35.BÖLÜM

96.5K 6K 882
                                    


           MASUMİYET 35.BÖLÜM

Kimsesizliğin nasıl bir şey olduğunu bilir misiniz? Aileniz olmadan, ayakta kalma mücadelesi vermeyi. Sığınacak bir limanınızın olmamasını...

Çocukluğumda en karanlık düşüncülerim; ailemden ayrı bir hayat kurmak istememdi. Onlar yüzünden artık kafamı eğmeden yoluma devam edeceğime inanırdım ama olmadı.Onlar gitti ve ben yoluma devam edemedim.

"Keşke gitsen..."

Anneme bağıran o öfkeli kızın sesi kafamın içinde yankılandığında gözlerimi kapattım ve annemin o gün verdiği tepkiyi hatırlamak istedim. Olmadı. Annemin yüzü gözlerimin önüne gelmedi. Hemen gözlerimi açarken korku ve dehşetle odanın içine baktım. Bir insan annesinin yüzünü unutabilir miydi?

"Alın bu adamı, dersini verip ülkeden gönderin. Bir daha bu ülkenin yakınından bile geçmeye cesaret edemesin!"

Düşüncelerimin arasına öfkeli bir ses girdiğinde bacaklarımı kendime daha çok çektim ve acılarımla yüzleştim. Vefasız bir çocuktum. İyi değildim! Hiçbir zaman olmamıştım. Hangi çocukta annesi ve babasının bir fotoğrafı olmazdı?

"Yanlış yapıyorsun. Pişman olacaksın! O kızın söylediklerine kanamazsın!" Amcamın sesini duymamla ellerimi kulaklarıma götürdüm ve kendimi onlardan soyutlamak adına kendimle yüzleşmeye devam ettim.

Düşüncelerim beni bir çıkmaz sokağa getirdiğinde önümde duran kocaman duvara baktım. Bu yoldan çıkış yoktu! Gittiğim yol, yol değildi! Annemle babamın mezarlarına bir çiçek bile koyamadan gelmiştim. Ne yazık... Halbuki değiştiğimi sanıyordum. Ama öyle olmamıştı. Yine kendimi düşünmüş, burada kalmıştım. Kenn'in bana karşı zaafını kullanıyordum. Ne kadar gururlu davranırsam davranayım bir süre sonra onun bana sunduğu her şeyi bir öncekinden daha fazla isteyecektim. Kendimi tanıyordum. Sonra ellerimin üstünde hissettiğim ile irkildim ve korkuyla kendimi geriye çektim.

"Sakin ol! Amcan gitti." Kenn'in durgun sesi ile küçük çaplı bir rahatlama yaşasam da sonrasında Kenn'in amcama sorduğu o soru geldi aklıma ve bakışlarımı ondan çekip doğruyu söyleyip söylemediğini kontrol etmek için kapıya doğru baktım. Kimse yoktu!

"İyi misin?" Kenn'in hiçbir duyguyu barındırmayan ses tonu ile bakışlarımı kapıdan çekip tekrar ona çevirdim. Gözlerinde bir boşluk vardı. Bedeni buradaydı ama kafası başka bir şeye takılmıştı. Bunu hissedebiliyordum.

"Ona inandın mı?" Ses tonum buz gibiydi. Kenn, kafasını olumsuz anlamda salladığında Kenn'in gözlerinin içine baktım. İlk defa onu okuyabiliyordum. O duygusuz boş gözlerinin içinde küçük de olsa onu görebiliyordum.

"Yalan söyleme!" dedim kısık sesle.

"Aklında bir şüphe var." Kenn, hiçbir tepki vermeden bana baktığında ellerimi omuzlarına koydum ve öfkeyle ittim. Kenn, bu tepkimden hiç etkilenmezken ellerimi tuttu ve beni kendine çekti.

"Bir şey söylemedim!"

"En kötüsü de bu zaten. Ona inanmadım demiyorsun." Diye fısıldadım.

"Sadece intihar kısmına takıldım. Onun diğer söylediklerine inanmadım. " dedi.

Sesinde ve yüz ifadesinde soğuk bir ciddiyet vardı. Bu hiç hoşuma gitmedi. Söylediğine karşılık sertçe elimi ondan çektim ve hiçbir şey söylemeden öylece ona baktım. Benimle aynı seviyeye gelmek için koltuğun önünde dizlerinin üstüne çökmüştü. Bakışlarım, dağılmış üstüne düştüğünde tüm öfkem bir anda yok oldu. O güçlü adamı ne hale getirmiştim ben?

MASUMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin