Çünkü Beni Sevdin -42-

9.6K 343 79
                                    

Uyanmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Gözlerini usulca aralarken, başını yaslamış olduğu sertlik her şeye bedeldi. Onun olmak, ona ait olmak. Onsuz geçirdiği zamanlarda sessiz dualarının mükâfatıydı şuan ki halleri. Geceden kalma vücudunda hissettiği tatlı sızılarla hafifçe gülümsedi. Tüm gece uyumamış olmasına rağmen, nasıl oldu da erkenden açıldı gözleri anlamıyordu. Barkın'ın uykuyla gevşemiş olan kolunun arasından onu uyandırmamaya özen göstererek sıyırıldı. Üzerindeki çarşaf yarıya kadar açıktaydı. Genç adamın kaslarla bezeli vücudunu izlerken içinde yeni yeni ortaya çıkan tarifsiz bir doyumsuzluk hissetti. Gece boyunca birbirlerini sevmişlerdi. Genç adamın dudaklarının değmediği hiçbir yeri kalmamıştı. Çocukluğundan beri utanmadığı adamın karşısında çırılçıplakken yanakları hep al aldı. Kocasını baştan ayağa incelerken, çarşafın altından belli olan kabarıklığı gördüğünde bir elini dudaklarına kapatarak kıkırdadı. Eğer biraz daha onu izlemeye devam ederse, Barkın uyanacak ve yataktan asla çıkamayacaklardı. Sessizce yataktan süzülerek iç çamaşırlarının olduğu dolaba ilerledi. Gözüne kestirdiği beyaz dantelli çamaşırlarını eline alıp, parmak uçlarında duşa yöneldi. Tek istediği Barkın uyanmadan sessizce işini halledip odadan çıkmaktı. Ve tabi ki, karı-koca olarak yapacakları ilk kahvaltıyı da hazırlaması gerekiyordu.

Dakikalar sonra üzerinde sadece iç çamaşırlarıyla duştan çıkıp, köşedeki koltuğun üzerindeki çamaşırlarıyla aynı renkte olan sabahlığını üzerine geçirdi. Saçlarını hızlıca tarayıp, tepesinde dağınık bir topuz yaptığında odadaki işi bitmiş sayılırdı. Son bir kez yatağın üzerinde boylu boyunca tatlı uykusunda olan kocasına baktı. Yüzüne sevimli bir gülümseyiş yerleşirken, adımlarını kapıya doğru attı. İçindeki haylaz küçük kız sevinçle şakıyordu kulağına doğru. Yatak odasından çıkıp kapıyı sessizce kapattı. Adımları aceleci ve bir o kadar telaşlıydı. Eğer birazcık Barkın'ı tanıyorsa, kurulu saat gibi gözlerinin açılacağını biliyordu. Ya da kollarında kendisinin olmadığını hissettiğinde vücuduna elektrik yemiş gibi fırlayacaktı yataktan. Onca yıl böyle olmamış mıydı? Çocukluğunun ve gençliğinin birçok kısmında birlikte uyudukları gecelerin her sabahında aynı şeyleri yaşamıştı. Bir sabah usulca koynundan çıkıp su içmek için mutfağa gittiğinde Barkın neredeyse dedesinin mezarlığına gidecek kadar deliye dönmüştü. Saçları dağılmış, pantolonunu hızla çekiştirmeye çalışırken merdivenlerde karşılaştıklarında, üzerindeki şaşkınlığını atıp sinirle "Senin sorunun ne?" diye sinirle bağırmıştı. "Sadece su içmeye inmiştim," derken sesinin ağlamaklı tonu karşısında Barkın'ın yüzünün hemen yumuşadığını fark etmişti. Abdülaziz Bey'in vefatından sonra daha bir üzerine düşer olmuştu. Ta ki, o lanet güne kadar. Gözlerinin önüne gelen anılarını ve kahrolası günü ellerini başının etrafında sallayarak savuşturdu. Geride kalmıştı her şey. Geri de kalacaktı! Mutsuzlukla kıvrandığı tüm saatler.

***

Parmakları oturduğu koltuğun kolçağında rahatsız edici sesler çıkarırken, asıl rahatsız edici olan şey sabahın köründe burada olmasıydı. Bu kadının belirli bir ayarı yoktu. Şayet olsaydı patron falan dinlemeyip kurcalayacaktı tüm düğmelerini. Saatlerin çuvala girmeyeceğini bilecek yaşta olan patronuna baktı. Ne gecenin körü dinliyordu, ne de sabahın şeri. Saat kaç olursa olsun ayağa dikiyor ve yine sıralayacağı emirler için ayağına çağırıyordu. Kısık bakışlarla patronunu izlerken bu saçmalığın daha ne kadar devam edeceğini düşündü. Büyük bir ihtimalle canı çıkacaktı ama bu işin sonu gelmeyecekti. Büyük çalışma masasının ardındaki kadın, elinin altındaki beyaz kâğıda birkaç cümle karalayıp kalemini masanın üzerine bıraktı. Kağıdı özenle katlarken en güvendiği adamının kendisini izlediğini biliyordu ancak sesini çıkarmadı. Uzun beyaz zarfı alıp katladığı kağıdı içine koyduktan sonra ağzını sıkıca kapattı. Karşısında oturan gence uzatıp "Götüreceğin adresi biliyorsun," dedi düz bir sesle. Genç adam bir süre patronun gözlerinin içine baktı. Sahi ne vardı o gözlerin içinde? Kin? Nefret? Çözemiyordu bir türlü. Biraz üzerine düşse her şeyi anlayacağını biliyordu ancak uğraşamayacak kadar doluydu. Oturduğu yerde biraz doğrularak "Biliyorum," dedi. Kahretsin ki, zarfın gideceği adresi biliyordu. Yoksa burnu niye sızlasındı. Neyse ki, bu işi de kendisi halletmeyecek elinin altındaki emirinden çıkmayan adamlardan birine yaptıracaktı. Patronunun uzattığı zarfı alıp hızla ayağa kalktı. Bu sırada cep telefonu ısrarla çalmaya başladığında, patronundan çıktığına emin olamadığı bir kahkaha duydu. Genç kadın tek kaşı havada "Şu işi hallet nişanlını çok fazla merakta bırakma," deyip bir kahkaha daha attığında, genç adam sessiz bir küfür savurdu içine doğru. Yumruğunu da yüzüne doğru savursa ne güzel olurdu diye düşünmeden edemedi.

Çünkü Beni Sevdin | Tamamlandı | Maviye Tutkun Serisi-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin