Part 71 - Arkadaşlar

63.4K 2.6K 697
                                    

Bayağı uzun yazdım birazdan göreceğiniz gibi. Hem tatilde olduğumdan hem de dün babam bilgisayarımı alıp Game of thrones izlediğinden biraz gecikti kusura bakmayın :)

Yorumlar ve destek için teşekkürler. Hepiniz ayrı tatlısınız. Bu arada bölüme gelirsek cidden aşırı eğlenceli oldu. Yazarken bayağı güldüm yani umuyorum ki siz de gülersiniz. Bölümün bitiminde zaten bir sonraki bölüm hakkında az çok fikir yürütebileceğinizi sanıyorum :)

İyi eğlenceler diyorum o zaman ve bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)

Gri gri bulutlar gökyüzünde kümelenirken çoktan okula gelmiştim. Her an yağabilirdi ve ben ciddi anlamda yağmurdan nefret ediyordum, genel olarak suyu fazla sevmiyordum. Dedemin deyimiyle kedi gibiydim.

Üstümdeki hırkaya daha sıkı sarınırken sınıfın camından bahçeyi izlemeye devam ettim. Hayatımda o kadar çok şey oluyordu ki artık takip edemiyordum. Doğal olarak hiçbir şeye müdahale de edemiyordum. Her şey gözümün önünde olup bitiyordu işte.

Dün ilk kez bir şeylere müdahale etmeye karar vermiştim ama Bulut'un inatçılığı anında eski güçsüz halime dönmeme sebep olmuştu. Artık bir şeyler için üzülmek günlük bir ritüel olmuştu ve bunu değiştirmek imkansız gibi geliyordu. Ta ki dün geceye kadar.

Kendisini benden hep uzak tutan, eli elime değdiğinde bile gerilen Çağrı zincirlerini kırmış ve bana sarılarak uyumuştu. Narkoz etkisi yaratan bakışlarını ve güven veren o sahiplenici sıcaklığını ilk kez bu kadar yakından tatmıştım ama olay bu değildi. Olay bambaşkaydı. Daha büyük ve geceden beri içinden çıkamadığım bir şey.

'Sevgi insanı güçlü kılar' demişti bana sıkı sıkı sarılırken. Bende durum farklıydı işte. Bulut ile aramızdaki şey bana uç duyguları yaşatıyordu. Ya çok mutluydum ya da çok üzgün. Sabit kalan tek şey ise daima tedirgin olmamdı. Ne olduğunu bilmediğim şeylerden korkuyordum ve bu da bana Bulut ile aramdakilerin pamuk ipliğine bağlı olduğu hissini veriyordu. Bu yüzden aramızdaki sorunlar kadar kendi içimde boğuştuğum şeyleri de halletmem gerektiğinden emindim artık.

Fakat olay bu da değildi. Kendime itiraf etmekten utansam da Çağrı bana sarıldığında hissettiklerim fazlasıyla garipti. Daha önce olmadığı kadar güçlü hissetmiştim kendimi. Gözlerimin içine bakıp 'sevgi insanı güçlü kılar' demişti ya sanki midemde bir şeyler hareket etmişti. Onunlayken bu kadar güçlü olmamın sebebi bu olabilir miydi?

Düşündüğüm şeye gülmeden edemedim. Daha tanışalı o kadar az olmuştu ki ama saçma bir şekilde beni hiç bırakmayacakmış gibi hissediyordum. Hep yanımda olacakmış gibi. İşin ilginci onunla alakalı kafamda binlerce soru olduğu halde böylesine çok güveniyordum. İp üstünde cambazlık yapmak gibi bir şeydi bu. Öyle ki, düşme ihtimalim olduğu halde düşmekten korkmuyordum.

Tekrardan bulutlara baktım. Bir türlü yağmur yağmıyordu. Yağsa belki hava da rahatlayacaktı ama yağmıyordu işte. Hava durumunun sürekli yağmurlu göstermesi de cabasıydı. Hem zaten aralığın sonlarına yaklaşıyorduk. Kar gelmesi ihtimali bile vardı.

Yanaklarımı şişirerek dışarıyı izlemeye devam ettim. Çağrı okula gelmemişti, üstü kapalı bir şekilde işleri olduğundan bahsetmişti. Sınav haftası yaklaşmıştı ve umurunda bile değildi. Bana gelince, ciddi anlamda çalışmam gerektiğini biliyordum. Her günü stresli geçirdiğim bu dönemde bir de her şeyin son güne kalmasına katlanamazdım çünkü.

"Hey"

Hazal'ın sesiyle dalgınlığımdan sıyrıldım. Dün onlara haber vermeden bardan çıkıp gitmiştim. Üstüne üstlük eve vardığımda mesaj da atmamıştım. Sabah cevapsız aramaları görünce aklıma gelmiş ve hemen geri aramıştım ama doğal olarak azarı yemiştim. Açıkçası sitem etmeye de hakkı vardı. Sürekli değişik şekillerde ortadan kaybolup kendimi merak ettiriyordum. İsteyerek yapmasam da bu böyleydi.

Mum Işığı 1 : İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin