MASUMİYET 6.BÖLÜM
Güvenmek demek adamak demekti bana göre. O insana koşulsuz güvenmek... Ve ben güven eylemini en güvendiğim insanlarda kaybetmiştim.
En güvendiğim insanlar anne ve babamdı fakat ölüm, güven eylemine ilk kelimesinde ilk zehrini akıtmıştı. Ölümle gömdüğüm güven; tüm insanlığa bir daha duyabileceğim son histi. Çünkü bilirdim ki elbet bir gün herkes giderdi. Tıpkı anne babamın beni hiç bırakmayacağını söyleyip gitmesi gibi...
"Güvenmiyorsun?" Duyduğum ses aklımdaki düşünceleri bir toz bulutu gibi dağıttı. Kenn'in ses tonu sakin olmasına rağmen sakinliğinin arkasındaki öfkeyi bana daha çok hissettirmişti.
"Evet, güvenmiyorum!" dedim net bir şekilde ve tekrardan sağa doğru bir adım atıp yanından geçip gitmek istedim. Ses tonum öyle duygusuzdu ki geçmiş beni yine kendine hapsetmişti.
Kenn kolumdan sertçe tutup beni kendine çektiğinde ona engel olamadım ve sertçe göğsüne çarptım. Ve o anda öyle bir öfke ile dolup taştı ki bedenim yoruldum diye haykırmak istedim. Ama sonra yapabileceğim en iyi şeyi yapıp sustum, içim çığlık çığlığa bağırırken...
"Senin gibi birinin güvenine ihtiyacım yok! Sana hazırlanman için 1 saat veriyorum." Kenn'in öfke dolu sesi tüm zerremi etkisine almayı başardığında gözlerimi kaldırmadan Kenn'in göğsüne baktım. Afallamıştım.
'Senin gibi biri..." Bu söz kafamın içinde yankılanmaya başladığında yaptığım hatalar bir zehirli sarmaşık gibi bedenime sarıldı. Amcamdan kaçıp geldiğim hale baktım acınası bir şekilde. Dayak yemek, şu an yaşadığım durumdan bin kat iyiydi. Ne yapmıştım ben?
"Gelmek istemiyorum!" dedim sakince.
Sakinliğimin altındaki o buruk ifadeyi sakladım. Kenn'in eli koluma daha sert baskı uyguladığında acıyla kaşlarımı çattım. Ağzımdan küçük bir inilti kaçtığında kolumdaki baskı azaldı ve Kenn beni sert bir şekilde bıraktı. Geriye doğru sendelerken düşmeden ayakta durup karşımdaki adama öfkeyle baktım.
"Bana böyle bakma!" Kenn'in sinirli bir şekilde söylediği ile gözlerimi kısıp ne dediğini anlamaya çalıştım.
"Ne?" diye sordum duygusuz bir ses tonuyla.
Kenn sorduğum soru ile sıkıntılı bir nefes verdi ve ellerini saçlarına daldırdı. Bakışlarını benden aldığında etrafı ilgiyle süzdü. Sakinleşmeye ihtiyacı var gibi görünüyordu. Sonra ne oldu bilmiyorum ama bana bakmadan arkasını dönüp çıkışa doğru ilerledi.
"1 saat zamanın var!" dedi ve ne olduğunu anlayamadan Kenn lavabodan çıktı. Arkasından şaşkınca bakarken elim bilinçsizce koluma gitti.
"Senden nefret ediyorum..." diye mırıldandım.
***************************************************************************
Yeni ve temiz bir sayfa açmak kim istemezdi ki... Herkes hayatında bir kere de olsa bu lafı söyleyip umutla düşlere dalmıştı elbette. Ama ben o düşlerimin içinde boğulmayı isteyecek kadar çok umut etmiş, çok fazla inanmıştım o temiz ve yeni sayfalara. Peki sonra ne oldu? O temiz sayfalar her umut edişimde bir öncekinden daha beter kirlendi. Öyle bir kirlendi ki; ne düşlerim kaldı ortada ne de umutlarım. Ve ben yaşadığım onca hayal kırıklığına rağmen tekrardan yeni bir sayfa açmaktan kaçınmadım. Çünkü bilirdim ki korkaklık, bana hayal kırıklığından ve umutsuzluktan daha fazla zarar verecek!
Güneş'in bavulunu doldurup kapağını kapattım durgun bir şekilde. Güneş'i sevdiğiyle gönderip burada kalmak...
Tekrardan yeni bir sayfa açıp burada kuracaktım düşlerimi, umutlarımı. Yalnız başlayacaktım belki hayata ama en güçlü silahım benimle olacaktı. Geçmişte yaptığım hatalarım benim en güçlü silahımdı. Ve ben o silahla çok yol kat edecektim. Aynı hataları yapmayacak, o silahın tetiğini çekmeyecektim. İşte bildiğim en net karardı bu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYET
RomanceMasumiyet; bir genç kadının bedeninde değil yüreğinde yeşerdiğinde anlamlı oldu. Bir erkek masumiyeti o kadının gözlerine baktığında anladı. Değişmedi. Sadece gerçek benliğini bir kadının masumiyetinde buldu...