MASUMİYET 13.BÖLÜM
Kenn'in söylediği söz, kafamın içinde büyük gürültülerle yankılandı. Bu öyle bir şeydi ki, hiç yürüyemeyen bir insana koşmanın nasıl güzel bir şey olduğunu anlatmak gibiydi...
"Ne?"
Ağzımdan istemsizce dökülen şaşırma nidası, karşımdaki adamın bakışlarını dudaklarımdan çekmesine sebep oldu. Kafasını benden çevirip dışarı baktığında gerginliği iki katına çıkmıştı.
"Beni deli ediyorsun." diye söylendiğinde çantamdan bir ıslak mendil çıkardım ve Kenn'in yine değişen ruh haline uyum sağladım. Dağılan rujumu temizlediğimde
"Bu renk ruju çok severim." Dedim kinayeli bir şekilde.Resmen Kenn'in damarına basıyordum.
Kenn; söylediğimle sıkıntılı bir şekilde nefes verdi ve hiçbir cevap vermeden emniyet kemerini taktı. Araba yerleri ağlatacak cinsten bir çıkış yaptığında korkuyla geriye yaslandım ve kemerime uzanıp kemerimi takmaya çalıştım. Kemerimi taktığımda Kenn çoktan anayola çıkmıştı bile. Aklıma annemle babam geldi bir anda. Onlarda son sürat bir araba ile giderken bir tırın altında kalmışlardı. Bu düşünce karşısında nefes alamadığımı hissettim.
"Biraz yavaş gidebilir misin?" Zar zor ağzımdan çıkan kelimeler ile bir cümle kurduğumda Kenn'in bana dönüp baktığını hissettim. Araba o anda hızını yavaşlattı.
"Ne oldu?" diye sordu Kenn. Ses tonunda endişeli bir hava vardı.
"Korkuyorum." diye mırıldandım.
Kenn, arabayı normal bir hıza çevirdiğinde kafamı çevirip camdan tarafa çevirdim. Camı sonuna kadar açıp yüzüme rüzgarın çarpmasını izin verdim. Belki de kendime gelmem için gereken tek şey buydu.
"Annenle baban araba kazasında mı öldü?"
Kenn'in sorduğu soru nokta atışı olurken, kafamı olumlu anlamda salladım. Ona bakmadım, bakmak istemedim. Benim acınası halime şahit olmasını istemiyordum.
"Nasıl oldu bu kaza?" Kenn'in anlayışlı sesi karşısında kafamı çevirip Kenn'e baktım. İlk defa insan gibi muhabbet etmeye çalışıyordu.
"Bilmiyorum."
Söylediğim koca bir yalandı. Otopsi sonucunda babamın aşırı derecede alkol aldığı yazıyordu. Üstelik görgü şahitlerine göre o araba bilerek ve isteyerek ters şerite girmişti. Bu düşünceler buruklaşmama sebep oldu.
Ne olursa olsun babama kızamıyordum. Halbuki o arabayı ters şerite sokan ve annemin de ölmesine sebep olan babama kızamıyordum yine de. Onun kötü biri olmadığına inandığım içindi belki de... Eğer kötü bir adam olsaydı her gün geçte olsa eve gelmezdi. Sevmediğini yüzüne söylediği kadından boşanırdı. Ama babam bunların hiçbirini yaptı. Ve bunu sırf çocuğu ondan nefret ederek büyümesin diye yaptığını biliyordum. Annem için en acı şeyde buydu sanırım. Anılar zihnime doluşmaya başladığında engel olamadım.
"Sırf İpek için bu evde kalıyorum, bana hesap soramazsın." Babamın o üstün sesi kulaklarıma dolduğunda annemin sessizliğini dinledim bir süre. Her zamanki gibi hüzün kokuyordu.
Kafamı hafiften olumsuz anlamda salladığımda tanımadığım ortama baktım. Kafamı camdan dışarı çıkarıp karşımda bulunan devasa şirkete baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYET
RomantizmMasumiyet; bir genç kadının bedeninde değil yüreğinde yeşerdiğinde anlamlı oldu. Bir erkek masumiyeti o kadının gözlerine baktığında anladı. Değişmedi. Sadece gerçek benliğini bir kadının masumiyetinde buldu...