MASUMİYET 3.BÖLÜM
Sığınmak...
Babam ile anılarıma sığındım tüm her şeye rağmen... Kötü, şımarık, bencil, soğuk ve ukala bir çocuk olduğumu hiçe sayarak, babam ile anılarıma sığındım tekrardan. Babamın bana nasihatlarla dolu olan o anılarıma...
"Kızım..." Babamın sesi kulaklarıma ulaştığında kafamı kaldırıp babama baktığımı görüyorum. Kendi gözümden kendimi görüyorum...
"O kızı niye ittin?"
Babamın beni kınayan bakışları ile babama sinirle bakıyorum tekrardan. Yaşım kaç sahi? 15 yaşında olmalıyım. Üstümde kısacık lise eteğim ve saçlarımı sımsıkı topladığım yıllardan birinde olduğumu anımsıyorum.
"İttim işte..." diye hayıflanıyorum. Halbuki şimdi düşününce ne kadar da aptallık yaptığımı fark ediyorum.
"Bu bir açıklama değil İpek, yeter artık!" diye babamın bağırmasıyla yerimden sıçrıyorum.
Şaşkınlığım o kadar büyük ki gözlerimi kırpmadan babama bakıyorum. Hayatımda ilk defa bana bağırması yaşadığım şoku daha da gözler önüne seriyor. Gözlerim yanmaya başladığında ağlayacağımı biliyorum.
"Kimseye nedensizce zarar veremezsin. Büyü artık!"
Son cümleyi daha bir yüksek sesle bağırdığında yerinden sinirle kalkıyor ve sakinleşmek için ellerini saçlarına daldırıyor. Buralar hayalimde bulanık şekilde canlanıyor ama kendi silüetimi net bir şekilde görüyorum. Bakışlarım suçlulukla yere düşmüş burnumu çekiyorum.
"Bana baban seni hiç sevmiyor dedi..." diye mırıldanıyorum... Babamın bu söylediğimle şaşkınca bana döndüğünü görüyorum. Annem de kenarda bizim konuşmamızı izliyor. Bu söylediğim annemin de şaşırmasına sebep oluyor.
"Neden öyle bir şey söyledi?" diye soruyor. Annemin şaşkınlığı sesine de yansımış. Gözlerimden yaşlar akıp yanaklarımdan süzüldüğünde kafamı kaldırmadan konuşmaya devam ediyorum.
"Neden karne aldığım bir gün beni okuldan almadın?" Acı çeker gibi söylediğim cümle de gerçekliğin en yalın hali vardı o zamanlar. Babamın cevap vermesine izin vermeden
"Neden benim için önemli olan voleybol maçlarını hiç izlemeye gelmedin?"
Bu son sorduğum soru ile hıçkırığımı tutamıyorum ve ellerimi yüzüme kapatıyorum. Orada öylece bir süre ağladığımı hatırlıyorum. Kısa bir zaman dilimi değildi, uzun bir süre boyunca ağladığımı hatırlıyorum... Annem ile babam odada olmalarına rağmen bana ağlama ya da sus dediklerini ise hiç hatırlamıyorum. Tek hatırladığım ellerimi yüzümden çektiğimde babamın karşımda bana bakıyor oluşuydu. Göz göze geldiğimizde babamın dudakları kıpırdadı
"Sen her yere düştüğünde senin yanında olmadım mı kızım? Yere düşmeden seni tutamam ki..." diye mırıldandı.
"Ve sen düşmelisin kızım çünkü yaralanmadan, yaraların kabuk bağlamadan acının ne olduğunu bilmeyecek, büyüyemeyeceksin..."
Babamın son cümlesi kulaklarımda bir kere daha yankılandığında anılarımdan sıyrılıp gerçek dünyaya döndüm.
"Düştüm ve büyüdüm baba, beni ne zaman kaldıracaksın?"
Kendi kendime mırıldandığımda transa geçmiş gibiydim. Ellerimi kulaklarıma sertçe bastırmış, gözlerimi sımsıkı yummuştum. Kafamı eğmiş öne arkaya sallanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYET
RomanceMasumiyet; bir genç kadının bedeninde değil yüreğinde yeşerdiğinde anlamlı oldu. Bir erkek masumiyeti o kadının gözlerine baktığında anladı. Değişmedi. Sadece gerçek benliğini bir kadının masumiyetinde buldu...