MASUMİYET 12.BÖLÜM
Dışarıdaki yağmur sesi ile gözlerimi kapattım ve karanlığın içinde düşüncelerime doğru bir adım attım.
"Bir insan en çok karanlığı ve yağmuru sevmeli. Karanlıkta saklanacak, yağmurun altında ağlayacak."
Ağzımdan dökülen fısıltı eşliğindeki her bir kelime beni ben yaptı bir anda. Annem ve babamdan sonra bu anı yaşamayalı ne kadar olmuştu? Gözlerimi hafif araladım ve kapıya doğru baktım. Saat gece 12'yi çoktan geçmişti. Tam da babamın geliş saatiydi. Bu gözlerimin dolmasına sebep olduğunda artık bir anne babam olmadığım gerçeği ile baş başa kaldım yine. Bir hüzün çöktü yüreğime. Sonra anladım ki bir anne gidince içinde biriktirdiğin dertler çığ oluyormuş. Bir baba gidince, güven veren sıcaklığı...
Tam bu düşünceler arasında kapının kulpunun oynadığını fark ettim. Kapıdaki Güneş olmalı ki beni uyandırmamak için çok yavaş ve sessiz bir şekilde kapıyı açıyordu. Tıpkı babam gibi... Hemen gözlerimi kapatıp kapıya sırtımı verdim. Güneş'in uyumadığımı düşünmesini istemiyordum. Kapı tamamen açılıp kısa süre içinde kapandığında tuhaf bir şekilde gerildiğimi hissettim. Odanın içinde duyduğum ayak sesleri kesinlikle Güneş'e ait değildi. Bu düşüncenin ardından burnuma gelen o tanıdık koku, kalbimin korkuyla çarpmasına sebep oldu. Gözlerimi açmadan uyumaya devam ettiğimde aklıma bugün Kenn'in
"Kimseyi kaybetmekten korkmam ben!" dediği o ses tonu geldi.
Bu tüm tüylerimin diken diken olmasına sebep oldu. Ayak sesleri tam yatağımın başında durduğunda, nefes alışverişlerini hissediyordum. Tam arkamdaydı. Bir süre sessizlik odanın içinde hüküm sürdü. Sonra aklıma bambaşka bir şey takıldı. Arkamdaki kişinin Kenn olduğunu nereden çıkarmıştım? Bu düşünce beni daha da çıkmaza soktu. Ama bu kısacık bir andı. Kenn'in kokusunu unutamayacak kadar kendisinden nefret etmiştim. Arkamdaki kişi kesinlikle Kenn'di.
"İpek!"
Kenn'in fısıltılı sesi kulaklarıma ulaştığında tepkisiz bir şekilde kalmaya devam ettim. Bir süre sonra yatağımın hareketlendiğini hissettim. Bu tüm vücudumun ürpermesine sebep oldu. Korkuyordum... Ama bu korku, bambaşkaydı. Kenn'den çok kendimden korkuyordum...
"Uyumadığını biliyorum..."
Kendinden emin ses tonu kafamın içinde yankılandı bir süre. Sonra nedendir bilinmez gözlerimi açtım ve hiç düşünmeden yatakta dönüp Kenn'e baktım. Kenn yatağıma uzanmıştı. Karanlığın içinde bakışlarımız buluştuğunda
"Neden geldin?" diye sordum. Kenn hiç tepki vermeden gözlerini gözlerimden ayırmadı.
"Senin için geldim!" Söylediğine hiç şaşırmadım. Gözlerimi olumlu anlamda kapatıp açtım.
"Bana zarar veriyorsun." diye mırıldandım.
Kenn hiçbir şey söylemedi. Suçunu biliyormuş gibi sustu. Bakışlarındaki duygusuzluk aynıydı. Zaten gözlerinde sevgi görmek, bir balığın sudan başka bir yerde yaşaması gibi bir şey olurdu.
"İpek..."
Araya giren bir ses, karşımdaki adamın siluetini yok etti bir anda. Çatık kaşlarımın ardından gözlerimi kırpıştırdım ve karanlık odanın içinden koptum. Işık gözlerimi kamaştırırken başımda dikilen Güneş'e baktım kısık gözlerle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYET
RomanceMasumiyet; bir genç kadının bedeninde değil yüreğinde yeşerdiğinde anlamlı oldu. Bir erkek masumiyeti o kadının gözlerine baktığında anladı. Değişmedi. Sadece gerçek benliğini bir kadının masumiyetinde buldu...