Dilyar

69 3 0
                                    

"Günaydın matmazel." dedi başucumdaki 30'lu yaşlarda yakışıklı bir adam. "Günaydın."  "Seni uyanıkken görmek ne güzel. Çok korkuttun bizi, beni." Gözlerinde korku vardı. "Neyse, güzel bir güzellik uykusu çektin diyelim biz yinede." Annem de başımdaydı, "Nasılsın kızım? Ağrın var mı?" "Biraz başım ağrıyor." "Çok sert bir darbe almışsın, normalmiş bu ağrıların. Doktor önemli bir şeyin olmadığını söyledi çok şükür."Ne olduğunu hatırlamıyordum. "Bana ne oldu?" Annemle tanımadığım o adam telaşlanmıştı, "Nasıl yani, ne olduğunu hatırlamıyor musun?" Başımı sallamıştım.Bir sürü tahlil yaptıktan sonra, annemle konuşmak için dışarı çıkmışlardı. Beni o sırada yeni bir odaya almışlardı. "Adınız ne sizin?" "Yağız.. Adım Yağız benim.." demişti gözleri dolu bir şekilde. Onu tanıyamadığım için üzülmüş olmalıydı ama benim neyimdi? Ağlayacak kadar çok seviyorsa, benimde Onu çok sevmem gerek değil miydi? Peki ben neden hiçbir şey hissetmiyordum Ona karşı? "Ne kadardır uyuyorum?" "Uzun süredir." "Peki sürekli başımda mıydınız?" "Evet, sürekli başındaydım. Biran ayrılmadım başından." "Bir türkü anımsıyorum, siz mi söylediniz Onu peki?" Hayal meyal bir türkü vardı kulaklarımda. Nedenini anlamadığım bir şekilde yüzü asılmıştı. "Hayır." O söylemediyse kim söylemişti? Başımın ağrısı şiddetlenmişti. Tam o sırada içeriye annemle doktor girmişti. "Nasılsınız Dilyar Hanım?" dedi doktor. "Başımın ağrısı şiddetlendi." "Lütfen kendinizi yormayın. Geçici olarak hafıza kaybı yaşıyorsunuz muhtemelen. Bizim kontrolümüz altında olacaksınız merak etmeyin. Endişelenecek bir şey yok çünkü başınıza çok ağır bir darbe aldığınız için ucuz kurtulmuşsunuz." 

Hastanedeki tedavinin ardından taburcu olmuştum. Her şey hala bulanıktı. O sesin sahibini hala bulamamıştım. Psikolojik danışmandım ve bir anaokulunda çalışıyordum. Okulda bir öğrenci vardı ve beni çok seviyordu, adaşımdı. Onu hatırlamaya çalıştıkça, başım ağrıyordu. Kendimi zorlamamı söylemişti doktor ama o kızda bir şeyler vardı. Bunu hissediyordum ama Yağız hep beni Ondan uzak tutmaya çalışıyordu. Yağız, sürekli Onunla önceden gittiğimiz yerlere götürüyordu hatırlamama yardımcı olmak için ama ben hiçbir şey hatırlayamıyordum. Çok eğlenceli biriydi, beni hep güldürüyordu ama yine bir şeyler eksikti sanki. Onunla eğleniyordum ama mutlu değildim. İkinci dönemin sonuna gelmiştik ve karne gününde Dilyar'ı bir köşede bana mahsun gözlerle bakarken yakalamıştım. Yanına gittim ve, "Tatlım, neden öyle bakıyorsun bana? Canını sıkan bir şey mi oldu?" "Hayır, sadece sizi özledim. Çok uzaksınız artık bana, ne değişti merak ediyorum." Ne olduğuna anlam vermeye çalışıyordum ki Yağız gelmişti yanıma, "Canım, hadi gidelim. Bugün istemeye geleceğiz ya seni, hazırlanman gerek." Yağız bana, çok uzun zamandır birbirimizden hoşlandığımızı ve bu işi ciddeyete dökmenin zamanı geldiğini söylemişti. Bugün istemeye geleceklerdi ama kalbimde bunun yanlış bir karar olduğunu söyleyen sesler vardı. Dilyar, bana bir şeyler söylemek istiyordu. Yağız'a"Sen git, ben Dilyar'la bir şey konuşacağım." İtiraz edecekken, "Lütfen." dedim. Dilyar'ıda alıp daha uygun bir yere geçmiştim. "Evet, söyle bakalım. Bana anlatmak istediğin bir şey var mı?" Sessiz kalmıştı ve başını yere eğmişti. Yüzünü kaldırıp, "Birinden mi çekiniyorsun?" "Öğretmenim, gerçekten hatırlamıyor musunuz?" Kaşlarımı çatmıştım anlamaya çalışarak, "Ne demek istiyorsun? Neyi hatırlamam gerekiyor ki?" "Ben sizi gördüm, bir fotoğrafta. Çok güzel gülüyordunuz ve çok mutluydunuz. Ama şimdi öyle değilsiniz, Yağız öğretmen çok iyi biri ama Onunla evlenmeyin." Söylediklerinden bir şey anlayamıyordum. "Nerede gördün tatlım benim fotoğrafımı?" "Şey.." Cevap vermeye çekiniyordu ama öğrenmem gerekiyor gibi hissediyordum. "Canım, bana güvenebilirsin. Bunu biliyorsun zaten." "Babamın çalışma odasında. İzin vermez kimsenin oraya girmesine ama bir keresinde gizlice girmiştim ben. Orada sizin fotoğrafınızı görmüştüm işte." "Senin baban kim? Adı ne?" 

        

Sahilde Bir BankHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin