Dün gece Ece'den bir türlü kurtulamayınca Uzel'in içinde kalan öpücük hiçbir zaman gerçekleşmedi. Tokat atmamdan sonra içinde kalan öpücükten bahsediyorum. Zaten ona kalsa beni sürekli öpmek istiyordu da...
Dün gece Ece'ye söylediklerini duymuştum. Bu kalbimi kırmamalıydı belkide ama yinede kırılmama engel olamamıştım. Ondan hiçbir zaman canını istemezdim ama beni arabasından da değersiz bulması...
Ona göre araba değildi çok daha fazla anlam yüklüydü belki ama... Bilmiyorum, kırılmıştım işte. Yine de ona hiçbir şey belli etmedim. Sahte ama dikkat çekmeyen bir gülümseme ile yanlarına gittim.
Ece duymadan "Öpebilirim herhalde?" dediğinde irice açılan gözlerim eşliğinde geri kaçmıştım. Bu sahte gülümsememden kurtulmak için iyi olmuştu. Bozulduğumu belli etmemek için uğraştığım telefonumu tekrar cebime tıktım. "Saçmalama! Hem benim...Filamafobim var." Kaşlarını çatıp ne dediğimi anlamaya çalışmıştı.
"Ne fobi? Ne fobi?"
"Fi-la-ma-fo-bi," diye heceledim. "O ne öyle? Yine ne Saçmalıyorsun sen?"
"Ögren öyle gel Uzel." Dün gece son konuşmamızdı çünkü sonra eve döndük. Yolda Ece ile sohbet ederken Uzel arkamızdan yürüyordu. Onunla bir kez bile konuşmamıştık, iyi geceler dışında.
💧
Yatağımda bağdaş kurup 'Doğu' isminin üzerine tıkladım. Birkaç kez çaldıktan sonra açtı. "Asık surat?" dedi yakınırcasına.
"Doğu?"
"Kaç gündür konuşamadık?"
"Öyle oldu. Ben aramasam arayacağın yok." İç çekip konuştu. "Haklısın arkadaşımı çok ihmal ettim ama işlerim vardı. Bugün buluşalım mı?"
"Olur da öğleden sonra dersim var ona göre sen bana mesaj atarsın. Ben gelirim."
"Yok öyle. Bekle ben seni almaya geliyorum." Telefonu kapatıp yatağın üzerine gelişigüzel koyarak giyecek seçmek için dolabıma ilerledim. İki kapısını açıp elimi kıyafetlerimde gezdirmeye başladım. Nereye gidecektikki? Sadece konuşacaksak...sakin bir yerler?
Ya da bir kahvaltı? Açtım. Elimi son değdirdiğim düz beyaz elbisemi aldım elime. Okul içinde abartı değildi. Sadece üstüme kalın bir şey alsam iyi olurdu. Tabi bir de kahverengi bir çorap ile efsane dururdu. İnceleyip onda karar kıldıktan sonra yatağımın üzerine bıraktım. Üzerimdeki badiyi çıkarttım usulca. Elektriklenen saçlarımı ellerimle düzeltip şortuma uzandım.
Düğmesini çözüp bacaklarımdan sıyırdım. Yatağımın üzerindeki elbiseye uzandığımda telefonumun titremesiyle elbiseye değen elimi yatağa sürterek yatağın diğer ucundaki telefona uzandım. Mesaj geldi Uzel'den.
'Pencerenin önünde soyununca seni izleyen puştlara iyi manzara veriyorsun. Uyarayım dedim.'Gözlerim irice açılırken hızlıca elbiseyi elime alıp pencerenin kenarından uzaklaştım. Yere değen perdenin arkasına geçip beni göstermeyeceğinden emin olduktan sonra stor perdeyi aşağı indirdim.
Bu şekilde sonuna kadar indiğinde derin bir nefes aldım. Uzel...ah! O...beni görmüştü! İşte bu hiç iyi olmamıştı. Hemde hiç! Telefonumun elimde olduğunu onu sıkmamdan anladım. Derin bir nefes daha alarak elbisemi giydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKTAN ÖTE
Genç Kurgu*Sadece söz ver ve hayatın sana sözünü tutturmamak için kırk takla atışını seyret.* "Söz veriyorum..." Onlar çok zorlandılar. Aylarca uzak kaldılar kendi hataları yüzünden. Kendi hatalarından ders çıkardılar, artık uzak durmayacaklardı. İkiside uza...