Gözlerini ikinci kez kendi yatağında açmanın içine bıraktığı ufacık mutlulukla, derin bir nefes çekti. Dünyanın neresine gidersen git, kendi yatağının huzuru çok farklı olur her zaman. Genç kız içinde aynıydı bu kavram. Hem ne demişler bülbülü altın kafese koymuşlar yine de evim demiş. Belki bir bülbül değildi ama onun içinde sadece eviydi huzuru. Barkın'ın iki gecedir bir kez daha hemen karşı odasında olduğunu hatırlayınca yüzüne yayılan gülümsemenin hoşluğunu hissederek sıyrıldı yatağından. Pencereye doğru yönelip perdeleri açtığında sabah güneşinin yüzüne yansımasıyla gözlerini kapatıp bir kez daha nefesini içine çekerek duşa yöneldi. Bu gün şirkete gidecekti, -Hem de Barkın ile- diye ekleyen iç sesine kocaman bir öpücük yolladı. Birkaç dakikalık duşun ardından hızla çıkarak giysi dolabına yanaştı. Her zaman ki hallerinden bir tık daha farklıydı bugün. Tarifsiz bir mutlulukla kalbi her an yerinden çıkıp avuçlarına belki de iki-üç adım ötesindeki odaya düşebilirdi. Böyle bir şeyin gerçek olmayacağını düşünüp kendi kendine kıkırdayarak dolabında gözlerine çarpan ilk takımı aldı eline. Vücudumu tamamen saran beyaz pantolonu, göğüslerimi sarıp beline doğru bollaşan lacivert straplez bluzla kendini süzdüğümde tek eksiği farklı bir askıda duran kırık beyaz ceketiydi. Saçlarını kurulayıp kalın bukleler halinde omuzlarına bırakarak makyaj yapmaya koyuldu. Ah, içindeki bu anlamsız uçuşan kelebekler... Kendini on altı yaşlarında kanı yeni kaynamaya başlamış ergenler gibi hissettiriyordu. Ama o kadar da kötü değil gibiydi. Barkın'ın kendisinin en pasaklı hallerini gördüğünü bilmese, şuan cidden onun için süslendiğini falan düşünebilirdi. Aynadaki yansımasına bakarak memnuniyetle dudaklarının kıvrılmasına izin verip içine doğru "Eh artık hazırsın kızım." diyerek mini koltuğundan kalkıp yatağının üzerine bırakmış olduğu bluzu ile uyumlu çantasını da alıp topuklu ayakkabılarını giyerek kapıya yöneldi. Alt kata inmek için merdivenlerin başına geldiğinde, aşağıdan gelen seslerle herkesin uyanmış olduğunu anladı. Kalbim deli gibi atıyordu. Şimdi bu heyecan da neyin nesiydi? Görücüye çıkar gibi.
Genç kız mutfaktan gelen seslerle orada olduklarını anlayarak adımlarını mutfağa doğru yöneltti. İçeri girer girmez gözleri Barkın'ı aradı. Olmadığını anladığın da gülüşünün solduğunu hissettirmemek isteyerek en neşeli sesiyle -olmayan neşesi- "Günaydın ey cemaati müslimin." diyerek boşta olan sandalyelerden birine oturdu. Derin gülerek "Ablam, dünyaya döndü." deyip gülümsediğinde gerçekten dünya da olduğunu hissetmesi için Barkın'ı görmesi gerektiğini düşünüyordu. Deren
"Barkın nerede?" diyerek tabağına odaklandı. Barın genç kızın derdine derman olacak o cümleyi kurduğunda biraz da içine sıkıntı ekmişti. "Eve gitti o abla, üzerini değiştirdikten sonra gelecek. Sizi ben götüreceğim." Hemen yanında oturan Derin "Benimle geleceksiniz denir, götüreceğim değil. Zaten aynı yere gidiyoruz." deyip Türk Dil Kurumunu sollayacak çıkışıyla memnunca sırıtıyordu. Kudret Hanım bir elini Deren'in masada duran elinin üstüne koyarak, "Deren'im iyi misin? Biraz daha dinlenseydin. Dün de çok yoruldun." diyerek elinin altında duran eli şefkatle sıktı. Genç kız gülümseyerek "İyiyim babaanne. Yataktan çıkmak daha iyi geldi." dediğin de aslında hepsinden çok Barkın iyi gelmişti ama şuan bunu söyleyemezdi. Belki de söyleyebilirdi ama Barın ile Derin yüzüne sırıtarak bakarken söylememenin daha doğru olabileceğine karar verdi. Aydın Bey kahvaltı tabağından kafasını nihayet kaldırdığın da yüzünde bir gülümsemeyle "Yeğenim, bu gün öğlen bir gibi toplantı var. Yeni bir yurt dışı hazırlığı için. Olurda kendini kötü hissedersen asla girmiyorsun." diyerek tek kaşını kaldırarak Deren'in yüzüne baktı. Barkın'ın kaş kaldırma konusunda babasıyla ölümüne kapışa bileceğini düşünmeden edemedi. Cevap vermek için dudaklarını hareket ettirecekken Mustafa Bey "Doğru düzgün toparlanmadan, nereden çıktı bu iş sevdası anlamıyorum ki." diyerek elindeki bardağını masaya bıraktı. İçinden bir ses biraz daha susmaya devam ederse, çıktığı yatağına geri dönmek zorunda kalacağını söylüyordu. Deren boğazını temizleyerek "Yatmaktan sıkıldım. Kendimi gayet iyi hissediyorum. Hem zaten Derin, Barın ve Barkın emin olun sürekli tepemde olacaklar." diyerek cümlesini tamamladığın da kimseye cevap hakkı tanımamıştı. Ne vardı bunda bu kadar büyütülecek. Alt tarafı imamın kayığında azıcık tura çıkmış, beyaz ışığa gelmeden geri yollanmıştı. Büyütülecek pek bir şey göremiyordu. Barın çayından bir yudum daha alarak "Abla hadi, hazırsanız çıkalım." deyip ağzına bir parça daha ekmek tıkıştırarak kapıya doğru ilerlemeye başladı. Derin bir anda tabağında böcek çıkmışçasına oturduğu yerden sıçrayarak kalktığında asıl böceğin kapıda olduğunu anlamak pekte zor değildi. Hislerinin kendisine verdiği yetkiye dayanarak kız kardeşinde inanılmaz bir değişiklik olduğunu düşünüyordu. Düşüncelerini savuşturup kendisi de ayağa kalkınca ikisi de genç kızı bekliyordu. Hala rahatça kahvaltısına devam eden Aydın Beye bakarak "Sen gelmiyor musun amca?" deyip bir yandan da çayı ile aşk yaşıyordu. Sabahları içtiği bir fincan çayın keyfi bir başkaydı her zaman. Hele ki demlik demlik çay bitiren bir dedenin torunuyken çay sevmemek hakaret olurdu. Aydın Bey çatalını tabağının yanına bırakıp "Yok kızım, şirketi boşuna size bırakmadım. Hoş bazen acaba mı diye düşünüyorum ama artık hakimiyetin elinizde olduğunu bilmeniz lazım." diyerek gülümsedi. "Peki. O zaman akşama görüşürüz." diyerek arkamı döndüğüm de kardeşi ve kuzeninin kendisine attıkları -Hadi artık- temalı bakışlarıyla karşılaşınca gülümseyerek omuz silkti. Nazlı Hanımın arkalarından kapıyı kapatmasıyla genç kız "Sırığım kahvaltı yaptı mı acaba?" dedi. Yine içinden söylemesi gereken şeyi dışa doğru savurmuştu ki, kanı fokurdama evresini tamamlayan küçük amip höykürürcesine kahkaha atarak "Abla ya, sen cidden toparlanmışsın." dedi. Toparlanmıştı tabi. Hem ailesinin hem de Barkın'ın sayesinde eski hallerinden bile daha iyiydi. Özellikle de birkaç gün öncesindeki rahmetli amcası Murat Beyin mevlidinde genç adamın kendisini yalnız bırakmaması her şeyden önemliydi. Tabi bir de, genç kızı kırmayıp bir gece daha onlarda kalmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Beni Sevdin | Tamamlandı | Maviye Tutkun Serisi-1
Roman d'amour☆ Tüm hakları şahsıma aittir. ☆ Gölgesinde yaşayacağı geçmişi olmayan bir adam, Geçmişin acılarını unutmaya çalışan yaralı bir kadın. Ortaya çıkmayı bekleyen onlarca sır, aydınlatılmayı bekleyen karanlık bir geçmiş. İmkanların imkansızlığına yenik...