Part 19

93K 4.6K 352
                                    

Multimedia'da Bulut var, bir bakın derim ben :)

Pelin

Kocaman üç hafta geçmişti aradan ve ben hala bazı düşünceleri kafamdan atamamıştım. Üstüne üstlük sınavlar yaklaşırken hiçbir şeye odaklanamıyordum. Sonunda okul bursu kesip beni evime geri yollayacaktı muhtemelen.

Son zamanlarda sadece kendim için değil, benden bir şeyler bekleyen insan için, dedem için de artık daha fazla derslere yoğunlaşmam gerektiğini iyice hatırlatmıştım kendime. Yaşadıklarım beni fazla dağıtmıştı ama artık kendime gelmem gerekiyordu.

Düşüncelerimden uzaklaşmaya çalışarak önümdeki coğrafya notlarına yoğunlaşmayı denedim.

Kutuplardaki buz kütlelerinin erimesiyle birlikte..’

Gerçekten çok hoştu. Sinirlenerek notları bir kenara ittim. Her şey bana onu hatırlatıyordu, sanki dünyadaki her nesne onu hatırlamam için aralarında sözleşmişti. Ne kadar kendime kızsam da olmuyordu işte, aklımdan hiç çıkmıyordu.

Geçen üç hafta boyunca bir kez olsun yüzüme bakmamıştı. O değil miydi benimle birlikte yemek yiyen? Aynı şekilde bana sarılıp uyuyan? Bana bir şey olmasından korkup panik olan? Bir insan saatler içinde nasıl bu kadar değişebilirdi ki?

Herkesin düşündüğü şeye inanmak istiyordum, kötü düşünmek istiyordum onun hakkında ama olmuyordu. Çünkü o gece kimsenin görmediği bir şeyler görmüştüm ifadesinde ve gözlerinin derinliklerinde. Kim ne derse desin bilinçaltım kabul etmiyordu. Kötü değildi. Bencil de sayılmazdı. Sadece biraz.. farklıydı. İnsanların kendisini anlamasına izin vermiyordu. Biri hakkında iyi düşünecek diye ödü kopuyordu sanki.

Batuhan’a gelince, araları gayet iyiydi. Muhabbetleri de yerindeydi, aynı şekilde konuşuyorlardı. Ayrıca ne olduysa insanlar benim hakkımda, bizim hakkımızda konuşmayı da kesmişlerdi. Muhtemelen benden uzak durduğu, yüzüme bile bakmadığı içindi. Bilmiyordum gerçekten. Artık düşünmekten yorulmuştum.

Batuhan’a bu konuyu açmaya çalışmıştım ama anında susturmuştu beni. Bu konuyu konuşmak istemediği fazlasıyla belliydi.

Geçen süre zarfında yine küçük oyunumuza devam etmiştik ve ne yazık ki kendini iyice kaptırmaya başladığını fark etmiştim. Bir şeylere son vermenin zamanı gelmiş de geçiyordu. En yakın zamanda bitireceğime söz verdikten sonra tekrar notlara döndüm. Bir şekilde çalışmam gerekiyordu. Gereklilikten de öte, zorundaydım.

Bulut

Durgun geçen üç haftadan sonra kendimi yine eskisi gibi hissetmeye başlamıştım. Ondan uzak durmak ne kadar zor olsa da işe yaramıştı muhtemelen. Ya da yaramamıştı. Bilmiyordum. Öğrenmek için onunla yüzleşmeye ihtiyacım vardı sadece.

Buhar olmuş banyo camını hafifçe silerek kendime baktım. Birlikte kaldığımız geceyi hatırladığımda hafifçe gülümsedim. Rahatsız edeceğimi düşünüp banyonun kapısını defalarca kilitlemişti. Sanki istesem bir şey yapamazmışım gibi.

Silkinip daha fazla düşünmemek için banyodan çıktım. Irmak her zamanki gibi uyanık, beni bekliyordu.

“Ben de seni bekliyordum” dediğinde üzerinde sadece iç çamaşırları vardı. Çekmecemi açmış kendine giyecek bir şeyler arıyordu.

Cevap vermeden yatağın üzerine uzandım. Saatlerce uyumuştum ama hala uyuyabilirdim. Irmak beni fena yormuştu. Çekmeceyi kapatıp yanıma oturduğunda bir an buz kestim.

“Bırak onu, başka bir şey giyin”

Yüzündeki şaşkınlığı gizlemeye çalışırken sebebini sormadı ama bozulduğu her halinden belliydi. Bir de tepkimin nedenini bilse kim bilir ne yapardı.

Israr etmeden tişörtümü yerine bıraktı ve ardından ayağa kalkıp etraftaki kıyafetlerini topladı.

“Ben gidiyorum”

Tek kelime etmedim, diyecek bir şeyim de yoktu zaten. Aramızdaki ilişki belliydi. O da bunun farkındaydı, kimsenin kendini kandırmasına gerek yoktu.

Odadan çıktığında tişörtü elime aldım ve yavaşça burnuma götürdüm. Hafiften ben kokuyordu ama başka bir şey daha karışmıştı sanki kokuma. Üç hafta geçmişti, ona rağmen uçup gitmemişti kokusu. Ya da ben kafayı onunla bozmuştum.

İkinci ihtimali hemen kafamdan uzaklaştırdıktan sonra tişörtü üstüme geçirdim. Ardından tekrar yatağa gömüldüm. Islak olmam umurumda değildi. Hem bende değişik anıları vardı. Bir türlü hafızamdan silemediğim anılar.

Onun iyiliği için yüzüne bile bakmıyordum. Verdiğim kararın ne kadar yerinde olduğunu geçen üç hafta içinde açık bir şekilde görmüştüm. Başına hiç bela açmamıştı. Hala Batuhanla birlikteydi ya da muhtemelen rol yapıyorlardı. Kızı biraz tanıyınca ilişkilerinden şüphelenmemek elde değildi hem.

Batuhanla konuşmaya gittiğim gün her şeyi anlattıktan sonra açık açık sormuştum. Zaten kızgındı, sorumla iyice deliye dönmüştü. O zaman anlamıştım aralarında gerçekte bir şey olmadığını. Bizim yufka yürekli Batuhan bir işe kalkışmıştı kendince. Sonrasında canı yanan kendisi olmuştu.

Madem her şey oyundu, neden sarılmışlardı? Bizden kimse ortamda olmadığı halde. Batuhan’ın bir şeyler hissettiği gayet açıktı ama ya aptal kız? Batuhan’a karşı bir şeyler hissetse birlikte kaldığımız gece anlardım ama işte, neden biz yokken öyle yakınlardı ki?

Bu soru gerçekten son üç haftada aklıma geldikçe sinirlerimi bozmuştu. Kendime ne kadar kızsam da aklımdan atamıyordum onu. Ama kendime engel olmalıydım. 

Batuhan kendince onu korkuyordu, evet.

Bu da benim tercih ettiğim yoldu işte.

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin