MASUMİYET 37.BÖLÜM
Kenn'in söylediği ile dibi karanlık bir kuyunun içine düştüm. Öyle karanlıktı ki bir kuyuya düştüğümü bile çok sonradan anlayabilmiştim.
Kenn...
O duygusuz, ruhsuz adamı ben ne hale getirmiştim? Nasıl olurda sırf benimle birlikte olabilmek için bir çocuğa baba olmaya bile razı gelebilirdi? Anlayamıyordum... Anlayamazdım!
"Ne dediğinin farkında mısın Kenn!" Kenn, konuşmamla birlikte bana bir adım daha attı ve eğilip yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Hiç olmadığım kadar..." Öyle kararlı öyle güçlüydü ki kararını çoktan verdiğini anlamıştım. Benim konuşmalarım, karşı çıkmalarım hiçbir işe yaramayacaktı.
"Neden bunu yapıyorsun?" diye sordum titreyen çenemle. Tek kaşı havaya kalktığında gözlerimin içine derin bir şekilde baktı.
"Bu sorunun cevabını biliyorsun..."
"Kenn, lütfen..."
"İstediğin bu değil mi? Sana olan zaafımı duymak..." Kenn, ciddi bir şekilde konuşmaya başladığında direk kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Seni istiyorum İpek, sonu ne olursa olsun senin yanımda kalmanı istiyorum." Kenn'in itirafları ardı ardına gelirken kaçacak bir yer aradım. Yoktu!
"Kenn, mantıklı düşünemiyorsun. Sonra konuşalım. "
Konuşmayı kesmek en mantıklı şeydi şu anda. Bu yüzden kalkmak için hareketlendim ama Kenn buna izin vermedi. Demir gibi parmakları koluma saplandığında sertçe beni tekrar oturttu ve yerime sabitledi. Bu hareketi ile koluma baktım. Eli, kolumu ölümüne bir nefretle sıkıyordu.
"Sana burada bir şeyler anlatıyorum. " Dişlerinin arasından öfkeyle tısladığında bakışlarımı kaldırıp Kenn'in o ateş saçan gözlerine baktım.
"İleride pişman olacağın şeyler yapmanı engelliyorum." Kenn, söylediğim ile kaşlarını derinden çattı.
"Pişman olacağımı nereden biliyorsun? "
"Seni tanıyoru..."
"Sen beni tanımıyorsun! Tanıyamazsın..." Kenn, kolumu hiç nazik olmayacak bir şekilde bıraktığında tüm bedeninin gerildiğini gördüm. Ama o haline rağmen konuşmaya devam ettim.
"Sen aksini iddia etsen bile bu gerçeği değiştiremezsin. Seni gerçekten tanıyorum." Kenn'in dudaklarında zoraki bir gülümseme belirdiğinde bana baktı. Gözlerinde bana acıyan bir ifade vardı.
"Eğer beni tanıyor olsaydın şu anda burada olmazdın!" Söylediği kafamın içinde yankılandığında hafifçe kaşlarımı çattım ve ne söylediğini anlamaya çalıştım.
"Benim bilmediğim bir şey mi var?" diye sordum boş bulunarak.
"Bilmediğin bir şey değil, bir çok şey var!"
Söylediğine karşın yutkunurken anılar zihnime doldu yavaş yavaş. Güneş'in Kenn ile olmamı istememesi, Kenn'e bir şans vereceğimi söylediğim zaman acı çekmesi... Sırf ona yapılan şeyler yüzünden olamazdı.
Sonra Baron geldi o kalabalık düşüncelerimin ardından. Onun Kenn'e olan nefreti hiç azımsanmayacak kadar büyüktü. Bunu kendi gözlerimle görmüştüm.Peki niye? Neyi bilmiyordum ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYET
RomanceMasumiyet; bir genç kadının bedeninde değil yüreğinde yeşerdiğinde anlamlı oldu. Bir erkek masumiyeti o kadının gözlerine baktığında anladı. Değişmedi. Sadece gerçek benliğini bir kadının masumiyetinde buldu...