"Beklenen gün gelecekse, çekilen çile kutsaldır." demişler. Her kim demiş bilmiyordu ama çok doğru bir söz olduğunu biliyordu. Sabahın erken saatlerinde aynanın karşısında bulmuştu kendisini. Berberle uğraşamayacak kadar heyecanlı ve bir o kadarda yorgundu. Deren'in gözlerinin önünde her salınışı tüm gece boyunca kıvranmasına sebep olmuştu. Kaç kez soğuk duş aldığını bile saymamıştı. Artık hasret bitiyor muydu? Kesinlikte bitiyordu. Bu gece vuslat vaktiydi. Tıraşını bitirmişti sonunda. Sıra saçlarına şekil vermesine gelmişti. Amerika'da kaldığı zamanlar kendi işlerini, halletmeye alıştığı için berbere gitme gereği de duymuyordu. Eli kolaylıkla her işe uyuyordu. Dudaklarında keyifli bir ıslıkla işini yapmaya koyuldu. Evlenmek mi zordu yoksa damat olmak mı, işte orası ciddi anlamda düşündürücüydü.
Belindeki havlunun genişlediğini hissederek iki eliyle yeniden düzeltmek için eğildi. Düzgünce yeniden bağlayıp, tekrar aynaya döndüğünde bir kız gibi kendisini izledi. Kafayı yiyordu herhalde. Kaslarla bezeli vücuduna Amerika'dayken sahip olmuştu. Biraz sporla olmayacak bir şey değildi. Keskin bakışları vücudunun her ayrıntısında gezinirken, kolundaki yara izine dikkat kesildi. Daha önce fark etmiş miydi? Belki de fark etmişti ancak şimdi ters giden bir şeyler olduğu kesindi. Bir elinin parmağı usulca izin üzerinde gezindi. "Kahretsin!" diye tısladı. Baş ağrısı yeniden göstermişti kendisini. Bu gün ilaç kullanmak istemiyordu. Gerçi lanet ilaçların bir faydasını da görmüyordu artık. Bir şeyler oldu o anda. Bulunduğu yer değişti. Cam kırığı sesleri duymaya başladı. Ağrısı çoğalırken gözlerini sıkı sıkıya yumdu. Korku dolu hıçkırıklar Deren'e mi aitti? Başını iki elinin arasına alıp lavaboya yaslandı. Bu kez sızı kolundaydı. Yarayı aldığı gün ise gözlerinin önüne yerleşmişti. Anılar birbiri ardına sıralanırken, küçük kıvırcık saçlı bir kız çocuğu yerleşti tam orta yerine. "Deren," dedi bu kez acı dolu bir sesle. Mavi gözlere ilk vurulduğu anlardan birindeydi. Saçlarını savura savura koşuyor, "Yakalayamazsın ki," diye neşe dolu bir sesle şakıyordu. Zihnin boş olan tüm odaları Deren'li anılarla dolmaya başladı. Tıpkı kalbindeki o eksik kalmış yer gibi. Hatırlıyordu! Miniğin her anını, kalbinin onunla attığı her saniyeyi artık hatırlıyordu.
Başının arka kısmındaki ağrı yavaşça kaybolurken, gözlerinin önündeki anılarsa bir sis bulutunun arkasına sığınıyordu. Ancak zihni eskisinden daha tazeydi. Kaybolan tüm anısı artık yerindeydi. Gözlerini yavaşça aralayıp doğrulurken, bir kez daha kolundaki ize baktı. Küçücük bir iz ona kaybettiği her şeyi geri vermişti. Kaybolan neşesi yerine gelirken, Deren'e bu geceden önce hiçbir şeyi belli etmemek adına kendi kendini tembihledi.
***
"Ben hayatımda hiç bu kadar çok kuaföre gitmemiştim!" diye bezginlikle konuştu Ilım. Uykulu olduğu her halinden anlaşılıyordu. Diğer kızlar kahkaha atarken yüzünü ekşitti.
"Amma sızlandın be sabah şekeri." diyen Deren'di.
"Her zamanki hali," deyip arkadaşını destekleyen ise Esin.
İlsu, Derin ve Gonca bugünün etkisiz elemanlarıydı. En az Ilım ve Esin kadar yorulmuşlardı bu koşuşturmadan. Bu yüzdendi tüm sessizlikleri.
Düğün öğlen saatlerinde olduğundan, sabahın köründe tavuklar bile henüz ötmeye başlamışken iki ailede gözlerini açmıştı. Semra Hanımlar her ne kadar erkek tarafı olsalar da erkenden Deren'lere gelmiş. Kalıcı misafirler için yapılacak yemeklere hep bir elden yardım ediyorlardı. Kızlar tüm yorgunluklarına rağmen yüzlerindeki neşeyle mutfağa girdiler. Deren "Anne biz çıkıyoruz," dedi. Ancak Sine Hanım öylesine dalgındı ki, kızının sesi ona çok uzaklardan gelmişti. Genç kız annesinin üzerine çok fazla gitmemek için sessiz kaldı. Ancak bakışları Derin ile buluştuğunda kalbindeki sızı yerini koruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Beni Sevdin | Tamamlandı | Maviye Tutkun Serisi-1
Romance☆ Tüm hakları şahsıma aittir. ☆ Gölgesinde yaşayacağı geçmişi olmayan bir adam, Geçmişin acılarını unutmaya çalışan yaralı bir kadın. Ortaya çıkmayı bekleyen onlarca sır, aydınlatılmayı bekleyen karanlık bir geçmiş. İmkanların imkansızlığına yenik...