O güzel sesiyle şarkı söylerken ikinci kez dinliyordum Onu. O bunu bilmiyordu. Hala Ona yandığımı, hala sevdiğimi, bilmiyordu. Belkide böylesi daha iyiydi. Her şeyi unutup, iki yabancı gibi devam etmek hayatlarımıza. Oda bunu istiyordu muhtemelen. Eskiler geliyordu aklıma, o mutlu günlerim. Bir kez daha görebilmek için çırpınışlarım. Çayını tersten karıştırırken ki hali dün gibi gözümün önündeydi halbuki. Otobüste sessizlik hakim olmuştu, ışıklar sönmüş, herkes uyumuştu. Susamıştım ve buzdolabından su almak için yerimden kalktığımda, Dilyar'ı uyumuş gördüm. Klimalar açıktı ve üşümüş gibi görünüyordu. Muavinden bir şal istedim ve Dilyar'ın üstüne örterken, uyanır gibi oldu. Ellerimi çekerken, ellerine değdi ellerim. Ellerimi bıraktığı günde böyle sıcaktı elleri. Onu hemen hemen her duyguda görmüştüm. Mutluyken, hüzünlüyken, şaşkınken. Sinirlendiğinde bile güzeldi. Bir insan nasıl olur da sinirliyken bile güzel olabilirdi? Uyurken de çok güzeldi. Kalıp Onu uyurken izlemek istiyordum ama koltuğuma geri döndüm ve kulaklığımı taktım. Bir şarkı seçtim ve dinlerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım.
Sabah olmuştu. Herkes uyanmış, muavinin dağıttığı sandviç ve çayı içerken, O uyuyordu. "Elmas, Dilyar hala uyuyor, uyandırsak mı?" dedi abim. "Karışmayın uyusun, bu kadar uyumamıştı kaç zamandır." dedi Elmas. "Nasıl yani neden ki?" "Çok uzun hikaye Mahir Bey." dedi arkadaşı. Nasıl uzun zamandır uykusuz duruyordu? Otele gelmiştik, Elmas Dilyar'ı uyandırmıştı. Ama Dilyar hasta gibi görünüyordu. Sırayla aşağıya inip valizlerimizi aldıktan sonra işlemler için otelin lobisinde bekledikten sonra herkesin kartı dağıtıldı. Her iki kişiye bir oda düşüyordu. Kayıt sırasına göre eşleşme yapılmıştı. "Arkadaşlar, oda numaralarınıza göre oda arkadaşınızı bulabilirsiniz. Her akşam saat 6.00'da akşam yemeği için terasta buluşuruz. Bu akşam buluştuğumuzda detayları anlatırım. Hepimiz çok yorulduk, şimdi dinlenelim. Akşam görüşürüz." Odama giderken Cemal'le Dilyar'ı oda kartlarına bakıp bir şeyler konuşularken gördüm. Bir anlam verememiştim. Akşam olduğunda terasa çıktık ve diğerlerini beklerken Cemal Bey'le Dilyar birlikte geliyorlardı. Masada da yan yana oturmuşlardı. Onların oturduğu tarafa bakmamaya çalışsam da, sinirlenmiştim. Herkes toplanıp, yemekler yendikten sonra abim "Ee arkadaşlar, odalarınızdan memnun musunuz?" dedi. "Evet, odalar çok güzel. Ama ben odayı Dilyar Hanım'la paylaşmak zorunda kaldım. Aynı odayı vermişler de bize." dedi gülerek. Kan beynime sıçramıştı. Abim bana baktıktan sonra "Nasıl yani, aynı odada kalmayacaksınız herhalde?" dedi. Cemal Bey gülmeye devam etti. Güldükçe sinirlendim. "Hayır canım, Elmas'la değiştirdik odaları Dilyar Hanım'ın arkadaşıymış zaten." dedi. İçim az da olsa rahatlamıştı. Dilyar'a hanım deyip Elmas'a ismiyle hitap etmesi gözümden kaçmamıştı. Yemek yedikten sonra bahçeye geçtik hepimiz. Bahçe çok güzeldi, yemyeşildi. Tam Dilyar'ın sevdiği gibi. Tam benim sevdiğim gibi. Gözüm Dilyar'ı aramıştı ve Onu gördüğümde Cemal Bey'le bir bahçe salıncağında oturmuş sohbet ediyorlardı. Sakin bir yere gidip, sakinleşmek istedim. Herkesten uzak, denizin kumsalına gelip oturdum. Buranın manzarası, biraz önceki gördüğüm manzaradan daha iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahilde Bir Bank
RomanceDilyar, hayatı boyunca annesi ve teyzesi tarafından sevgi görüp, dışlanmış bir genç kız. Tahir, hayatı boyunca tek bir kadına kendini adamak için beklemiş yetenekli, yakışıklı bir doktor. Geriye dönüp baktığında çokta güzel anısı olmayan bir genç kı...