Sanat benim için her zaman ayrı bir yerdeydi. Resim yapmayı, müzik dinlemeyi, şiir yazmayı her zaman çok sevmiştim. 5 yaşında piyano eğitimi aldım ve şarkılar bile besteledim. Yoğun okul ve daha sonrasında iş hayatım boyunca piyanoyla çok ilgilenemedim. Ailemin bana sanatsal anlamda da desteği çok büyüktü. Hemen her sanatsal aktivite kursuna yazılıp, birincilikle bitirmiştim. Tango yapmayıda çok istiyordum fakat ona vakit ayıramamıştım. Şiirlerim hep ilerideki eşimi düşleyerek yazdıklarımdı. Onu çok seveceğimi, saygı ve sadakatimden birgün şüphe etmemesi için elimden geleni yapacağımı anlatmıştım aşk dolu sözlerle. Gözlerine bakıp dalmayı hayal ederek, kelimeleri dans ettirirdim hep. Bugünlerde yazacak bir şey bulamıyordum. Uzun süre ara vermem görülmüş şey değildi aslında. Böyle günlerin ardından bir patlama gibi art arda gelirdi nağmeler, mısralar. Son zamanlarda gördüğüm rüyalar da değişikti. Bir süliet giriyor ve pek yakında geleceğini, onu beklememi söylüyordu.
Saat sabahın 6'sıydı. Mutfağa yarı sersem şekilde indim. Annemle babam kısık ama hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Anlam veremedim ama dinlemeye de yeltenmedim. Rahatsız olmasınlar diye geri odama çıktım. Üstümü değiştirip biraz hava almaya çıkacaktım. Bugün izin günümdü. Kahvaltıyı dışarda yapacaktım. Arabamı garajdan alıp, sahil yoluna indim. Geçen akşamki bank beni kendine çekti ve ben kendimi orada otururken buldum. İncesaz'dan bir şarkı açıp dinlemeye başladım.
"İncesaz sevdayla hesaplaşılmaz.. Demek sizde seviyorsunuz?" Tanıdık bir ses geldi ve dönüp arkama baktığımda o geceki gördüğüm kızdı. "E.. evet severim. Sizde dediğinize göre sizde seviyorsunuz?" sesim hiç olmadığı kadar titrek çıkmıştı. "Yine kalkıp gitmeyecekseniz oturabilir miyim?" dedi. Yüzünü akşamın karanlığında bu kadar net görememiştim. Pürüssüz, beyaz bir cildi vardı. O yaşlarda olması gereken sivilcileri yoktu. Muhtemelen cildine iyi bakıyordu ya da bol su içiyordu. Gözleri daha önce hiç kimsede görmediğim kadar büyüktü. Kahverengi ve derindi gözleri. Yüz hatları çenesine doğru inceliyordu. Burnu kusursuz yaratılmıştı. Yoğun stres altındaydı ve dudakları yenmişti ama yinede rengi canlıydı. Bana bakarak gülümsediğinde dudaklarının yanında iki üç küçük gamze batıyordu. Yüzüne birkaç saniye baktıktan sonra "Ta.. tabi buyrun. Siz rahatsız olmayın diye kalkmıştım. Ve geç olmuştu ertesi gün işe gitmem gerekiyordu. Size özel bir hareket değildi." dedim. Saçmaladığımı hissettim. Bu bana nadir olurdu. Acaba yanlış anlamış mıydı? Benim saçma sapan, gereksiz yere konuşan geveze biri olduğumu düşünmüş müydü? Bunları neden önemsiyordum? Belki de hayatım boyunca karşıma çıkmayacak biri için fazla derin düşünmüyor muydum?
Elindeki simiti uzatarak "Buyurmaz mısınız?" dedi. Konuyu değiştirmek zorunda mı hissetmişti kendini? Uzattığı simitten bir parça aldım ve yavaşça yedim. Susturmanın başka biçimi miydi bu? O an sessizlik çöktü ve bir şarkının içinde buldum ikimizi. Yavaştan İncesaz'dan Rüzgar Uyumuş parçası çalıyordu sanki. "İncesaz seven o nadir bulunan nadide insanlardansınız o zaman?" dedim. Kelamlarım saçma dökülmüyordu ağzımdan artık. "Evet, severim." dedi.'Hiç flört etmiyordu. Gözlerini kaçırmıyor, heyecanlanmıyor, dili sürçmüyor, dudaklarını ısırmıyor, kendinden bahsetme konusunda en küçük bir heves göstermiyordu. Ya beni etkilemek gibi bir derdi yoktu ya da beğenilmeye çok alışkındı.'
Kısa ve net cevapları vardı. Daha adını bile öğrenememiştim. Beni bu kadar heyecanladırmasının bir sebebi olmalıydı. Kalbim boş yere bu kadar çarpamazdı. İlk görüşte aşka inanmam aslında. Ama yıllardır tanışıyormuşuz gibi bir edası vardı. Kimseye benzemiyordu. Kendine münhasır tavırları vardı. Acı çekmiş olduğu gülüşünden belliydi. Ama bu anı bozmak istemediğimden daha fazla konuşmadım ve manzaranın keyfine vardık.
![](https://img.wattpad.com/cover/112091266-288-k648618.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahilde Bir Bank
RomanceDilyar, hayatı boyunca annesi ve teyzesi tarafından sevgi görüp, dışlanmış bir genç kız. Tahir, hayatı boyunca tek bir kadına kendini adamak için beklemiş yetenekli, yakışıklı bir doktor. Geriye dönüp baktığında çokta güzel anısı olmayan bir genç kı...