Part 58 - Karşılıklı

63.9K 3K 82
                                    

İyi okumalar :)

İki ders boyunca Çağrı'nın davranışlarındaki garipliği çözmeye çalışmıştım. Birden ne olmuş olabilirdi ki? Zaten gizemli olması yetmiyormuş gibi şimdi de bu çıkmıştı başıma.

Benden kaçmaya çalıştığını net bir şekilde görebilmiştim. Her zaman gözlerimle buluşturduğu kahve gözleri bu kez benden kaçmak için her yolu denemişti. Anlamıyordum. En garibi de o benden bakışlarını kaçırdıkça huzursuz oluyordum. Alıştığım o tanıdıklıktan mahrum kalırmış gibi.

Düşününce evet kulağa saçma geliyordu ama onunla aramda görünmez bir bağ oluştuğuna inandırmıştım kendimi. Tanıştığımızdan beri ne zaman zor durumda olsam yanımda bitmişti. İlk olarak müdürün odasından çıkıp bayıldığımda. Sonrasında o dar sokakta beni korumaya çalıştığında.En son aklımdan geçenler ürpermeme sebep olmuştu. Bir türlü aklımdan atamıyordum olanları.

Kafamı sağa sola çevirip derin bir nefes aldığımda bir şekilde Bulut'a da yardım ettiğini gördüm. Sonuçta Mete'nin yerine maça çıkmıştı ve o olmasa muhtemelen Almanlar zaferle dönecekti ülkelerine. Düşündükçe o kadar çok şey çıkıyordu ki. En basitinden bayıldıktan sonra beni saatlerce dinleyip destek olması. Onu bir şekilde kendime yakın hissediyordum. Tanıştığımız o kısa zaman dilimine dünyalarca şey sığdırmıştık. Belki de bu yüzden benden kaçması huzursuzluk veriyordu.

Zil çaldığında yavaşça kitabımı kapattım. Önceki arada hocalardan birine yönelttiğim soru tüm tenefüsüme mal olmuştu. Ne Bulut'u ne de kızları görebilmiştim. Ve pek tabii Çağrı'yı da.

Bulut aklıma geldiğinde yüzümde oluşan aptal gülümsemeyi silmeye çalıştım. Nasıl beni böylesine etkileyebiliyordu ki. Ukala. Dudaklarımın daha da kıvrıldığını hissettim.

Bahçeye indiğimde Çağrı'yı banklardan birinde uzanmış bir halde gördüm. Tek kolu başının altındaydı ve diğer elinde tuttuğu bir yaprağa bakıyordu. Bir şeyler düşündüğü her halinden belliydi. Hamle yapmakta kararsız bir şekilde ona bakarken birinin adımı seslendiğini duydum. Sesin sahibi Özgeydi.

"Gelsene" dediğinde kafamı hafifçe onlara çevirdim. Çağrı'nın çaprazında bir bankta oturuyorlardı. Onlara gülümserken yapbozun diğer parçasını unuttuğumu fark ettim ve Bulutların oturduğu çardağa baktım. Bir çift deniz mavisi göz dahil olmak üzere tüm gözler üzerimdeydi. Yapacağım en ufak hareket bile yanlış yorumlanabilirdi. Özellikle sabah kızların söylediklerini hatırladım : 'Bulut Çağrı'ya çok sinirli'

Kızlara geleceğim anlamında basit bir işaret yaptıktan sonra Çağrı'yı orada bırakıp Bulutların yanına gittim. Daha ilginci, Naz ile Bengi'yi o ortamda görmeye alışıktım ama bu kez Irmak da oradaydı. Bulut'tan mümkün olduğunca uzak bir köşede oturması benim için teselli değildi. Aksine beni geriyordu.

Sesimi kontrol etmeye çalışarak herkese kısaca bir 'merhaba' dedim. Hepsi bana bakıyor, ağzımdan çıkacak kelimeleri bekliyorlardı. Cidden dün gece benim için fazla endişelenmiş olmalıydılar. Beni bıraktıklarında pek de iyi olmadığımı biliyordum.

"İyiyim" dediğimde Atakan'ın nefesini dışarı verdiğini duydum. Hepsi gülümsedi. Bulut hariç. Herkesin içinde gülümsemezdi çünkü, kişisel algılamıyordum artık.

"Kızların yanına gidiyorum, görüşürüz" dedim kısaca. Ortamda bu üçlü varken konuşasım kaçıyordu ve hoşlanmadığımı bal gibi de biliyorlardı.

"Nereye?" dedi Bulut o buz gibi sesiyle sanki cevabımı duymamış gibi. İstemsizce tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Zaten yeterince gergindim, böyle yaparak hiç yardımcı olmuyordu.

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin