HEEEY! Yorumlarınızı yerim sizin :) Yazdıklarınızı okurken nasıl keyif aldığımı anlatamam. Bu arada geçenlerde bu hikayeyi okuyan bir arkadaşımla oturuyorduk, yanındaki kızlara "Burcu'nun çektiği dizi yüzünden sınava çalışamadım" dedi. Yazdığım hikayeyi diyor yani, dizi çekiyor gibi yazıyormuşum :D bayağı güldüm.
Şimdiii bu bölüm daha devam edecekti ama devam ederse iki farklı mekana daha bölünmek zorunda kalacaktı. O yüzden devam etmedim. Bir sonraki bölüm bol bol Bulut sahnesi olacak tahmin ettiğiniz gibi. Bu bölüm sizi Pelin'in ikilemleriyle baş başa bırakıyorum ilerleyen bölümlere temel yapmak amacıyla.
Youtube açılmış, durur muyum? Hayır. Hemen şarkı paylaşıyorum.
İyi okumalar!
Ağır adımlarla yürürken elimi başımdaki ALBA Berlin beresine götürüp saçlarımı düzelttim. Gerçekten kızıl saçlıydım. Dün boyayı bitirdikten sonra aynaya baktığımda çığlık atmıştım. Senelerce kendimi sarışın görmeye alıştığım için aynadaki görüntüye inanmakta güçlük çekmek olarak yorumlamıştım bu çığlığı. Kötü olduğundan değildi ama garipti işte. Çağrı yakıştığını söylerken samimi duruyordu ama kızların fikrini merak etmemek elde değildi. Hem gerçekten güzel olmamışsa bile banyo yaptığımda eski halime dönecektim. O yüzden çok da dert etmiyordum.
Saatime baktığımda 1'e yaklaştığını görüp adımlarımı hızlandırdım. Kızlarla buluşacaktım ve tepkilerini merak ettiğimden hafiften heyecanlanmıştım. Buluşalım dediğimde başta Limon demişlerdi ama onlar şoka girdiğinde yalnız olalım istiyordum. Böylelikle başka bir yerde buluşmaya karar vermiştik.
Kararlaştırdığımız mekana geldiğimde beremi çıkartıp elektriklenen saçlarımı düzelttim ve kendimden emin adımlarla içeri girdim. Kızlar köşedeki masada oturmuşlar hararetli hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Hazal'ın yüzü benim geldiğim tarafa dönüktü ve beni görmesi an meselesiydi. Öyle ki birkaç adım daha attığımda gözlerimiz buluştu ve inanamıyormuş gibi bana baktı. Şaşkınlıktan ağzı açılırken çoktan masaya gelmiştim.
Özge beni gördüğünde Hazal kadar sakin olamadı. Elini göğsüne götürüp hafif bir çığlık attığında insanların dikkatini üzerimize çekmeyi başarmıştı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken Hazal hızlıca kolumdan çekip beni yanındaki sandalyeye oturttu.
"Kızım bu halin ne? Yüreğimize mi indirmek istiyorsun!"
"Merak etmeyin" dedim gülümsememe engel olamayarak. "Yıkayınca geçecek"
İkisi de aynı anda rahatladıklarını gösterecek şekilde nefeslerini dışarı verdiler.
"O kadar kötü mü?" dediğimde elim istemsizce saçlarıma gitti.
"Hayır yakışmış ama sorun şu ki.." diye başladı Hazal ama Özge lafa atladı.
"Kızım sen bunalıma mı girdin? Saç rengi değiştirmeler falan. Değişik kıyafetler giydiğin de gözümden kaçtı sanma. Farklı gözüküyorsun"
Kollarımı masaya koyup gülümsediğimde ciddi ciddi bana bakıyorlardı. "O saf kız olmaktan vazgeçtim desem?"
İnanamıyormuş gibi önce birbirlerine sonra bana baktılar. Ne söyleyeceklerini bilemiyor gibiydi ikisi de.
"Vallahi inanmam" dedi Özge hafifçe tek kaşını kaldırarak. "Kızım ne oldu sana?"
Tam cevap verecektim ki "ben ne olduğunu biliyorum" diye mırıldandı Hazal. İster istemez ona döndüm ve beni süzen bakışlarıyla karşılaştım. Korkutucu derecede ciddiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mum Işığı 1 : İstanbul
Teen FictionPelin İzmir'de yaşayan yarı Alman yarı Türk bir kızdır. Dedesiyle büyümüş, ne intihar eden annesini ne de Alman babasını tanıyabilmiştir. Bir gün başarısının fark edilmesiyle İstanbul'daki saygın liselerden birinden burs kazanır ve hayatı değişir. K...