Part 62 - Karar

61.5K 3K 135
                                    

Geçen bölüm için fark etmeden ben de oy kullanmışım, geri de alamıyorum. Normalde öyle apaçilikler yapmam yani yanlış anlaşılma olmasın :D 

Dengeleri sarsacak bir bölüm oldu. Okurken nefes almayı unutmayınız. Bu arada böyle bir bölüme illa ki yorum istiyorum. Aslında genel olarak yorum yapmayı alışkanlık haline getirebilirsiniz yani benim için cidden hiçbir sakıncası yok :D

Multimediada tatlı bir Çağrı resmi var. Bir bakın derim:)

İyi okumalar!

"Ya bir şey olduğu yok. Geç olduğu için beni Batuhan bırakacaktı ama işi olduğundan Mete bıraktı" dedi Hazal yüzüncü kez. Akşam onu bayağı sıkıştırmıştık ama valizimi hazırlamam gerektiğinden erken ayrılmıştım yanlarından. Doğal olarak sorgu bu sabah da devam ediyordu.

"Peki ne konuşuyordunuz öyle ciddi ciddi?" dedi Özge inanmamış gibi. "Bak yalan söylüyosan saçını başını yolarım"

Valizimi merdivenlerden aşağı indirmeye çalışırken Özge'nin söylediklerine gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Tabi bunda dün olanları hatırlamamın da payı vardı. Yurdun sokağında saklandığımızda konuşmadığı halde Atakan'ın ağzını kapatıp çocuğu nefessiz bırakmıştı.

"Bir şey yok be kızım" dedi Hazal bana yardım etmeye çalışırken. "Olsa dükkan senin. Nerde o günler. Ama beni bırakmak için Bengi'yi orda Batuhanla bıraktı. En çok o hoşuma gitti."

"Hem bak Pelin yuvadan uçuyor" diye devam etti Hazal. "Şu an bu daha önemli"

Özge hafifçe iç geçirip "öyle olsun" diye mırıldandı ama sadece bir şeyleri ertelediğini biliyordum. Kısa zamanda yine sıkıştıracaktı Hazal'ı.

"En azından birimiz dün akşam stressiz bir gece geçirdi" dedim gülerek. Akşam olanları Hazal'a çoktan anlatmıştık ve ağzı açık dinlemişti.

"Evet" dedi Hazal. "Allah yardım etmiş, yoksa yani mümkün değil"

Giriş kata geldiğimizde kızları öpüp danışmaya gittim. Daha bankaya da uğrayacağımdan derse geç kalmalarını istemiyordum. Nasıl olsa okulda görüşürdük. Valizimi sürükleyip kenara bıraktığımda Batuhan'ın annesiyle göz göze geldik.

"Merhaba" derken birkaç adım atıp masaya yaslandım. "Çıkışımı yapacaktım"

Batuhan'ın annesi bakışlarını benden ayırmadan ciddi bir şekilde birkaç kağıt aldı. "Evet" dediğinde önüme bir kağıt ve kalem koydu. "İmzalasan yeterli"

Yavaşça kağıtta yazanlara göz gezdirdim. Okumadan imza atmama gibi bir huyum vardı. Bu yönden dedeme benziyordum. Her şeyi anladığımdan emin olup kalemin kapağını açtım.

"Çıkış yaparsan bu dönemlik geri dönme hakkının olmadığını okudun değil mi? Sonra sorun olmasın"

Hafifçe kafamı salladığımda yüzüne bakmadan hızlıca imzamı attım. Kağıdı uzatırken hafifçe nefesini dışarı verdi. Benden pek hoşlanmadığını zaten biliyordum.

Kibarlık olsun diye "iyi günler" dedim ama cevap gelmedi. Ben de valizimi tekrardan sürükleyip yurdun kapısına doğru yürümeye başladım. O sırada iki kız fısıldaşarak merdivenlerden iniyorlardı. Beni gördüklerinde bir an durakladılar ve gülmek ile gülmemek arası bir noktada birbirlerine baktılar. Adımlarını hızlandırıp önüme geçtikletinde gülüştüklerini duyabiliyordum.

Genel olarak sevilmediğimin farkındaydım ama daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı. Yani normalde arkamdan konuşmayı, dalga geçmeyi tercih ediyorlardı. O yüzden ister istemez biraz huzursuz olmuştum. Kötü düşünceleri aklımdan atmaya çalışarak hızla bankamatiğe gittim ve bursumu çektim. İşlerim sandığımdan erken bitmişti, geç kalacağımı düşüdüğümden kızları göndermiştim. Bir an onlarla gitmediğime pişman oldum, yanımda kızlar olsa böyle bir şeye cesaret edemeyebilirlerdi.

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin