedim. Baron verdiğim tepkiyle hafifçe tebessüm etti.
"Kenn kendine yapılan iyiliği unutmaz. Önceden küçük bir yardımım olmuştu, o iyiliğim karşılığında sana yardım ediyorum dedi. Korkma senin yüzüne bile bakmadı."
Söylediği bir nebze de olsa içime su serpmişti ama huzursuzluğumu üstümden atamıyordum işte. O adam ile aynı evde kalıyor olmak bile beni tedirgin ediyordu.
"Ya beni görünce tanırsa, hemen gidelim buradan Baron..." dedim yalvarırcasına. Baron kafasını olumsuz anlamda sallarken
"Kenn'in seni tanıyacağını düşünmüyorum ama yine de riske atmayalım. Ben Kenn ile görüşüp geleyim. Hemen çıkarız." Dedi. Baron'a olumlu anlamda kafamı salladım.
Şüphe bir kurt gibi beynimi kemirse de bunu belli etmedim. Baron'un Kenn ile konuşabileceği neyi olabilirdi? Baron başka bir şey söylemeden odadan çıktığında gözlerimi kapatıp ağlama isteğimi elimin tersiyle çevirdim. Öyle saçma öyle anlamsızdı ki şu yaşadığım an, geçmişte yaptığım her bir söz için pişmanlık duydum yine. Ve pişmanlıklarım hiçbir zaman yakamı bırakmayacaktı.
"Kızım daha dün aldığın ayakkabıları giymedin? Bu ayakkabıyı gelecek ay alırız..."
Annemin sesi anılarımdan fırlarken gözümün önünde kendi benliğim canlandı. Annemin söylediğine karşın omuz silkip o ayakkabıyı istediğimi belirtiyorum yine. Bu sefer dedem de yanımızda. Kaşlarını çatıp sinirle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYET
RomanceMasumiyet; bir genç kadının bedeninde değil yüreğinde yeşerdiğinde anlamlı oldu. Bir erkek masumiyeti o kadının gözlerine baktığında anladı. Değişmedi. Sadece gerçek benliğini bir kadının masumiyetinde buldu...