Gözümü açtığımda telefon çalıyordu ve karşımda Tahir Bey oturuyordu. Gergin bir şekilde telefonu bana verdi. Arayan annemdi ve oldukça telaşlanmıştı. Ona daha iyi olduğumu ve endişelenmemesini söyledim. Telefonu kapattıktan sonra Tahir Bey'le biraz konuştuk ve artık yüzü eskisi gibi değildi ve bana o eski bakışını takınmıştı. Eski sıcak bakışını. Onunla çok iyi dost olacağımı biliyordum. İnsanı rahatlatan bir aurası vardı ve benimde tam olarak böyle bir dosta ihtiyacım vardı. Anlayışlı, samimi ve içten, nazik biriydi. İnsana kendini değerli hissettiriyordu. Böyle insan bulmak bu zamanda zordu. Akşam yemek için sözleşmiştik. Hastaneden çıkıp otele geçtim ve hazırlanmaya başladım. Saat 6.30'da beni almaya gelecekti. İçimde nedensiz bir heyecanlanma vardı ve bunu kontrol edemiyordum. Kendimi hala iyi hissetmiyordum ama o yemeğe de gitmek istiyordum. Saat 6.15 gibi pencereden dışarı baktığımda gelmiş olduğunu gördüm. Ve annemle vedalaşıp aşağıya indim. Beni görünce şaşırmış gibiydi. Hemen arabadan indi ve kapımı açtı. "Gerek yoktu, zahmet etmeseydiniz." dedim. O da arabaya bindiğinde "6.30 için anlaşmamış mıydık? Erken gelmişsiniz. Hayır ben pencereden bakmasam burda mı bekleyecektiniz?" "Evet biraz erken geldim, siz hazırlanıyorsunuzdur diye rahatsız etmek istemedim. Telefon numaranızda bende olmadığı için.." dedi mahçup bir sesle. Rezil olmuştum. O kadar çene yapmıştım ama adam bana mahçupça karşılık vermişti. Birbirimize telefon numaralarımızı verdikten sonra gideceğimiz lokantaya doğru yola çıkmıştık. "Yol çok uzun sürer mi?" "Neden miden mi bulandı? Araba mı tutuyor seni? Daha yakın bir yere mi gitsek ki acaba?" diye cümleleri art arda sıraladı ve sesinden telaş yaptığı belli oluyordu. "Hayır, sadece sordum. Ben yolculuk yapmayı çok severim. Bilhassa annemle ya da geçimli, uyumlu insanlarla. Annem çok uyumludur. Her gittiği yere kolayca uyum sağlayabilir. Ben merak ettiğimden sormuştum." dedim çekinerek. "Tamam iyi o zaman rahatladım şimdi." dedi. Bu kadar telaş yapmasına bir anlam veremesem de hoşuma gitmişti. Hayatımdaki erkeklerden sevgi, saygı yerine hep bağırış, hor görülme görmüştüm. Alışık olmadığım bir durumdu. Yol boyunca istemsizce Tahir Beyi izledim. Araba süren insanlara oldum olası bir hayranlığım vardı ve Tahir Bey de çok güzel araba kullanıyordu. Sessiz ve dikkatliydi. Öyle ki birkaç araba hatalı sollama yapmasına rağmen o kadar da çok sinirlenmemişti. Bir keresinde teyzeme sakin erkek nasıl anlaşılır diye sorduğumda teyzem bana "Sakin erkek, trafikte araba kullanırken belli olur, eğer her şeye sinirlenip çabucak bağırıyorsa, o genelde de sinirli bir yapıya sahiptir. Eğer trafikte bile sakinse o her yerde sakindir." demişti. Tahir Bey çok sakindi. Zaten onu gördüğüm zamanlarda da gayet sakin, ve beyefendi biriydi. "Geldik, Dilyar Hanım." "Dilyar Hanım!" Dalmıştım. Ona bakarken aklımdan bir sürü şey geçiyordu.
Güzel, nezih bir mekana gelmiştik. Zaten aksi de düşünülemezdi. Tahir Bey'in gittiği yerler kaliteliydi ama fazla abartılı değildi. Şatafatı sevmiyordu. İçeri girdiğimizde bütün çalışanlar toplanmış sanki bizi bekliyorlardı. Bizi masamıza kadar geçirirlerken etrafta kimse yoktu. Tahir Bey restorant kapatmıştı. "Tahir Bey, neden kimse yok?" dedim anlamamazlığa vurarak. "Sessiz, sakin yerleri severim. Kalabalık yerde konuşamayacağımızı düşündüm. Rahatsız olduysanız kalkabiliriz." dedi. Başımı hayır anlamında iki yana salladım. Aslında bu yaptığı davranış bana ne kadar değer verdiğini ve önemsediğini gösteriyordu ve gururumu okşamıştı. Sipariş tercihini Tahir Bey'e bıraktım. Onun damak tadını merak ediyordum.
"Yemekler gerçekten muhteşemdi. Sizin zevkinize bırakarak ne kadar doğru yaptığımı kanıtladınız." dedim. "Afiyet olsun, beğenmenize sevindim." dedi. Sesi mutlu geliyordu. Yemekler gerçekten de çok güzeldi. Damak tadı güzeldi ve zevk sahibiydi. Güzel bir yemeğin ardından terasa geçmiştik. Tatlı tercihini bana bırakmıştı ve bende muhallebi söylemiştim. Muhallebiler geldiğinde yüzüne o karizmatik bakışı atmıştı. "Ne oldu? Neden güldünüz?" dedim yumuşak bir ses tonuyla. Gülmeye devam etti ve en sonunda "Söylemesem daha iyi olacak sanırım." dedi. "Lütfen, merak ettim." Biraz ısrar edince "Ben eski bir adamım, yani eskiden olan aşklara inanırım. O zamanlardaki ilişkilerden isterdim hep. Sizinde benim düşüncelerime yakın olduğunuzu düşünürdüm. İncesaz sevmeniz, nostaljik model kıyafetler seçmeniz ve üstüne bu muhallebi.. Kendimi biran hayal ettiğim hayatı yaşarken buldum." dedi. Sesi mahsundu ve derin anlamlar yüklüydü. Bana karşı duygularının olduğundan şüphem kalmamıştı. Ama ben onun duygularına karşılık veremezdim. Bugün de beni bunun için çağırmıştı muhtemelen ve bu güzel geceyi kötü bitirip haksızlık etmek istemiyordum. "Mmm şey artık kalksak mı diyorum." dedim. Gözleri sorar biçimde baktı ve "Sizi rahatsız edecek bir kelam mı ettim?" dedi. O da benim hayallerimdekiydi ama imkansızdı. "Hayır, sadece kalkmak istiyorum." dedim. Hesabı ödedikten sonra kalktık ve beni arabayla otelime bıraktıktan sonra oda gitti.
![](https://img.wattpad.com/cover/112091266-288-k648618.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahilde Bir Bank
RomanceDilyar, hayatı boyunca annesi ve teyzesi tarafından sevgi görüp, dışlanmış bir genç kız. Tahir, hayatı boyunca tek bir kadına kendini adamak için beklemiş yetenekli, yakışıklı bir doktor. Geriye dönüp baktığında çokta güzel anısı olmayan bir genç kı...