Tahir Mavioğulları

113 6 0
                                    

Konuşmadan manzaraya bakıyorduk ki, birden ağzından kelimeler dökülmeye başlamıştı. Her çıkan kelime bıçak olup kesiyordu yüreğimi. O acı çektikçe bende çekiyordum. Demekki böyle bir şeydi sevmek. Varıyla noksanıyla, acısıyla sevdasıyla. Uğruna şiir yazılacağına, acı döşemişlerdi yollarına. Çok geç gelmişti bana. Onu sevdiğimi söylemek istiyordum ama yapamıyordum.

"Bunları bana neden anlattın? Bunları duyunca senden vazgeçeceğimi mi sandın? Öyle düşündüysen tamamıyla yanlış düşünmüşsün. Bunlar benim sana olan sevgimi azaltmak daha da çoğaltır. Seni şimdi bin misli daha fazla seviyorum.!" Ve artık söylemiştim. Rüyalarımdaki kadının o olduğunu anlamıştım artık. Beni uykusuz bırakanın o olduğunu, bu kalbin sahibinin o olduğunu.. Gördüğümde içimde olan heyecanın anlamını, yüreğimin neden yandığını. Bana baktı ve daha önce kimsenin onu sevmediği kadar onu seveceğime, artık ona kimsenin karışamayacağına, ben olduğum sürece mutsuzluk nedir bilmeyeceğine söz vermek istiyordum. Öylede yaptım. Cebimdeki atmak isteyip kıyamadığım ona aldığım zümrüt taşından özel yaptırdığım yüzüğü çıkardım. Şaşkın görünüyordu. Bu halde de çok güzeldi. Diz çöktüm ve şu satırları gözlerine bakarak söyledim.

'Gülünce gözlerinin içi gülüyor,
Kendimi senden alamıyorum.
Bilmem bakışların neler söylüyor,
Cesaretim yokki soramıyorum?

İçime dert oldu mahsun bakışın,
Seni düşünmeden duramıyorum.
Beni öylesine aldın ki benden,
Kendimi arayıp bulamıyorum.'

"Ne dersin, benimle evlenip mutlu edip mutlu olmaya?
Her sabah kahkahaların ne de güzel olur senin?
Geceleri şiirde okurum sana.
Senin sesin ne de güzeldir?
Şarkı söylersin bana." "Daha beni çok iyi tanımıyorsunuz bile. Ne iş yaptığımı da sormadınız? İşsizim ben. Atama bekliyorum ama oda belli değil. Ne burcuyum, anlaşılabilir biri miyim? Psikopatın önde gideni de olabilirim mesela." dedi. "O gözlere sahip biri psikopat olamaz. Sen anlaşılmaz olsan da ben katlanırım kalbimin üstünde yerin var. Burcum yengeç, sende başak burcuna benziyorsun söz etrafı düzgün bırakır, temizlikte de yardım ederim sana. Çalışmasan da olur bakarım ben sana. Ama ayaklarımın üstünde duracağım diyorsan öğretmen tutar ya da ben hazırlarım seni sınava. Tanışmasak da tanışırız önceden flörtlük mü vardı? Evlenince tanışırız işte." Kelimeler bir cesaretle dilimden dökülüyordu. Öyle ki şiir yazdırmaya şimdiden başlamıştı. "İyide ben sizi tam tanımıyorum." dedi. Ona bir şey diyemezdim. "Zaman vereyim, araştırın, sorun soruşturun beni." Diyecek pek fazla sözü kalmamıştı. Böyle konuşkan sevgiliyi bile susturmuştu bendeki sevgi. O da şaşırmış olmalıydı bu duruma. "Ben lise mezunuyum siz ise doktorsunuz, benim ailemin durumu o kadar da iyi değil ama siz varlıklı bir ailenin çocuğusunuz, ben bir tek annemin ve teyzemin sevgisiyle büyüdüm ama siz mutsuzluk tatmamışsınız. Benimleyken çok üzülürsünüz. Ben sizin üzülmenizi istemem. Sizi daha mutlu edebilecek birini bulursunuz." dedi. "Acımasızsınız, hemde çok. Sizi ne kadar sevdiğimi göremiyor musunuz? Bunlarla başa çıkabileceğimize hiç mi inanmıyorsunuz?" Hala ümidim vardı çünkü bana bomboş bakmıyordu. Oda bana karşı doluydu ama korkuyordu. "Lütfen, sizi daha fazla üzmek istemiyorum." dedi ve banktan kalkıp uzaklaştı. Gidiyordu ve ben durduramıyordum. Kalbim boş yere çırpınıyordu. Her kanat çarpışında kalbim alev alıyordu. O gitmişti..

Sahilde Bir BankHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin