Genç adam koyu gri kumaş pantolonunun üstüne, kar beyazı gömleğini giyerek düğmelerini yavaşça ilikledi. Amerika'da kravat takmak gibi bir alışkanlığı hiç olmamıştı. Gömleğinin yakası daima iki üç düğme açık olurdu. Şimdi ise nedensiz bir şekil de boy aynasının köşesindeki siyah renkteki sade kravatını gömleğinin yakasını kaldırıp boyuna asarak bağladı. Pantolonunun takımı olan ceketi de giyerek bir kez daha kendine baktı. Bir hayli dağılmış olan saçlarını, bir elini kullanarak geriye doğru attı. Yıllar sonra odasında uyandığından bir hayli huzurluydu. Amerika'da kendine ait bir evi olsa da annesinin ve kardeşinin bulunduğu, çocukluğunun geçtiği ev başka bir huzur sebebiydi. Bakışları donuklaşan genç adam, dün akşam ki kısa ama bir hayli uzun olan karşılaşmayı hatırladı. Deren'in kanını kaynatan güzelliği hala gözlerinin önünde gibiydi. Genç kız hiçbir mücevher takmamıştı ama bir elmas tanesinden bile daha çekici olan mavi gözleri vardı. Barkın kendisinin hala genç kızın etkisi altında olduğunu hissedince huzursuzca iç çekti. Neyinden etkilenmişti ki bu kadar, sadece hiç kimsenin sahip olamadığı loş ışıkta bile parlayan sarı saçları, iki tane ufacık benin bozamadığı pürüzsüz yüzü, taparcasına öpülesi dolgun kıvrımlı dudakları ve de her kadını kıskandıracak şekilde olan can yakıcı vücudu vardı. Barkın kanında hissettiği ateşlenme ile kuruyan dudaklarını yalayıp kafasını iki yanına sallayarak sesli bir şekilde "Ne diyorsun oğlum sen ya. Kuzenin o senin, kendine gel." diyerek düşüncelerini savuşturmaya çalıştı. Lakin aklına kazınan zerrelerini unutsa bile o yaylım ateş misali olan mavi yuvarlakları unutamayacak gibi görünüyordu. Kanındaki bu ateş gün boyu devam etmese kendisi için oldukça iyi olacaktı. Deren'in şirkette stajyer olarak çalıştığını anımsayınca sessiz bir küfür savurdu. Aklını kurcalayan kız ile aynı ortam da olmak şimdiden genç adamı zorlayacak gibiydi.
Derin bir nefes çekip, uzun ve seri adımlarla odasından çıkan genç adam, merdivenleri kayar gibi inerek mutfağa yöneldi. Esma Hanım orta yaşlarına rağmen gayet hızlı hareket ederek kahvaltı hazırlıyordu. Barkın birkaç dakika öylece kapının kenarına yaslanarak genç kadını izledi. Esma Hanım'ı bile özlediğini fark etti o an. Yirmi bir yaşındaydı Amerika'ya gitme kararı aldığında. Tedavisinin son seansında doktorunun söyledikleri üzerine karar vermişti. Buradan uzaklaşmanın daha iyi olacağını belirtmişti. Kısa bir sürede tüm hayatını değiştirecek o kararı verip gitmişti. Altı yıl boyunca ise geri dönmek için hiçbir fırsat yaratmamıştı. Her ne kadar annesi ve kardeşi ile sürekli telefon aracılığı ile görüşse de artık dayanamayıp oradaki şirkette bütün işlerini bitirip kısa bir süreliğine de olsa evine dönmüştü. Barkın çarpık bir gülümseyerek yaşının olgunluğu yansıyan ses tonu ile "Esma sultan, o domateslere o kadar yoğunlaşmamalısın. Sonuçta birazdan mideme inecekler." diyerek adımlarını masaya yöneltti. Genç kadın dalgınlıkla hafifçe irkilerek "Korkuttun beni, eşek herif!" deyip sandalyesini çekip masaya oturan genç adama gülümsedi. Barkın servis tabağını doldurmaya çalışırken bir yandan da "Annem nerede, bu saatte çoktan uyanmış olması gerekiyordu."
"Senin haberin yok değil mi? Dün gece siz geldikten sonra sabaha karşı tekrar Mustafa Bey'den gelen telefon ile oraya gittiler."
Genç adam yavaşça tabağını masaya bırakıp, tek kaşını kaldırarak "O saatte neden tekrar gittiler ki? Kötü bir durum mu var? Beni neden uyandırmadınız."
"Yol yorgunusun diye Semra Hanım istemedi. Deren fenalaşmış gece, hastaneye götürmüşler. Aydın bey aradı birazdan burada olurlar. Barın'da yarım saat kadar önce geldi zaten."
Barkın içinde bir yerlerde bilmediği bir hisle karşı karşıyaydı. Deren'in adını duymasıyla oluşan sızı şimdi de başını ağrıtıyordu. Son iki yıldır sürekli çekiyordu bu ağrıları. Defalarca doktora gitmesine rağmen hiçbir şey çıkmaması da ayrı bir konuydu. Ne demesini gerektiğini bilemeyen genç adam biraz tedirgince "Neden fenalaşmış nesi var?" Esma Hanım, Barkın'ın bir buzu andıran gözlerine hayretle bakıyordu. Bahsettiği kişi Deren değil de sanki bir yabancı gibiydi. Yaşadığı şaşkınlık sesine yansıyarak "Barkın, evladım sen bu kızı altı yıl boyunca hiç aramadın mı?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Beni Sevdin | Tamamlandı | Maviye Tutkun Serisi-1
Romance☆ Tüm hakları şahsıma aittir. ☆ Gölgesinde yaşayacağı geçmişi olmayan bir adam, Geçmişin acılarını unutmaya çalışan yaralı bir kadın. Ortaya çıkmayı bekleyen onlarca sır, aydınlatılmayı bekleyen karanlık bir geçmiş. İmkanların imkansızlığına yenik...