Yeni bölümde yine buluştuk canlar😍
İsmimizin değişmesi bence çok tatlı oldu. Canlarım sağolsun, çok tatlış afişlerimizi hazırladılar. Ben yoğun bir şekilde bölümlerle ilgilenirken onların bana olan desteği cidden hakkı ödenecek bir şekilde değil. Her zaman yanımda olmanız inanın bana, benim için çok önemli. Geçen seferde demiştim eğer ben hala yazmaya devam ediyorsam yanımda olduğunuzu hissettiğim içindir. Çok fazla başınızı ağrıtmadan sizi azıcık daha duygulu olan bölümümüzle başbaşa bırakıyorum ve yorumlarınızı bekliyorum😍Aramıza katılmak isterseniz sosyal medya hesaplarım;
Facebook; Kübra Özdemirci
Facebook kapalı grubumuz; Spoiler Kraliçesinin Kaleminden
İnstagram; KbraOzdmrci
Bookstagram; SpoikralicesininkitapligiHepinizi bekliyorum canlarımmm😍😘
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.Genç adam hastanenin uzun ve kasvetli koridorunun kenarına konulmuş olan bekleme koltuklarında rahatsız bir şekilde oturuyordu. İki gündür süren bu amansız bekleyişin ne zaman biteceğini düşünmeden edemiyordu. Sıkıntıyla ellerini başının etrafında birleştirip, boş gözlerle ayaklarının ucuna baktı. Bu sırada aklına hücum edenler iki gün boyunca ailesinin yaşadıklarıydı. Neredeyse hiçbir şey yememiş, midesine su haricinde tek bir sıvı bile sokmamıştı. Yaman ile Ilgar'ın tüm çabaları boşa çıkmış, genç adamı bir şeyler yemek konusunda ikna edememişti. Deren'in vücuduna sadece bir kaç serum girerken, kendisi nasıl yemek yiyebilirdi? Bunu anlatması imkânsızdı. Herkesin gözlerinden akan yaşlar durmak bilmezken, Barkın içlerinde en çok kendisinin güçlü durması gerektiğini biliyordu. Ama Deren'e olan duyguları buna izin vermiyordu. Bir yanı eksik... Kalbi yarım... Üstelik elinden hiçbir şeyin gelmemesi sinirlerini daha da bozuyordu. O hiç güçsüz olmamıştı. Zorluklara karşı hep dik durmuştu. Ama şimdi omurgasında bir kırık vardı ki, belini büküyordu.
Koskoca iki günü arkalarında bırakmış Yıldızalp ve Sancar ailesi. Kolay değildi, tek bir yaşam belirtisi umuduyla camın ardında yatan bedeni izlemek. Sürekli yapılan kontrollerin ardından belki de bir kaç gün daha uyutulması gerektiğini söyleyen doktorlar bile umutsuzluk adı altında kıvranıyorlardı. Genç adam defalarca Deren'in yanına girmiş, uzun uzun konuşmuştu onunla. Onca seneye sığdıramadıklarını bir kaç saate sığdırmak istemişti. Yoğun bakım ünitesinin karşı tarafında öylece bir köşede sessiz bir şekilde duran Mustafa Beyin omuzları çökük, Sine Hanımın ise dayanmaya gücü kalmamış gibiydi. Deren şu olanları görseydi eğer bir şeyler kaçırdığını düşünebilirdi. Çünkü dostu da düşmanı da onun için buradaydı. Biri gidip bir diğeri gelirken, hepsinde aynı duygu mevcuttu. Uyanmayacakmış gibi kapalı olan gözleri ise daha da zorlaştırıyordu her şeyi. Deren'in babaannesi ile ablası Tıflıgül nine evlerinde duramamış tutmayan bacaklarına rağmen gelmişlerdi. Saniyeler dakikaları, dakikalar ise saatleri kovalarken umut denilen şey gittikçe azalıyordu. Tıflıgül nine bastonunu avucuna sıkıştırıp ayağa kalktığında, Barkın onu görerek koluna girmek istedi. Yaşlı kadın genç adamın yanında oturuyordu ve görmemesi imkânsızdı. Barkın ninenin kolundan sıkı sıkıya tutarak "Nine hadi gelin sizi eve göndereyim. Bak hasta olacaksınız buralarda." diyerek konuştuğunda kendisine bile tuhaf gelen sesinden tükenmişlik akıyordu.
Tıflıgül nine belki de hayatında ilk defa her şeyi doğru duyup, kimin için burada olduğunu iyi biliyordu. Gözlerinin önünde olan buğulu perdeden camın ardından yatan küçük bedeni seçemese de gökyüzüne dualar sıralıyordu içinden. Bir eliyle Barkın'a eğilmesini işaret edip onun eğildiğini gördüğünde "Beni kuru kızıma götür!" dedi. Genç adamın gözleri batmaya başlarken, kafasını sallamaktan başka hiçbir şey yapamadı. Yoğun bakım odasının camına yaklaştıklarında, Tıflıgül nine bir elini cama yaslayarak gözyaşlarının akmasına izin verdi. "Kuru kız! Sen nasıl yeni gelinsin öyle! Kadın kısmı günlerce uyur muymuş hiç. Bak kocan da perişan oldu. Yazık değil mi, sırık oğlana aç susuz. Kalk çemkir yine.." herkes Tıflıgül ninenin ağlamaklı sesiyle söylediklerini dinliyordu. Normalde gülmeleri gerekirken, yaşlı kadının dudaklarından dökülen her bir sözcük bir bıçak olup saplanıyordu yüreklerine. "... Ben biliyom guzum.. Sen Deren'sin. Bakma sen bu kaz kafalı ninene. Evli olmadığını da biliyom yavrum. Yaşlılığıma ver. Şimdi ben sana söz vercem ama tutamıycam.. Olsun ben yine de diyim sen duy hemi? Seni bu sırık oğlanla artık karı koca etmeyecem. Hadi guzum yaradan hakkı için aç gözlerini!" genç adam kolundan sıkıca tuttuğu ninesinin söylediklerini duymuş, içine çektiği nefesinin canını acıttığını hissetmişti. Kaç kere ağladığını saymamıştı lakin bir kez daha ıslanıyordu yanakları. Kendiyle verdiği savaş bitmek bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Beni Sevdin | Tamamlandı | Maviye Tutkun Serisi-1
Romance☆ Tüm hakları şahsıma aittir. ☆ Gölgesinde yaşayacağı geçmişi olmayan bir adam, Geçmişin acılarını unutmaya çalışan yaralı bir kadın. Ortaya çıkmayı bekleyen onlarca sır, aydınlatılmayı bekleyen karanlık bir geçmiş. İmkanların imkansızlığına yenik...