Güzel bir bölüm oldu :) Uzun da oldu. Yorum lütfen!
Bu arada multimediaya Bulut'un söylediği şarkıyı ekledim. O söylemeye başladığında eş zamanlı açarsanız daha bir güzel olabilir :) Öyle yapmasanız bile şarkıyı mutlaka dinleyin. Diğer bir şarkının da adını vereceğim, Çağrı sahnesinde onu dinleyin. HIM - Bury me deep inside. Bunu da o an dinlemeseniz bile mutlaka dinleyin. Ben şahsen bu bölümü bu iki şarkıyı dinleyerek yazdım.
İyi okumalar :)
Atakan arabayı kenara park ettiğinde anlam veremeyerek etrafa baktım. Geldiğimiz yerin fazlasıyla izbe ve değişik insanlarla dolu olduğu ilk bakışta belli oluyordu. Soru soran gözlerle arabadakilere döndüğümde kızların da garip garip birbirlerine baktıklarını gördüm. Aslında Atakan'ın neden burayı seçtiğini tahmin etmek zor değildi. Geçen sefer olanlar, birden Doruk'un belirmesi. Sanırım yine aynı şeyin olmasından çekiniyordu.
"Çok aradın mı bu mekanı? Yalnız kalmaya korkar insan burada" diye mırıldandı Özge gözlerini sokaktan ayırmadan. Mekanın olduğu sokağın ayak üstü yiyişen çiftlerle dolu olması da cabasıydı.
"Hayır" dedi Atakan hızlıca ve arabanın anahtarını kontaktan çıkardı. "Burası Bulut ile Mete'nin kavga sonucu tanıştığı yer"
Gözlerimi büyüterek tekrar mekana baktığımda cidden kavga çıkabilecek bir mekan olduğundan emindim. Bulut ve Mete bile kavgaya karışmışsa içeride bizi ne beklediğini hayal etmek istemiyordum. Atakan da ne düşündüğümü anlamış olacak ki dikiz aynasından bana baktı.
"Doruk buraya asla uğramaz diye düşündüm. Ayrıca içeriyi dert etme. Kalabalık olacağız"
Hafifçe iç geçirerek Hazal'a baktım. O da biraz heyecanlanmıştı. Sonuçta Mete için önemli olan bir yer onun için de önemliydi. Değişik bir şey vardı aralarında. Henüz kendileri de çözebilmiş değildi. Her ne kadar ikisi de birbirlerine adım atmaktan çekinmese de hep bir mesafe vardı. Belki de bu durum Mete'nin ciddi bir insan olmasından kaynaklanıyordu, bilmiyordum. Zaman gösterecekti her şeyi.
Hep birlikte arabadan indiğimizde Atakan kendisine yakın olmamıza özen gösteriyordu. Özge'nin yanında olmasının dışında omuzlarında bizim de sorumluluğumuz vardı sonuçta. Sessiz sessiz kapıya geldiğimizde önümüzde beliren iri yarı güvenlik yüzünden duraklamak zorunda kaldık. Hafiften gerildiğimi hissederken Atakan'a bir bakış attım. Kontrollü gözüküyordu, ne yaptığını biliyor gibi duruyordu. Güvenmekten başka çaremiz yoktu.
Atakan her şey normalmiş gibi kimliğini çıkardı ve görevliye gösterdi. Onun reşit olması bizim içeri girmemiz için yeterli olacak mıydı emin değildim. Korumanın bizi süzen gözleri hiç de olumlu durmuyordu.
"Kızlar kimliklerinizi görebilir miyim?"
Atakan hafifçe önümüze geçerek konuşmamıza fırsat vermedi. Bir an güvenliğin kulağına bir şey fısıldadı ve adam kararsız bir ifadeyle tekrardan bizi süzdü. Hadi ama, o kadar küçük gösteriyor olamazdık. Yani herhalde.
Adam Atakan'a tamam anlamında bir işaret yaptığımda tuttuğum nefesimi dışarı bıraktım ve hızlı adımlarla içeri girdim. Öyle bir atmosfer vardı ki sadece ufak bir yazı eksikti: 'Dünyanın en izbe mekanına hoşgeldiniz'
Kızlardan ayrılmamaya özen göstererek etrafa bakındım. Bulut buralarda bir yerlerde olmalıydı. Bir an önce onu görmek istiyordum. Limon'un kapısında beni öpüp hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ettiğinden beri içimde çok fazla şey biriktirmiştim. Bugün hepsinin geri dönüşü olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mum Işığı 1 : İstanbul
Teen FictionPelin İzmir'de yaşayan yarı Alman yarı Türk bir kızdır. Dedesiyle büyümüş, ne intihar eden annesini ne de Alman babasını tanıyabilmiştir. Bir gün başarısının fark edilmesiyle İstanbul'daki saygın liselerden birinden burs kazanır ve hayatı değişir. K...