Part 35

71.1K 4K 71
                                    

Yarın çok güzel bir bölüm gelecek bir aksilik çıkmazsa. Bu bölüm kısaydı ama aradaki bağlantıyı kurmak için önemliydi. İyi okumalar! :)

Sınıfta oturmuş defterime bir şeyler karalarken Bulut’un eninde sonunda açıklama yapmaya geleceğini biliyordum. Kulağıma hiç de hoş şeyler gelmiyordu. Hem kendi adıma hem Pelin adına. Bu işten tek zararsız çıkan Bulut’tu. Farkında olup olmadığından nedense emin değildim.

Yaklaşık beş dakika sonra onu ne kadar iyi tanıdığımı bir kez daha ispatlayıp yanıma geldi. Her zamanki ifadesiz yüz, her zamanki ifadesiz bakışlar. Kafasıyla dışarı gelmem için ufak bir hareket yaptıktan sonra gözden kayboldu. Tabi ki gidecektim. Hem zaten bir şekilde yüzleşmemiz gerekiyordu. Bu fırsatı kaçıramazdım.

Yerimden kalkıp dışarı çıktığımda onu duvara yaslanmış bir şekilde beni beklerken buldum. Israrcı bakışlarımı yüzüne diktiğimdeyse rahatsız olup hafifçe boğazını temizledi.

“Kimle isterse mutlu olsun demiştik. Anlayışına sığınıyorum kardeşim”

Cümlesini bitirir bitirmez meraklı gözlerle bana baktı. Olumsuz bir cevap almaya korktuğunu hissetmek zor değildi.

“Kimle isterse mutlu olsun anlayışın bu mu senin?” dediğimde içindeki korkuyu daha net bir şekilde hissedebiliyordum. Korkmalıydı da.

“Ne yaptığının farkında mısın?” dediğimdeyse huzursuzca ellerini cebinden çıkardı. Bu hali beni ne kadar üzse de benim de bir tahammül sınırım vardı ve son olanlar hiç hoş değildi. Hem kendi adıma hep mutlu olmasını istediğim o insan adına.

“Ben sadece..”

“Ne amaçla yaparsan yap. İnsanlar kısa bir zamana kadar bizim sevgili olduğumuzu düşünüyordu. Şimdi bir bakmışlar kardeşimle birlikte.”

Cümlemi bitirdiğimde gerçekten fazla sinirliydim. Bulut’un düşüncesizliğinin yanı sıra Pelin’in bir başkasıyla olması fikri içten içe canımı yakıyordu. Her ne kadar kendime itiraf etmekte zorlansam da.

“Adımlarını planlayarak atan sen değil miydin? Şimdi ne oldu? İnsanlar Pelin hakkında ne düşünüyordur bir fikrin var mı, ya da benim hakkımda, yani kardeşin hakkında?”

“Sakin olur musun?” deyip sözümü kesmese devam etmeye niyetliydim. Bir şeyleri yoluna koymak istediği fazlasıyla belliydi ama bu kez kolay olmayacaktı.

Nitekim ses tonundaki o duygu az da olsa beni sakinleştirmişti. Kendimi topladım ve söyleyeceklerini dinlemeye karar verdim.

“Ne kadar reddetsem de onun yanında çok mutluyum. Artık onun da benimle mutlu olduğuna eminim.”

Göğsüm daralırken son cümlesi zihnimde defalarca tekrarlandı. Pelin de onunla mutlu muydu gerçekten? Bulut emin olmadan konuşmazdı, öyleyse..

“İnsanların mutlu olup olmamanızı önemseyeceğini sanmıyorum. Benim takıldığım ikimizi de düşürdüğün durum. Söylediğin kulağa basit gelebilir ama herkes arkamızdan konuşurken birimizin mutlu olabileceğine inanıyor musun?”

Cümlemi bitirdiğimde sessizliğe gömüldü. Haklıydım, o da biliyordu haklı olduğumu.

Yüzüme buruk bir gülümseme yerleştirdiğimde hafifçe tek kaşımı kaldırdım. Bulutla aramıza kimsenin giremeyeceğini biliyordum ama yine de olanlar canımı yakıyordu, evet. Elimde değildi.

“Kolay gelsin kardeşim. Umarım benim adımı da onun adını da temize çıkarabilirsin. İşe nerden başlayacağını biliyorsun”

Ardından arkamı dönüp hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladım. Artık onun da benimle mutlu olduğuna eminim demişti Bulut.

Doğru olduğunu biliyordum.

Yine de ne kadar doğru olduğunu öğrenmenin bir yolu vardı.

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin