Yavaş yavaş ipler kopacak. Oylarınızı eksik etmeyin, teşekkürler ! :)
Bulut’un delici bakışlarından kaçmaya çalışırken iki gün geçirmiştim. Bakışlarına karşılık vermemek benim için öyle zordu ki. Hep kendi kendime söylediğim gibi, bu çocukta bir şeyler vardı ve insanı çekiyordu.
Batuhan’ın benim için yaptıklarını düşünerek Bulut’u kafamdan uzaklaştırdım. Onunla ilgilenmeyecektim, yoksa oyunumuz mahvolurdu. Hem şu an düşünmem gereken daha önemli şeyler vardı. Bu akşam okulun gecesi vardı ve benim kıyafetim bile hazır değildi. Antreman, dersler ve başıma gelen şu işler yüzünden erteleye erteleye bugüne gelmiştim.
En kötü gitmezdim, çok da önemli değildi. Ama işin ucunda Batuhan’ı tek bırakmak vardı. Yanlış yorumlanabilirdi. Bir işe başladıysam sonunu getirmeliydim. Oflayarak yatağımdan kalktım ve üzerime rahat bir şeyler geçirdim. Bankaya gidip para çekmem lazımdı, sonrasında da gece için bir şeyler bakabilirdim.
Yurdun kapısından çıkarken adımın söylendiğini duyup arkamı döndüm. Seslenen kişi yurda ilk geldiğim gün konuştuğum kadındı. Yüzündeki aynı belirsiz gülümsemeyle adımı tekrarladı.
“Pelin Karatepe?”
Kafamı sallayarak danışmaya doğru ilerledim. Yanına gittiğimdeyse masanın altından kocaman bir paket çıkardı.
“Bu paket size gelmiş” dediğinde merakla bir adım daha attım. Aklıma ilk dedem geldi, başka kim olabilirdi ki? Ama birbirimize söz vermiştik, çok gerekmedikçe iletişime geçmeyecektik. Sesini duyarsam dayanamayıp İzmir’e döneceğimi biliyordu çünkü.
Paketi elime aldığımda kafam tamamen gitmişti. Dışarı çıkmaktan vazgeçip odama çıktım.
Odaya ulaştığımda paketle bir müddet bakıştık. Hem merak ediyordum hem de içimdeki gereksiz korkulara hakim olamıyordum. Derin bir nefes alıp yavaşça paketin kapağını araladım. Sarı ve gri tonlarının karıştığı bir elbiseyle karşılaştığımdaysa şaşkınlığıma hakim olamadım. Diğer kutuda da bir çift ayakkabı vardı.
Batuhan göndermiştir diyerek derin bir oh çektim. Daha yeni konuşmuştuk, elbisemin olmadığını ve alışverişi hep ertelediğimi de biliyordu. Yüzüme hafif bir gülümseme yayılırken elbiseyi çıkarıp aynanın karşısına geçtim. Vücudumu saran kısa bir elbiseydi, rengiyse ten rengime fazlasıyla yakışmıştı.
Anlayışlı ve yakışıklı olduğu kadar zevk sahibiymiş diye içimden geçirdiğimde sırıttığımı fark ettim. Gerçekten tam bir aptaldım, yapmak istediklerimle yaptıklarım zıtlık içindeydi. Neyse, en azından yalnız olduğum için rahat davranabilirdim.
Elbiseyle ayakkabıyı düzgün bir yere yerleştirdikten sonra kendimi yatağın üzerine attım. Biraz düşünüp kendimi geceye hazırlamaya ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mum Işığı 1 : İstanbul
Teen FictionPelin İzmir'de yaşayan yarı Alman yarı Türk bir kızdır. Dedesiyle büyümüş, ne intihar eden annesini ne de Alman babasını tanıyabilmiştir. Bir gün başarısının fark edilmesiyle İstanbul'daki saygın liselerden birinden burs kazanır ve hayatı değişir. K...