Part 44 - Kıskançlık

80.2K 3.2K 157
                                    

Hazal

"Pelin hadi nerde kaldın, sana da yer tuttuk" diye söylenerek soyunma odasına girdiğimde hazır olduğunu görerek gözlerimi devirdim.

"Hadi çabuk ama insanlar yer tutmak için kapışıyorlar" dedim dolabını kilitlemesini izlerken. Israrımın hızını değiştirmediğini fark ettiğimde kaşlarımı çatıp kafamı eğdim ve bana bakmasını bekledim.

"Bir şey mi dedin?" 

Tepkisini duyduğumda iç geçirmeden edemedim.

"Ohooo uyan da balığa çıkalım Pelincim, Leyla mode on durumundasın yine."

Yüzüne düşen saç tutamını eliyle kulağının arkasına götürürken hala fazla düşünceliydi. Başını dolaba yaslayıp dudaklarını büzdü. Bazen başta Bulut olmak üzere bu kadar insanın onda ne bulduğunu anlamak çok kolay olabilyordu. Şu an bende olduğu gibi. Tövbe tövbe ne diyorum ben ya.

Mavi gözlerini gözlerime diktiğinde üzgün olmadığını anlamak kolaydı. Başka bir şey vardı.

"Bulut'a güvenmeye karar verdim. Bu kez doğru yaptığımı düşünüyorum." dedi ve başını kaşıyarak ekledi. "Yani sanırım"

Pelin'in yaptığı şey her daim aynıydı. Ne yaşadığını, hayatında ne olduğunu hiçbir zaman tam olarak bilemezdiniz. Size kendi iç dünyasından bazı ipuçları verir, geri kalan her şeyi içine atardı. Hayatındaki ani değişikliklerle bizi şoka uğratmasından bahsetmiyorum bile. Fakat bazı şeylerinin onun isteği doğrultusunda gerçekleşmediğinin de farkındaydık. Hani güzellik başa bela derler de duyduğumuzda komik gelir ya. Örneği karşımdaydı işte. Girdiğimiz her ortamda fazla dikkat çekiyordu ve başına iş açıyordu. Onunla ilgili en ilginç şeyse böyle bir görünüşe rağmen son derece içe kapanık ve çekingen olmasıydı. Belki de bu yüzden Bulut'un ilgisini çekmişti, bilmiyoruz.

Bulut'un hayatı fazlasıyla magazineldi. Ne yaptığı, nereye gittiği, kimle konuştuğu insanların dilindeydi. İnsanlar sürekli onun hakkında konuşuyor, ona yakın olmaya çalışıyordu fakat kimse Bulut'un buzdan duvarlarını aşamıyordu. Kimseye karşı kaba değildi ama kibar olduğu da pek söylenemezdi. Sadece umursamıyordu işte. Kendi grubunun içinde kapalı bir yaşam sürüyordu. Zaten bir kız ona yaklaşmaya çalışsa bile her şeyden önce Irmak isimli bir engel vardı ki bu lanet kız hepimizin burnundan getiriyordu. En azından okul için bu böyleydi. 

Kısacası Bulut'un dışardan kibirli ve soğuk gözüken ama bir o kadar da insanları kendine hayran bırakan bir havası vardı. İnsanlar onun hakkında konuşmaktan hoşlanıyorlardı ve onu ulaşılmaz olarak görüyorlardı. Ta ki Pelin gelene kadar. Bütün düzen alt üst olmuştu. Bulut'un ulaşılmazlığını geçtim, bir kızı böylesine sahiplenmesi hayatını onu konuşmakla geçiren insanları sinir etmişti ve rahatlıkla hepsinin Pelin'e kin beslediğini söyleyebilirdim.

Düşüncelerimden sıyrılarak bir yorum yapmam gerektiğine karar verdim. Her zamanki gibi zorlamayacaktım anlatması için ama yanında olduğumu da bilmesini istiyordum.

"Pelin bak, senden önce Bulut çok farklıydı. Kimse onun bu sahiplenen yönünü görmedi senden önce. Bence de güvenmeye değer."

Cevap vermedi, hafifçe kafasını salladı.

"Hem düşünsene Batuhan olayın içindeyken bile peşinden geldi. Herkes bilir aralarındaki ilişkiyi. Söylediklerinde ciddi olmasa neden Batuhanla arasının bozulması tehlikesini göze alsın ki?" diye devam ettim. 

"Haklısın" dedi hislerini anlayamadığım bir tonda. Ardından hafifçe gülümseyerek yanıma geldi.

"Hadi gidelim, Özge bizi bekliyor demiştin"

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin