Genç kız gözlerini huzurla aralarken, başını yaslamış olduğu bedenin sıcaklığını hissediyordu. Uzun bir zaman olmuştu ağlamadan uyuyup, mutlulukla gözlerini açmayalı. Kollarında olduğu adamın gitmesini her şeyden çok isterken beraberinde götüreceği şeylerden de korkmuştu. Ve başarmıştı da. Gülüşleri.. huzurla uyandığı sabahları.. ve daha bir çok şey. Şimdi ise yine kollarındaydı hatta geçmişinde olamadığı bir yerdeydi. Değil koynunda yatmak, elini bile zar zor tutardı.
Gözlerini tekrar kapatıp derin bir nefes çekerken içine, açık pencereden sızıp hücrelerine yayılan keyifli yaprak ve kuş sesleri eşliğinde bir kez daha gözlerini aralayarak yeniden anlamsızca düşüncelerini karşıladı. Ama bu sefer kalbini dolduran huzurlu keyifle gülümsedi. Yumuşak bir o kadarda acı gizlenmiş yüzüne gülmeyi en çok yakıştırdığı dakikaları yaşıyordu. Başının hemen altında olan bedenin aşığı olduğu kokusunu içine çekerek sıyırıldı kollarından. Ayaklarını yatağın kenarından sarkıtıp hafifçe belini kıvırarak arkasına dönüp baktığında genç adam anlamsızca homurdanarak tekrar sarılmıştı uykuya. Genç kız bakışlarını Barkın'dan ayırıp yatağın karşısında bulunan duvardaki saate baktığında henüz sabahın yedisini gösteriyordu. Oldukça erken uyanmış olmasına gülümseyerek ayağa kalktı. Bakışlarını kendi vücuduna çevirdiğinde geceliği sanki gece Barkın ile yaşadıklarına dair bir mesaj verir gibiydi. Yanaklarının kızardığını hissederek tatlı bir gülümsemeyle ufak valizine doğru ilerledi. Dizlerinin çokça üzerinde biten beyaz ince askılı yazlık elbisesini eline alarak banyoya girdi. Birkaç dakika sonra hızlıca duşunu almış dişlerini fırçalamıştı. Hala ıslak olan saçlarını tepesinden dağınıkça topuz yaparak banyodan çıkıp kapıya doğru ilerledi. Genç adam henüz uyanmamıştı. Aklında dönüp duran kahvaltı hazırlama isteğiyle kalbi farklı bir mutlulukla atıyordu. Kapıyı sessizce açıp kendini koridora attığında son kez bakışlarını yatakta yüz üstü yatan adama çevirdi. Bir gün gelip evlendiklerinde her sabahın böylesine muhteşem olacağını düşünerek açıkta kalan kapıyı yeniden sessiz bir şekilde kapatıp merdivenlere doğru yöneldi. İçindeki kız çocuğu kendisini göstererek, yetişkin yanı da ona ayak uydurmuş merdivenleri hoplaya zıplaya inerken bakışları elinde bir kaç adet papatyadan oluşan demetle öylece geçip gitmeye çalışan Barın ile buluştu.
Barın ise henüz Deren'i fark etmemişti. Derin ile birlikte kaldıkları odalarının bulunduğu koridora doğru ilerlerken birisinin onu izlediğini hissederek duraksadığında merdiven korkuluğuna yaslanmış kollarını göğsünün altında birleştirmiş, tek kaşı havada öylece kendisine bakan Deren'i görmesiyle kısa bir şok geçiyordu. Deren soru dolu bakışlar arasında genç adamı süzerken bir şeyler söylemek için dudaklarını hareket ettirdi. Bakışları bir Barın'ın yüzünde bir de elindeki papatyalarda gezinirken "Barın'cığım, sabahın bu saatinde sırıtarak elinde papatyalarla ne yapıyorsun?"
Barın düşünceli bir tavırla boğazını temizleyerek aklına gelebilecek en berbat kaçış cümlesini kurdu. "Ben... papatya çayını... evet, papatya çayını çok severimde." Deren duyduğu saçma cümle karşısında kahkahasını bastırırken, papatyaların aslında çaydanlığa değil de Derin'e gideceğini çok iyi biliyordu. Bir kaç basamak inip Barın'ın yanına ulaştığında "Mutfakta hazır paketlerden olması lazım. Ver bakayım sen onları bana fal bakacağım." diyerek elini papatyalara uzattı. En az abisi kadar uzun boylu olan genç adam papatyaları tutan elini hızla havaya kaldırarak telaşla "Ha-hayır abla! Fallık değil onlar." diyerek bir kaç adım geri çekildi. Deren uzattığı elini indirmiş sinsice gülümsüyordu. Gerçekten almak istese alacağını biliyordu ama şuan böyle bir şey yapmayı hiç istemiyordu. Çünkü herhangi bir atışmada Barkın seslerini duyup uyanabilir ve genç kızın kahvaltı hazırlama isteği tuzla buz olabilirdi. Umursamazca omuzlarını silkti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Beni Sevdin | Tamamlandı | Maviye Tutkun Serisi-1
Romance☆ Tüm hakları şahsıma aittir. ☆ Gölgesinde yaşayacağı geçmişi olmayan bir adam, Geçmişin acılarını unutmaya çalışan yaralı bir kadın. Ortaya çıkmayı bekleyen onlarca sır, aydınlatılmayı bekleyen karanlık bir geçmiş. İmkanların imkansızlığına yenik...