38.BÖLÜM

95.3K 5.5K 510
                                    

     MASUMİYET 38

Bakışlarım, Kenn'de kalırken içimdeki çocuk tekrardan ortaya çıktı. Tam hayatımın merkezine geçip bana üzgün bir şekilde baktı.

"Bakışları, sana kimi hatırlatıyor?" Sorduğu soru ile tüm bedenim titredi. Korku, bir zehir gibi beni etkilemeye başladı.

"Bakışları..." İstemsizce mırıldandığımda Güneş,

"Babana mı benziyor?" diye sordu. Zorlukla da olsa Kenn'den bakışlarımı çektim. Ve boş bir şekilde Güneş'e baktım. Dokunsa, ağlayacak gibi hissediyordum.

"Anneme benziyor..." Dilimden dökülen sözler kanayan yaralar açtı benliğimde. Babama değil! Anneme benziyordu. Güneş, bir şey söylemedi. Sustu. Bu suskunluk, beni büyük bir kedere sürükledi. Çünkü hissettiğim bu duygu;güçlü bir gerçekti...

Babam gibi beni bırakıp gideceğini düşündüğüm adam aslında bambaşka bir boyuttaydı. Bunu nasıl görememiştim? Annem gibi körü körüne bağlıymış gibi bakıyordu. Ne yaparsam yapayım beni bırakmayacak gibi.

"Bu adam seni bırakmaz!" Güneş, düşüncelerime tercüman olurken kafamı olumlu anlamda salladım.

"Hangi ara bu kadar yakınlaştınız siz?" Güneş, inanamıyormuş gibi konuştuğunda elimi karnından çektim ve ona boş bir şekilde baktım.

"Bilmiyorum." Kendime itiraf ettiğim şey beni bir çıkmaza sürükledi. Yolu bulamıyordum.

"Hala gitmemesi... " Güneş'in yüzünde hafif bir tebessüm belirirken bakışları ile Kenn'i gösterdi. Kafamı çevirip Kenn'e baktım. Hala asansörün önünde duruyordu ve aynı şekilde bana bakmaya devam ediyordu.

"Niye bakıyor?" diye sordum boş bulunarak.

"Valla seni bilmem ama bence sana gerçek anlamda aşık olmuş. " Kafamı hışımla çevirdim ve Güneş'e kötü bir bakış attım.

"Şu kelimeyi söyleme!"

"Hangi kelimeyi?" Güneş,alaylı bir şekilde bana meydan okuduğunda şaşkınlığım iki kat arttı.

"Sen bu adamdan nefret etmiyor muydun ne oldu 2 dakikada?" diye sordum sinirle.

"İki dakika öncesine kadar senin sözünü dinleyip susan bir adam olduğunu bilmiyordum. Tam bir kılıbık olmuş."

"Ne kılıbığı ya..." diye çıkıştım bir anda. Kesinlikle refleks olarak tepki vermiştim ve anında yaptığım şeyin farkında verdim. Yer yarılsa da içine girseydim keşke. Güneş, tek kaşını kaldırıp verdiğim tepkiye yarım ağız gülümsedi.

"Gidelim, adam orada ağaç oldu! Sen yukarı çıkmadan gitmeyecek gibi."Güneş'in konuyu ışık hızıyla çevirmesi üzerine yüzümü astım ve önüme dönüp yürümeye başladım.

"Geleceğini keşke haber verseydin? Böyle şaşırdım." Güneş'e hitaben konuştuğumda asla ve asla bakışlarımı Kenn'e çevirmiyordum. Çeviremiyordum.

"Baskın yapmak istedim. Tam zamanında gelmişim ama..." Güneş'in imalı konuşması karşısında yüzüm kızarırken bizi gördüğünü anladım. Ona cevap vermezken Kenn'e çevirdim bakışlarımı bir cesaretle.

Bana bakmıyordu artık. Ciddi ve gergin bir şekilde elindeki telefona bakıyordu. Ve bu durum içimde tuhaf bir duyguyu ortaya çıkardı. Merak... Şu anda gerçek anlamda kiminle konuştuğunu, ne konuştuğunu merak ediyordum. Ve bu duygu benim uzun zamandır tatmadığım unutulmaya yüz tutmuş hislerimdi...

Kenn'in tam yanına gelirken Güneş'in varlığını unuttum. Kenn, kafasını çevirip bana baktığında hafifçe kaşlarını çattı. Hangi ara yanına geldiğimi anlamamış gibiydi. Neye bakıyordu da beni unutmuştu?

MASUMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin