Multimedia'da Bulut'un yemek yedikleri sahneden bir görüntüsü var. Anlattığım yüz ifadesini daha iyi anlıyorsunuz bakınca. İyi okumalar :)
Ayak seslerini duyduğumda arkamı dönmedim. Birkaç adım daha yaklaşıp tam arkamda durduğumda hareketsizce oturmaya devam ettim. Kısa bir duraklamadan sonra hafifçe öksürdü.
Bu gece beni fazlasıyla korkutup sinirlerimi bozmuştu zaten. Şimdi ne söyleyecekti acaba? Gözlerimi yere dikip tek kaşımı kaldırdım.
Tepkisiz kalmam sinirini bozmuş gibiydi. Sinirlenmesi nedense hoşuma gidiyordu, kızgınken daha da güzelleşiyordu sanki.
“Teşekkürler” dedi kısıkça ben düşüncelerimden sıyrılmaya çalışırken.
Evet, bunu beklemiyordum. Her zamanki hırçın tavrından eser yoktu. Son yaşananlar değişik bir ruh haline bürünmesine neden olmuştu belli ki. Çok güzel, şimdi ne cevap verecektin oğlum Bulut?
Birkaç saniyelik sessizlikten sonra her zaman yaptığım şeyi yapmaya karar verdim ve sustum.
Sessizliğimden rahatsız olmuş olacak ki “havuzda kurtardığın için” diye ekledi.
Gerçekten cevap beklediği çok belliydi ama ona hala kızgındım. Hemen yelkenleri suya indiremezdim. Uzun zamandır geçirdiğim en korkunç gecelerden biriydi ciddi anlamda. Ona bir şey olacak diye çok korkmuştum.
Niye önemsiyordum ki onu bu kadar? Aptal kızın tekiydi. Başına sürekli bela açıyordu, yanındaki insanlara da sıkıntı veriyordu. Biraz kafası çalışsa düşünerek hareket ederdi. Bayıldığında gerçekten korkmuştum. Bakışlarımı masanın köşesine odakladığımda onun yerinde başkası da olsa korkardım diye düşündüm.
“Neden konuşmuyorsun?” dediğinde sesi ağlamaklıydı. Fazla mı üstüne gidiyordum acaba? Hayır, hayır. Sertliğimi kaybetmeyecektim.
İçini çektiğini duyduğumda daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım ve bakışlarımı ona çevirdim. Şahit olduğum manzara bir an için nefesimi kesse de hafifçe silkinip kendime geldim.
Gözlerini yere dikmiş, sessizce ağlıyordu. Gözyaşları dizlerine kadar gelen pijamamı ıslatırken altında bir şey yoktu. Bu kız gerçekten güzelliğinin farkında değildi. Beni yoldan mı çıkarmaya çalışıyor acaba diye içimden söylenirken bir damla daha yanaklarından süzüldü ve tişörtün üzerine döküldü.
Hayır, sadece fazla saftı.
Bir o kadar da nasıl gözüktüğünden bihaber.
Ona doğru yaklaştığımda bir adım geri gitti. Hadi ama, nereye kadar kaçacaktı? Hafifçe gözlerimi devirdim.
“Teşekkürün kabul edildi, ağlama artık” derken bir adım daha yaklaştım. Tek eliyle gözyaşlarını silerek biraz daha geriledi.
Birkaç saniye sonra arkasında duvarı hissettiğinde durdu ve ona yaklaşmamı izledi. Artık ne yapacağımı düşündüyse birden beni itmeye çalıştı.
Ah, aptal kız.
Ellerini yakaladığım gibi duvara dayadım. Kolaysa şimdi kaç diye içimden geçirdiğimde ne düşündüğümü anlamış gibiydi.
“Bileğimi acıtıyorsun” dediğinde gözlerini gözlerime dikti. Ciğerlerimden kasıklarıma doğru bir sıcaklık hücum ederken hafifçe yutkundum ve ellerimi gevşettim. Kendimi aptal gibi hissettim, bir kızın cazibesine bu kadar kapılacak kadar ergen olmamıştım hiçbir zaman. Ama o.. diğerlerine göre fazla farklıydı.
Kendime geldiğimi hissettiğimde “bir şartla bırakırım” dedim. Gözyaşlarıyla ıslanmış mavi gözleri soru sorarmış gibi baktı.
“Ağlamayacaksın. Ağlayan kızları sevmem.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mum Işığı 1 : İstanbul
Teen FictionPelin İzmir'de yaşayan yarı Alman yarı Türk bir kızdır. Dedesiyle büyümüş, ne intihar eden annesini ne de Alman babasını tanıyabilmiştir. Bir gün başarısının fark edilmesiyle İstanbul'daki saygın liselerden birinden burs kazanır ve hayatı değişir. K...