Korkuyla irkilip gözlerini açtığında, geceden yağmurun altında uyumuş gibi bir hali vardı. Alnından dökülen ter damlaları, tuzlu tadını dudaklarına bırakıyordu. Oldukça zor bir gece geçirmişti. Neredeyse hiç uyuyamamış, gece boyunca her şeyi enine boyuna düşünüp tartmıştı. Geriye kalan tek bir şey vardı; anlamlandıramadığı sevgi, içini dolduran özlem. Genç adam gördüğü kabusun etkisiyle, olan uykusunun da kaçtığını hissetti. Dudaklarından uyandığın da tek bir isim döküldü. Esila... onu görmüş olmanın etkisi, Deren'i görmekten çok farklıydı. Rüyasında yıllar öncesinde bir baloya gitmişti. Esila'nın kendisine zorla sarıldığını görmüş, öpebilmek umuduyla dudaklarını uzattığın da uyanmıştı. Bilmediği bir şeyler döndüğünün farkındaydı. Er ya da geç öğrenecekti. Lakin önce artıkça nefesini kesen baş ağrısına bir çözüm bulmalıydı. Yatağından hızla ayrılan genç adam ilk olarak saate baktı. Saat neredeyse öğlene geliyordu. Hiç bu kadar uyuduğunu hatırlamıyordu. Komodinin üzerinde duran telefonunu eline alıp, birkaç numara tuşlayıp kulağına götürdü. Karşı taraftan gelen yanıt üzerine "Amerika için ayırttığın, uçak biletini iptal et Selen." deyip yeni bir yanıt beklemeden kapadı telefonu. Ciğerlerine doğru derin bir nefes çekerek, odasındaki banyonun yolunu tuttu. Gerçekleri öğrenmeden, bir adım bile atamayacağını anlamıştı. Bir yolunu bulup, Deren'i konuşturmalıydı. İçinde büyüyen sevgiyi artık göz ardı edemezdi.
Barkın'sız bir güne gözlerini açtığını sanan genç kız, kısmen huzurlu olduğunu hissediyordu. Geceden yarılı olan kalbini susturmayı başarmıştı. Alışmalıydı artık, Barkın yoktu. Belki de hiçte olmamıştı. Bencillikti belki de yaptığı, onu sevecek değildi ya. "Ama seviyor gibi, bakıyordu." diye mırıldandı dudakları. Kalbinden geçenler miydi? Yoksa beyni kendisinden önce mi uyanmıştı. Düşünmek istemiyordu artık. Gitmesi her ikisi içinde en iyisiydi. Kollarını geriye doğru açıp, gerindikten sonra yatağıyla vedalaştı genç kız. Havaların ısınmaya başladığı zamanlarda, sürekli duş almaktan kendisini sünger gibi hissetse de yine banyoya doğru ilerledi. Yüzünde istemsizce bir gülüş vardı. Saat henüz öğleni gösterirken, güzel bir hafta sonu kahvaltısını kaçırmış olamazdı.
Genç adam koyu renk kot pantolonun üzerine, grinin açık tonlarındaki sportif gömleğini giyerek kollarını dirseklerine doğru katladı. Henüz bu gün için bir planı yoktu. Ayna karşısında kendisini seyir ederken, gözlerinin önüne Deren'in gelmesi ile gülümsedi. Genç kız kendisinin şu an da Amerika yolcusu olduğunu sanıyordu. Gitmediğini öğrendiğin de, vereceği tepkiyi şimdiden çok merak ediyordu. Odasının kapısı açıldığını fark eden genç adam, bakışlarını aynadan ayırıp kapıya yöneldi. Semra Hanım yüzündeki sevgi dolu gülümseyişle kendisini izliyordu. Barkın annesinin yanına giderek, yanağına uzun sayılabilecek bir öpücük bırakıp "Günaydın, validem." deyip gülümsedi. Semra Hanım oğlunun yüzünü ellerinin arasına alıp, "Günaydın, oğlum." diyerek alnını alnına yasladı. Anne oğlunun arasındaki bağ, çok farklıydı. İkisi de birbirinin ilacı gibiydi. En zor zamanlarını birbirlerine destek vererek geçirmişlerdi. Semra hanım için oğlundan yıllarca ayrı kalmak ne kadar zor ise, Barkın için daha zordu. Amerika'da olduğu dönem boyunca sesini duymak yetmemişti genç adama. Sonuç olarak tam da şu anda anneciğinin, kokusuyla huzur turundaydı ruhu.
Deren bir kolunda çantası, elleri ise giymiş olduğu baharlık kırmızı çiçekli elbisesinin kemerini takmaya çalışarak, merdivenleri hızla tüketiyordu. Giriş katına geldiğinde, oturma odasından gelen seslere doğru yöneldi. Mustafa Bey ile Sine Hanım kahvaltılarını çoktan yapış olacaklardı ki, keyif kahvelerini içiyorlardı. Genç kız neşeli bir tavırla "Günaydın.." diye şen şakrar bir sesle konuştu. Bakışlarını kızının üzerinde gezdiren adam, "Günaydın, kızım.. Bir yere mi gidiyorsun?" diye sordu. Deren dudaklarını birbirine bastırarak muzipçe gülümsedi. Kıvrımlı dudakları birbirinden yeniden ayrıldığında "Evet, babacığım. Kızlarla kahvaltı yapmayı düşünüyoruz." dedi. Sine Hanım genç kızın, geç uyanmasına sitem edercesine "Bu saatte kahvaltı, vallahi ne güzel iş." diye konuştuğunuzda baba kız küçük bir kıkırtı bıraktı. Deren hala kapı önünde dururken "İstersen sende gel, anne. Hem bizim kızlar olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Beni Sevdin | Tamamlandı | Maviye Tutkun Serisi-1
Lãng mạn☆ Tüm hakları şahsıma aittir. ☆ Gölgesinde yaşayacağı geçmişi olmayan bir adam, Geçmişin acılarını unutmaya çalışan yaralı bir kadın. Ortaya çıkmayı bekleyen onlarca sır, aydınlatılmayı bekleyen karanlık bir geçmiş. İmkanların imkansızlığına yenik...