MASUMİYET 20.BÖLÜM
Kenn, rahatça koltuğuna yaslanmış, yüzünde bu durumdan memnun olan alaylı bir ifade ile bana bakıyordu. Bir saniye bile gözlerini benden çekmemişti. Tedirgin bir şekilde odadakilere tek tek baktım.
"Sen izin almadan nasıl içeri girersin?"
Kolumu aniden tutup kendine çeviren asistan kıza baktım şaşkınca. Böyle bir tepkiyi bu kızdan beklemediğim aşikardı.Kız öfkeli bir şekilde bana baktığında ayağıma gelen bu fırsatı tepmedim.
"Özür dilerim, ben de tam çıkmak üzereydim" dedim sakinlikle. Kız verdiğim bu sakin tavrımla afalladı. Kaşlarını hafifçe çattığında kafasını sağa yatırıp beni anlamaya çalışıyor gibi baktı. Kızı umursamadan tekrar odaya döndüğümde
"Küçük bir sorun yüzünden gitmek zorundayım, kusura bakmayın." dedim İngilizce olarak ve eğilip odadakilere selam verdim. Odadakiler bu hareketimle birlikte onlar da eğilip bana selam verdiler. Yüzlerindeki gülümseme beni memnun etti. Yaptığım hatayı zor da olsa telafi edebilmiştim.
Asistan kızın bu olay karşısında kolumu tutan eli, panikle kolumu bıraktı ve geriye çekildi. Bu yaptığı harekete ilk başta anlam veremedim ancak sonra aklıma gelen düşünce, bakışlarımı direk Kenn'e çevirdim. Kenn, öfkeli bir şekilde Asistan kıza bakıyordu. Bu durum karşısında kafamı olumsuz anlamda salladım ve asistan kıza dönüp baktım.
"Geriye çekil de kapıyı kapatayım." Dedim sakin bir ses tonuyla.
Kız tedirgin bir şekilde geriye çekildiğinde kapının kulpunu tuttum ve Kenn'e bir daha bakmadan kapıyı kapattım. Kız masasına gidip oturduğunda gerginliği belli oluyordu. Ben de kızın masasının başına geldim ve kalemlikten bir kalem aldım.
"Kağıt var mı?" diye sordum. Kız öfkeli bir şekilde bana baktığında çekmecelerden birini açtı ve oradan çıkardığı bir kağıdı fırlatır gibi masanın üstüne bıraktı. Bu tepkisine karşın sakinliğimi korumaya devam ettim.
"Teşekkür ederim."
"Bana teşekkür etme!" Sert çıkış yapan kıza baktım anlamayan bir ifade ile.
"Senin yüzünden Jane'yi gönderdiler. Şimdi de sıra bende mi?"
"Jane'yi ben göndermedim, bilmediğin şeyler var. İkincisi seni neden göndereyim?" diye sordum. Ses tonum kısık ve güçsüzdü.
"Biz senin gibilerin ne mal olduğunu biliriz, bana masum ayaklarına yatma!" dediğinde elimdeki kalemi masaya sertçe bıraktım ve kıza doğru eğildim.
"Ne demek istiyorsun, açık konuşsana!" diye çıkıştım. Sabrım son demlerini yaşıyordu. Asistan kız bu çıkışımla birlikte tedirgin bir şekilde Kenn'in kapısına doğru baktı. Mağduru oynuyordu. Sonra bakışları bana korkuyla döndü.
"Patronla yatıyorsun diye herkesi parmağında oynatabileceğini mi sanıyorsun? "
Kızın tükürür gibi söylediği cümle tüm hayallerimi, tüm çocukluğumu, tüm masumiyetimi elimden aldı bir anda. Bunun olacağını biliyordum. Kirlenmiş bir hayata devam ediyordum, nasıl temiz damgası yiyebilirdim ki... Bir anda durgunlaştım ve yaşadığım hayatın altında ezildiğimi fark ettim. Kıza hiçbir şey söylemeden arkamı dönüp asansöre doğru ilerlediğimde arkamdan o kızın tekrar sesini duydum.
"Kaçmak, senin gibi kızlara yakışır."
"Benim gibi kızlara..." diye mırıldandım kendi kendime...
**************************************************************************
Camı açıp önüne bir sandalye çektim. Sandalyeye otururken yüzüme esen hafif rüzgarın büyüsüne kapıldım. Hayat, o kadar çok garipti ki küçük bir rüzgar bile hayatını darmadağın edebiliyordu. Annemle Babamın ölüm haberini aldığım gün, artık hayatın benim için bu kadar kolay olmayacağını biliyordum. O rüzgar o gün esmiş, tüm hayatımı darmadağın etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYET
RomanceMasumiyet; bir genç kadının bedeninde değil yüreğinde yeşerdiğinde anlamlı oldu. Bir erkek masumiyeti o kadının gözlerine baktığında anladı. Değişmedi. Sadece gerçek benliğini bir kadının masumiyetinde buldu...