Beklenen an geldi. Bu bölümü Bulut'un bakış açısından okuyacaksınız. Bölüm parçasını söylemeden geçemeyeceğim, multimedia'da da Bulut var. Oylarınızı eksik etmeyin, öptüm! :)
Gece her sene olduğu gibi fazlasıyla hareketliydi ama biraz daha farklıydı. Şu saf kız girdiği ortamı karıştırıyordu sanki. Ya da ben abartıyordum, bilmiyordum.
Dans esnasında eşim olabileceğini ben de tahmin etmemiştim. Birden kollarımda bulmuştum onu, her ne kadar şaşırsam da duygularımı gizlemekte onun kadar başarısız değildim çok şükür.
Yüz ifadesini hatırladığımda dudaklarım hafifçe kıvrıldı. Gerçekten fazla saftı bu kız. Gülümsememe hakim olamadığımı fark ettiğimde elimi dudaklarıma götürdüm. Derin bir nefes alıp içimden itiraf ettim. Fazla güzeldi ve bu gece her zamankinden daha fazla dikkat çekiyordu.
Dışarı çıktığımda elimi dudaklarımdan çekip cebime götürdüm. Ortam güzeldi ama fazla durunca insanın içi sıkılıyordu. Sürekli göz önünde olmak ağır gelebiliyordu bazen.
Diğer elimi de cebime götürüp havuzun olduğu tarafa doğru yürüdüm. Onu görmemle durmam bir oldu. Yine karşıma çıkmıştı işte.
Bir an gitsem mi diye düşündüm ama zaten beni fark etmesi an meselesiydi. Dalgınlığından faydalanıp onu izledim.
Elbise fazlasıyla yakışmıştı. Biraz kısaydı sanki, süt beyazı bacakları ortadaydı. Arda’nın tokadı yemeden dediği gibi, kızın vücudu gerçekten güzeldi.
Düşüncelerimin arasında gülümsememe hakim olamadığımı fark edince duraksadım ve derin bir nefes alıp eski soğuk ifademe büründüm. Aptal kız nasıl beceriyorsa beni güldürüyordu. Ona doğru bir adım daha attığımda hala beni fark etmemişti.
Gözlerimi vücudunda gezinirken önce kendime sonra o aptala kızdım. Onu başkası böyle görse benim kadar sabırlı davranamayabilirdi. Güzelliğinin farkında olmadığı ne kadar da belliydi.
Bir adım daha attığımda kalbimin atışının hızlandığını hissettim. Yapacağım tek bir şey vardı.
Hızla birkaç adım daha atıp yanı başında durdum. Tepki vermesine fırsat vermeden ceketimi çıkarıp bacaklarına örttüm.
Benden bu hareketi beklemediğini açıkça belli ederek toplanmaya çalıştı.
“Ne yapıyorsun, ne işin var burada?” dediğinde sesi görüntüsüne nazaran daha sertti.
Gülmemeye çalışarak gözlerimi havuzun ışıklarına diktim ve her zamanki umursamazlığımı takındım.
“Burası sana ait değil.”
Cümlem bittikten sonra ikimiz de sustuk. Şaşkın şaşkın yüzüme baktı. Mavi gözleri havuzun ışığıyla renk değiştirirken ayağa kalkmaya çalıştı.
“Bu kadar ukala olmak zorunda mısın?” dediğinde ceketimi bacaklarından kaldırmaya çalıştı.
Bu kız gerçekten beni yoldan çıkarmaya çalışıyordu, başka bir açıklaması yoktu bu yaptığının. Saflığına içten içe sinirlenerek eğilip ceketi tekrar bacaklarına örttüm.
“Elbise tahmin ettiğim gibi tam oturmuş” diye mırıldandığımda gözleri kocaman oldu. Şimdi gerçekten gülecektim, böyle bir ifade yoktu. Sakin kalmak için bakışlarımı havuza çevirdim ve olayı idrak etmesini bekledim.
“NE!?” diye bağırdığında istifimi bozmadan hafifçe doğruldum.
“Sen mi gönderdin bu elbiseyi?” diye sorduğunda sinirli gözüküyordu. İfademi değiştirmeden ufak bir ‘saf mısın?’ bakışı attım.
Bakışım onu daha çok sinirlendirdi.
“Seni de elbiseni de istemiyorum!” diye bağırdığında dizlerini kırarak ayağa kalkmaya çalıştı.
Ardından her şey gözlerimin önünde film sahnesi gibi gelişti. Müdahale edemedim.
Aptal kız.
Doğrulmaya çalışırken dengesini kaybetti. Anında anladım havuza düşeceğini. Tutmak istedim fakat elinden kavradığımda olaylar daha berbat bir hal aldı. Saniyeler sonra ikimiz de suyun dibindeydik.
Havuzun ışıkları içinde tek gördüğüm suda dalgalanan sarı saçlarıydı. Bana kızacağını bildiğim halde tereddüt etmeden sarıldım ve birlikte suyun yüzüne çıktık.
Derin bir nefes aldığında elimin altında kalbinin atışlarını hissedebiliyordum. Korktuğu her halinden belliydi. Yüzme mi bilmiyor acaba diye düşünürken kolumdan sıkıca tuttu. Evet, muhtemelen bilmiyordu.
Kenara geldiğimizde önce onu dışarı ittim, ardından kendimi dışarı çekip kenara uzandım. Kendi başına sürekli iş açtığı yetmezmiş gibi şimdi de beni yanında sürüklemişti.
İçimdeki öfke dalgasına hakim olamayıp ona döndüğümde duygularım aniden değişti. Önce afalladığımı hissettim. Saçlarından su damlaları yere dökülürken tüm vücudu sırılsıklamdı. Az önce kapatmak istediğim manzaradan daha fazlası vardı şu an karşımda. Elbisenin üstüne yapıştığını fark ettiğimde kalbim hızlandı.
Doğrulup kenarda duran ceketimi aldım. Yüzündeki ifade bende ne varsa alıp götürmüştü. Gerçekten korkmuştu belli ki. Şimdi onu böylece bırakıp gidemezdim.
O hafifçe titrerken ceketimi omuzlarına örttüm. Tepki vermediğini fark ettiğimde yüzüne baktım. İfadesizce havuza bakıyordu. Sanırsam rolleri değişmiştik.
“Pelin?”
Adını söylediğimde irkildiğini fark ettim fakat cevap vermedi.
İçimde bir panik dalgası yükselirken onu şaşırtmam gerektiğine kanaat getirdim. Yavaşça kollarımı vücuduna sarıp kucakladığımda kısıkça “hayır” dedi.
Şoktan çıktığına emin olarak derin bir iç çektim. Rahatlamıştım. Düşmemesi için daha sıkı sarılarak yürümeye başladığımda tekrar konuştu.
“Beni nereye götürüyorsun?”
Sesi az öncekinden daha gürdü. Kendine geldiğinden emindim artık.
“Merak etme, seni yemem.”
Sanki beni duymamış gibi “Çantamı unuttun” dedi.
Aptal kız. Kendisi tamamdı da bir çantası eksikti zaten. Kucağımdan düşürmemeye çalışarak eğildim ve tek elimle yerden çantayı aldım.
“Oldu mu?”
Evet anlamında kafa salladığında otoparka doğru yürümeye başladım. Kapıda bizi izleyenlerin olduğunu gayet iyi biliyordum ama aldırmadım. Bunu sonra düşünecektim, şu an başka bir önceliğim vardı çünkü.
Ben önüme bakarken gözlerini masum bir ifadeyle bana diktiğini fark ettim. Sönük bakışlarıyla bana teşekkür ediyordu kendince. Ben de zincirlerimi kırmaya karar verdim ve gözlerine bakıp hafifçe gülümsedim. Bu da benim önemli değil deyişimdi kendimce.
Bitkin suratından bir şaşkınlık dalgası geçti. Ardından yavaşça kapattı gözlerini.
Adımlarımı hızlandırdığımda ifadem tekrar sertleşmişti.
Farklıydı, kurtların içinde bir kuzuydu sanki.
O an karar verdim, onu kimseye yem etmeyecektim.
![](https://img.wattpad.com/cover/6561530-288-k262881.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mum Işığı 1 : İstanbul
Teen FictionPelin İzmir'de yaşayan yarı Alman yarı Türk bir kızdır. Dedesiyle büyümüş, ne intihar eden annesini ne de Alman babasını tanıyabilmiştir. Bir gün başarısının fark edilmesiyle İstanbul'daki saygın liselerden birinden burs kazanır ve hayatı değişir. K...