Part 75/1 - Yılbaşı

69K 2.6K 321
                                    

Multimedia Doruk Sinangil. İyi okumalar!

Pelin

Çağrı ile birlikte aldığımız siyah elbiseyi dolabımın askısından çıkardığımda hafifçe gülümsedim. Kızların aksine bu kez ne giyeceğim diye düşünme derdim yoktu. Elbiseyi hızlıca üstüme geçirirken bir süredir uzak kaldığım odama baktım. Yurda dönmek garip hissettirmişti. Sanırım Çağrı'nın ufak dairesine düşündüğümden daha fazla alışmıştım.

Elbisenin fermuarını çekmeye çalışırken tekrardan onu hatırladım. Birlikte alışverişe gittiğimiz gün sırf kızlar ondan uzak dursun diye Çağrı'dan fermuarımı çekmesini istemiştim. Neden öyle davrandığıma dair en ufak bir fikrim yoktu. Uzun uzadıya düşünmüştüm ama bir türlü bulamamıştım sebebini. Kıskanmıştım, evet. Kızların Çağrı'yı öyle ilgiyle izlemesi hoşuma gitmemişti. Neden hoşuma gitmemişti, işte orası tam anlamıyla bir muammaydı.

Aynanın karşısından ayrılıp aklımdaki saçma sapan düşünceleri dağıtırken çalışma masama doğru yürüdüm ve paketlemeden önce son kez Çağrı için hazırladığım hediyeye baktım. Kenarları yıldız desenli krem rengi bir çerçevenin içinde o uyurken çektiğim ikimizin resmi duruyordu.

Yüzüme aptal bir gülümseme yayılırken çerçeveyi hediye paketinin içine yerleştirdim ve çantama koydum. Ardından en kalın paltolarımdan birini alıp odadan çıktım. Kızların ne durumda olduğunu merak ediyordum. Acaba kıyafet bulabilmişler miydi?

Hızlı adımlarla koridoru yürüyüp onların odasına vardığımda kavga ettiklerini duyabiliyordum. İster istemez gülümserken sorumun cevabını çoktan almıştım. Tabii ki daha karar verememişlerdi ne giyeceklerine. Hafifçe kapıyı tıklatıp odaya daldığımda kısaca bir hoşgeldin deyip tartışmaya devam ettiler. Onları izlerken gülmemek imkansızdı.

"Off çok gerginim" dedi Özge kurdele şeklinde altın sarısı bir küpeyi kulağına takmaya çalışırken.

"Al benden de o kadar" dedi Hazal. "Kırk saat banyoda kaldığın için geç kaldık"

Özge "Hiç laf etme" derken kendini yatağın üstüne attı. "Eğer abim beni yakalarsa olacakları düşünmek istemiyorum"

Bu seneki organizasyon maskeli balo konseptinde olacaktı. Dolayısıyla Özge'nin fark edilmeme ihtimali yüksekti. Yani direk fark edilmeme ihtimali. Sonuçta bir abi kardeşini öyle ya da böyle tanırdı.

"Abinden izin almayı denedin mi?" dedim soru sorup gerginliğini unutturmaya çalışarak.

"Evet ama böyle organizasyonlara katılmam için en az iki senem olduğunu söyledi. Henüz küçükmüşüm. Belki haklı, belki de değil. Bilmiyorum. Tek bildiğim şey yılbaşını evde oturarak geçirmek istemediğim. Annemle babamın bile planı var, düşünsene"

"Merak etme, maske takacaksın nasılsa" dedi Hazal. "Biz de yanında olacağız hem"

Cevap vermedi. Gergin bir şekilde nefesini dışarı verişini izledim. Doruk'un senelerce Özge'yi herkesten saklamış olduğunu düşününce zaten en başından böyle bir şeye müsaade etmesi anlamsız olurdu. Eğer izinsizce eğlenceye geldiğini görürse araları ciddi anlamda bozulacaktı.

"Atakan da orada olacak" dedim titreyen telefonumu çantamdan çıkarırken. "O konuda ne yapmayı düşünüyorsun?"

Hazal gülmeye başladığında Özge de yattığı yerden doğrulup tek kaşını kaldırdı. "Abim etraftayken cesaret edemez. Geçen sefer olanları hatırlamıyor musun? Doruk bu kez yakalarsa mezar kazıp anında gömer Atakan'ı. Şakası yok."

Doruk doğal olarak yaşça bizden büyüktü. 22 yaşındaydı ve Sinangillerin tek oğlu olmasının yanı sıra Yeşilköy'de bir boks okulu vardı. Herhangi birinin ona ters gitmesi için aklını peynir ekmekle yemiş olması gerekiyordu.

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin