EyLüL 2o1o...
Yağmur damlalarının temas ettiği yerler sayesinde oluşan o muhteşem melodi çalınıyordu genç kızın kulaklarına. Önündeki masanın üzerinde açıkta bulunan birkaç defter ve henüz dumanı tütmekte olan sıcacık kahvesi duruyordu. Bakışlarını camdan dışarıya çevirdiğin de, eylül ayının ilk kasvetli havasıyla karşı karşıyaydı. Cama değdikten sonra kayıp giden yağmur tanelerine takıldı bakışları. Hayatın anlamsızlığına açıklama yapar gibi halleri vardı. Nazlanarak süzülüyor ve bir su birikintisine karışıyorlardı. Boş bir zamanında bu konuyu uzun uzun düşünebilirdi belki de. Ama şimdi kendini düşünemeyecek kadar yorgun hissediyordu. Geçtiğimiz aylar boyunca yaşadıkları az şeyler değildi. Hepsinin ağırlığı bir yana, yeni bir ortama alışmak bir hayli zordu. Gözleri hala buğulu camdan seyir ederken dışarıyı, beklettiği kahvesinin avuçlarının arasına aldı. Gözlerini kapatıp kahvesinin üzerinden derin bir nefes alarak, bardağını dudaklarına götürdü. Ağız içini dolduran tek yudumla rahatlamayı diledi. Her an boğulacakmış gibi hissediyordu. Havanın sertliği, düşüncelerinin yoğunluğuyla birleştiğin de daha da zorluyordu. Bir diğer girmesi gereken derse neredeyse iki saat vardı. Eve gitmektense kampüs kafeteryasında oturmayı tercih etmişti. Genç kız burada da duramıyor gibiydi. Birileriyle konuşmaya, içinde varsa dökmeye ihtiyacı vardı. Aklına gelen ilk isimle hızla yerinden kalkıp eşyalarını toparladı. Gideceği, cevap alamasa da uzun uzun konuşabileceği tek bir kişi vardı.
Şöförünü geride bırakıp, yolun kalan kısmını yürüyerek gideceğini belirtti. Çantasını ve telefonunu araca bırakıp kendini çiseleyen yağmurun altına atan genç kız, yağmurlu havayı daha çok sevdiğini fark etti. Çünkü ağladığını kimse görmeyecekti. Mezarlığın yokuşunu tırmanmaya başladıkça gözyaşları çoğalıyor, içinde ne var ne yoksa dışarıya döküyordu. Büyükbabasının kabrinin olduğu adaya yöneldiğinde, bulunduğu yerden bile görebiliyordu. Mezarlığın sessiz havası, şiddetlenen gök gürültüleri bile ürkütmüyordu genç kızı. Biraz daha yaklaştığın da artık yanındaydı. Bembeyaz taş üzerine yazılı olan o siyah harfleri daha net görüyordu.
Abdülaziz Yıldızalp
D. 01.01.1914
Ö. 20.07.2004
Ruhuna FatihaDeren, cebinden çıkardığı peçete yardımıyla, mezarlığın geniş mermer çıkıntısını kurulayıp yanlamasına oturdu. Başını hemen yanındaki isim yazılı olan mermere yaslayıp, gözlerinden süzülen yaşları elinin tersini kullanarak kuruladı. Ağlamak istemiyordu. O kadar yorulmuştu ki ağlamaktan, ilk defa ağlamak istemiyordu. Lakin gözleri bir türlü dinlemiyordu kendisini. Yeni yaşlar birikirken sessizliğe doğru fısıldamaya başladı. "Ben geldim, baba." diyerek başlayan genç kız boğazındaki düğümle nasıl savaşacağını bilmiyordu. Hiç bu kadar güçsüz hissetmemişti kendini. "Her zaman, yaptığımı yapıp yine sana geldim. Canım çok acıyor. Ellerimi bırakıp gittiğin o gün gibi, içimde bir şeyler parçalanıyor. " bacaklarını mermerin üzerine yaslayıp, biraz daha toprağa doğru sokuldu. Bir eliyle çamurlu toprakla oynuyor, kirlenmiş olmasını umursamıyordu. Çatallaşan sesini düzenlemek isterken, boğazındaki yumru izin vermiyordu. Gözyaşları birer yağmur damlası olup düşerken toprağa, içinden alıp götürmesini istediklerini düşünüyordu. "Ben aşıktım... Kendimi bildiğimden beri aşıktım... Yokluğunla büyümeye çalışırken, ellerimden tutup kaldıran adama aşıktım... Tam söylemek için o cesaret kırıntısına tutunduğumda, ne kadar da aptal olduğumu fark ettim baba..." küçük bir hıçkırık düştü dudaklarından, içindekileri döktükçe rahatladığını hissediyordu. "Hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Hayatın neresinden tutmaya çalışsam elimde kalıyor. Beni böyle büyütmek zorunda değildin! Ama çok özlüyorum. İkinizi de çok özlüyorum baba. Sana anlatıyorum çünkü cevap veremesen de beni duyacağını biliyorum. Ben kararımı galiba aylar önce o gece, onu arkadaşım dediğim insanla gördüğüm gece verdim. Ona olan sevgim artık ikimizin arasında bir sır olarak kalacak. Kalbim bazen bir buz kütlesi, bazense yangın yeri. Ne yüzünü göresim var, ne de görmeyesim. Beni anlıyorsun değil mi baba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Beni Sevdin | Tamamlandı | Maviye Tutkun Serisi-1
Romansa☆ Tüm hakları şahsıma aittir. ☆ Gölgesinde yaşayacağı geçmişi olmayan bir adam, Geçmişin acılarını unutmaya çalışan yaralı bir kadın. Ortaya çıkmayı bekleyen onlarca sır, aydınlatılmayı bekleyen karanlık bir geçmiş. İmkanların imkansızlığına yenik...