23.BÖLÜM

97.6K 5.6K 462
                                    

          MASUMİYET 23.BÖLÜM

"O kadından daha çok seviyorum seni... "

Annemin babamın arkasından ağlamaklı bir şekilde konuşmasıyla sindiğim duvara daha çok gömüldüm. Acı, tam göğsümün ortasına oturmuştu.Annem, yaşanan 8 yıldan sonra ilk defa sessizliğini bozmuştu ve bu durum tüm evi bir anda karanlığa gömmüştü.

"Seninle evlendiğim gün, beni sonsuza kadar seveceğini söylemiştin." Annemin öfkeli sesi ile gözlerimi kapattım ve saklandığım duvardan kayıp yere oturdum. Ağlayamıyordum...

"Bunun için özür dilerim." Babamın pişmanlık dolu sesi odada yankılandığında bomboş yere baktım. Bir özür her şeyi affettirebilir miydi? Affettirmiyordu maalesef...

"Sırf senin için her şeyimi bırakıp sana geldim. Ne ailem, ne param, ne gururum kaldı. Peki sen..."

"Devam edip gözümdeki saygını da düşürme!"

Babam, annemin sözünü sertçe kestiğinde ellerimi kaldırıp kulaklarıma götürdüm. Bu sessizliği dinlemek istemiyordum! Aradan geçen o asırlık zaman diliminin sonunda kapının kapanma sesi çocukluğuma vurulan son darbe oldu. Babam yine gitmişti. Arkasında iki harabe bıraktığını bilmeden...

Ellerimi kulaklarımdan çektiğimde kafamı saklandığım duvardan dışarı çıkartıp anneme baktım. Gördüğüm manzara gözlerimin dolmasına sebep oldu. Annem, yıkılmış bir harabeden daha beter bir haldeydi. Gözyaşlarıyla kapının arkasından hayal kırıklığı ve pişmanlık ile bakıyordu. İşte ilk defa o gün çocukluğuma demir parmaklıklar ardında prangalar vurdum. Artık büyümüştüm!

"Sen ne saçmalıyorsun?"

Baron'un öfkeli sesi ile gerçek dünyaya döndüm. Bakışlarım boş bir şekilde Baron da kaldı bir süre. Bakışları arkamdaki bir noktaydı. Bu uyarılmama sebep oldu ve durgun bir şekilde dönüp arkamdaki adama baktım. Kendinden emin tüm ihtişamıyla Baron'a meydan okuyordu. Bu görüntü karşısında buruk bir şekilde gülümsedim ve hiç düşünmeden kafamı tekrar çevirip Baron'a doğru ilerledim.

"Ben annem gibi olmayacağım." diye fısıldadım kendi kendime. Ayaklarım benden yana olup itaat ettiğinde kendimi bir anda Baron'un karşısında buldum.

"Hadi içeri girelim."

Baron bakışlarını Kenn'den alıp bana çevirdi. Belli etmemeye çalışsa da verdiğim tepkiye şaşırmış gibi bir hali vardı. Kaşlarımı şaka amaçlı çatıp ona baktım. Baron verdiğim tepki ile gözle görülür bir rahatlama yaşadı ve küçük bir tebessüm etti.

"Gir bakalım." Söylediğine karşın bir kere bile arkama bakmadan evin içine girdim. Kapıyı arkamızdan kapatan baron yanıma geldiğinde

"O adamı buraya neden getirdin?" diye sordu. Oturma odasına doğru ilerlerken suratım düştü.

"Getirmek zorunda kaldım, özür dilerim." Kanepelerden birine gelişigüzel oturduğumda içimdeki huzursuzluk çok fazla ürkütücüydü.

"Sorun yok! Zaten başka bir yere geçecektim. Burası artık eskisi kadar güvenli değildi." Baron'un söyledikleri ile bakışlarımı üzgünce ona çevirdim.

"Kenn, bu yaptığının altında kalmayacaktır." dedim bakışlarımla hala elinde tuttuğu bıçağı işaret ederek. Baron bıçağı yanındaki masaya bıraktığında umursamazca omuz silkti.

"Hiçbir şey yapamaz. " Kendinden emin konuşması karşısında kaşlarımı kaldırdım ve Baron'un yüz ifadesini inceledim. Gerçekten korkmuyordu!

"Kenn'in güçlü bir adam olduğunu biliyorsun değil mi?"

"O adam, bana bir şey yapamaz!"

"Nasıl yapamaz?" Şaşkındım. Bu kadar net konuşabildiğine göre bir bildiği vardı elbette.

MASUMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin